The post Mastürbasyonun Yararları ve Zararları Nelerdir? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Mastürbasyon kişilerin tek başlarına yaptığı, bunu yaparken partnerine ihtiyaç duymadığı ve istemli olarak kendi kendilerini uyardıkları eylemler bütünüdür. Mastürbasyon kişinin işlevselliğini olumsuz etkilemiyorsa ve seksüel ilişkisine bir zarar vermiyorsa zararsızdır.
Eğer kişinin partneri varsa ve bu mastürbasyon partnerine olan ilgisini ve arzusunu olumsuz etkiliyorsa bu noktada zararlıdır diyebiliriz.
Şimdi mastürbasyonun hem faydalarından hem de zararlarından bahsetmek istiyorum.
Mastürbasyonun Zararları Nelerdir?
1. Mastürbasyon erken boşalmaya neden olabiliyor.
2. Aşırı mastürbasyon hafızayı zayıflatır ve dikkat bozukluğuna, unutkanlığa neden olur.
3. Mastürbasyonda hayal edilen fanteziler kişinin gerçek hayatındaki ilişkisinde aynı olmadığında kişinin mutsuz olmasına ve ilişkinin bozulmasına sebep olabilir.
4. Sık yapılan mastürbasyonlar kişide aşağılık kompleksi, dalgınlık ve üzüntüye sebep olabilir.
5. Mastürbasyonla boşalmaya alışmış kişiler evliliklerinde de cinsel birliktelik yerine mastürbasyonu tercih edebilirler. Bu durumdan evlilikleri olumsuz etkilenir ve çatışmalar meydana gelir.
Mastürbasyonun Faydaları Nelerdir?
1. Mastürbasyon stres seviyenizi düşürür ve gevşemenizi sağlar.
2. Ağrılarınızı yatıştırır. Özellikle baş ağrılarında ve adet dönemi ağrılarında rahatlama sağladığı ve kramplara, kas gerginliklerine iyi geldiği belirtiliyor.
3. Mastürbasyon pelvik kaslarınızı güçlendiriyor. Bir nevi kegel egzersiziyle aynı görevi görüyor. Hapşırdığınızda ve öksürdüğünüzde idrar kaçırmanızı önlüyor.
4. Kadınlarda enfeksiyonların önlenmesine yardımcı oluyor.
5. Erkeklerde erektil disfonksiyona yardımcı oluyor. Yani kişi penetratif ilişkide daha uzun kalabiliyor.
6. Orgazm sayesinde salgılanan endorfin sayesinde uyku kaliteniz artıyor.
7. Bedeninizi tanımanıza ve nelerden hoşlandığınıza yardımcı oluyor. Bu sayede partnerinizle yaşayacağınız ilişkinin kalitesini arttırıyor.
The post Mastürbasyonun Yararları ve Zararları Nelerdir? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Âdet düzensizliğinin nedenleri first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Âdetin ilk görülmeye başladığı zamandan sonraki ilk birkaç yıl düzensizlik görülebilir. Bu oldukça normal bir durumdur. Âdet döngüsünün düzene girebilmesi için hormonların dengelenmesi gerekir. Ondan sonra âdet döngüsü düzene girer. Aynı şekilde âdetin sona ermeye başladığı perimenopoz ve menopoz dönemlerinde de hormonların dengelenmesi gerekir.
Adet düzensizliğinin nedenleri nelerdir?
Stres, âdet düzenini etkileyen bir faktördür. Yeteri kadar beslenmeme, aşırı kilolu veya zayıf olma, gerginlik, sıkıntı ve hastalıklar, âdet düzeninin bozulmasına sebep olabilir.
Doğum kontrol hapları hamile kalmayı engeller. Aynı zamanda âdet düzensizliğine neden olabilirler.
Rahimde oluşan polipler, rahim iç tabakasında rastlanan ve kansere yol açmayan oluşumlardır. Miyom ise rahim duvarına yapışık duran tümördür. Daha çok iyi huylu olarak bulunurlar. Fakat kanamaya ve ağrıya, aynı zamanda âdet düzensizliğine sebep olabilirler.
Endometriozis, âdet kanamaları sırasında rahim içi dokuların kadının tüplerinden geçerek karın boşluğuna yerleşmesi ve burada kalarak gelişimini sürdürmesi durumudur. Genç kadınlarda görülen kronik ağrılı bir hastalıktır. Endometriozis belirtileri arasında âdet düzensizliği de vardır. Aynı zamanda şiddetli kramplara, cinsel ilişki sırasında ağrıya, normalin dışında kanamaya, âdet öncesi ve sonrasında ağrılara neden olabilir.
Kadın üreme sisteminde etkin olan “iltihaplı pelvik” bir çeşit enfeksiyondur. Cinsel ilişki, düşük, doğum ve kürtaj gibi operasyonlardan vajinaya sıçrayıp enfeksiyona neden olabilir. Bu da âdet düzenliğine yol açabilir. Bunun yanı sıra vajinal koku, şiddetli ağrı, bulantı ve ateşe de neden olabilir.
Polikistik over sendromunda yumurtalıklar olması gerekenden fazla erkeklik hormonu üretirler. Bunun sonucunda kistler meydana gelebilir. Kistlerin oluşmasıyla aşırı kıllanma ve âdette düzensizlik görülebilir.
40 yaşının altında olan kadınlarda, yumurtalığın görevlerini tam olarak yerine getirmediği durumlarda prematüre yumurtalık yetmezliği görülür. Âdet kanamaları düzensiz olabilir veya hiç görülmeyebilir. Genetik olarak meydana gelebileceği gibi kemoterapi ve radyoterapi gören kadınlarda da görülebilir.
Tüm bunların yanı sıra âdet düzensizliğine başka sebepler de gösterilebilir. Aşırı egzersiz, tiroid problemleri, karaciğer hastalığı, steroidler, antidepresanlar ve diyabet sorunları âdet düzensizliğine neden olabilir.
The post Âdet düzensizliğinin nedenleri first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Meme kanserinde tehlikeli 3 hurafe first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Meme kanserinde tehlikeli 3 hurafe
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, günümüzde her 8 kadından birinin kapısını çalan meme kanserinin özellikle de erken teşhisi durumunda tedavide tam başarı sağlanabildiğini, buna karşın hurafelerinse gerek erken teşhisi gerekse tedavi sürecini olumsuz etkilediğini vurguluyor. Peki, toplumda yaygın olan bu yanlış inanışlar neler? Prof. Dr. Cihan Uras meme kanserinde 9 hurafeyi anlattı.
Elle muayene gereksiz! Yanlış
Doğrusu: Elle muayene hayat kurtarıyor. 20 yaşından sonra her kadının ayda bir kez 10 dakikasını ayırarak kendi kendine meme muayenesi yapması, erken teşhiste ilk basamağı oluşturuyor ve meme kanserinin ileri aşamalara ulaşmadan fark edilmesine yardımcı oluyor.
Ailemde kanser yok, ben de olmam! Yanlış
Doğrusu: Tüm meme kanserli kadınların sadece yüzde 10’unun ailesinde meme kanseri görülüyor. Ancak ailede meme kanseri olması riski ciddi derecede arttırırken, ailede kanser öyküsü olmaması riski yok etmiyor. Zira genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin yanı sıra ‘kadın olmak’ bile tek başına meme kanseri riski taşımak anlamına geliyor. Aşırı kilo, ilk adeti erken görmek, ilerleyen yaş, menopoza geç girmek, menopoz sonrası gereksiz hormon tedavisi görmek, yağ bakımından zengin beslenmek, alkol ve sigara kullanmak da bu riski artırıyor.
Mamografi yaptırmak zararlı! Yanlış
Doğrusu: Ailesinde kanser öyküsü olmayan her kadının 40 yaşından itibaren mamografi yaptırması gerekiyor. Mamografide memenin baskılanması rahatsızlık verse de, memeye zarar vermiyor ve genelde ağrı duyulmuyor. Radyasyon dozu yeni cihazlarda son derece düşük. Uzun bir uçak yolculuğunda aynı miktarda radyasyon dozu alınıyor. Halbuki mamografi sayesinde koyulan erken tanı hayat kurtarıyor.
Emzirirken kanser olmam! Yanlış
Doğrusu: Emzirmenin kanserden korunmaya faydası olduğu şüphesiz. Ancak nadir de olsa emzirme sırasında kitle gelişebiliyor. Kitlenin sert olması ve zamanla büyümesi durumunda kanser riski bakımından dikkat etmek gerekiyor. Buna karşın bazen emzirirken süt kanallarının tıkanması ya da enfeksiyon sonucu memede değişiklikler olabiliyor ki bunların kanserle ilgisi yok.
Kanser olsaydı kitle olurdu! Yanlış
Doğrusu: Meme kanserinde ele kitle gelmesi önemli belirtilerden biri ancak tek gösterge değil. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras “Kitle çok önemli bir sinyal olmakla birlikte; ele kitle gelmese de; meme derisinde, meme başında herhangi bir çöküntü, renk değişikliği, memede büyüme ya da şekil bozukluğu, meme başı akıntısı gibi belirtilere karşı da çok dikkatli olmak gerekiyor” diyor.
Meme kanseri yalnızca kadınlarda olur! Yanlış
Doğrusu: Tüm meme kanserli hastaların yüzde 1’ini oluştursa da erkeklerde de risk bulunuyor. Memede veya koltuk altında sertlik veya şişlik hissedilmesi durumunda hemen hekime görünmekte fayda var.
Tıbbi tedavi yerine şifalı bitkiler daha faydalı! Yanlış
Doğrusu: Toplumda giderek yaygınlaşan ‘şifalı bitki’ diye kullanılan bitkisel ilaçlar bilimsel bir fayda taşımıyor. Aksine fayda yerine zarar verebiliyor. Tıbbi tedavi yerine bitkisel ilaçlar kullanmak tedavi sürecinde gecikmeye ve kanserin ilerlemesine neden olabildiği gibi, tedavi esnasında kullanılıyorsa ilaçlarla uyuşmazlığa yol açabiliyor. Bu nedenle hekimin bilgisi ve onayı olmadan bitkisel ürün kullanılmamalı.
Hamileyken kemoterapi görmek bebeğe zarar verir! Yanlış
Doğrusu: Meme kanseri tedavisinde gecikme olması durumunda hastalığın yayılma riski artıyor. Bu nedenle hamilelik esnasında da olsa zaman kaybetmeden tedaviye başlanması şart. Hamilelik döneminde meme kanseri teşhisi konulursa, hastalığın evresine göre öncelikle bebeğe zarar vermeden yapılabildiği için cerrahi girişim tercih ediliyor. Hamileliğin ilk üç ayında kemoterapi yapılmıyor ancak sonrasında hastalığın seyrine ve bebeğin gelişimine göre yapılabiliyor. Radyoterapi ise zorunlu olmadıkça hamilelik döneminde önerilmiyor.
Bıçak değerse kanser yayılır! Yanlış
Doğrusu: Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras; “Tamamen yanlış bir inanış. Aksine kanser vücuttayken yayılma riski taşıyor çünkü kanserli doku damarlardan çok zengin olduğu için onu besleyen damarlarla kan ve lenf yoluyla vücuda yayılıyor. Çıkarıldığı zaman ise bu risk ortadan kalkıyor” diyor.
The post Meme kanserinde tehlikeli 3 hurafe first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Hamilelik Belirtileri ve Testleri first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Gebe kaldığınıza ilişkin belirtilerin farkına varır varmaz, durumu en kısa zamanda netleştirmeniz gerekecektir.
Günümüzde kullanılan üç tür gebelik testi bulunmaktadır:
Evde Gebelik Testi
Doğru yol izlendiğinde bu testi uygulamak ve değerlendirmek son derece kolaydır. Bu testler artık çok geliştirilmiş olduğundan muayenehane ya da laborutuvarda yapılan testler kadar doğru sonuç verebilmektedir. Ancak, belirtilere karşın, gebe olmadığınıza ilişkin bir sonuç aldıysanız, testi bir kez daha uygulamakta yarar vardır.
Laboratuvarda İdrar Testi
Evde uygulanan teste benzer biçimde, idrardaki hCG’nin laboratuvarda ölçülmesi yoluyla uygulanır ve sonucu %100’e yakın doğrulukla verir.
Kan Testi
Serumla ya da kanla yapılan gebelik testi daha ayrıntılı bir teknik gerektirir. Herhangi bir laboratuvar ölçüm hatası olmadığı takdirde, sonucu %100 doğrulukla verir.
The post Hamilelik Belirtileri ve Testleri first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Gebelik Sırasında Vegan Beslenme Nasıl Olmalı? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Vegan ya da vejetaryen beslenme tarzını seçen pek çok kadın gebelik esnasında yeterli beslenemeyeceğinin endişesini duyar. Oysa bazı noktalara dikkat edilirse hiç endişeye gerek kalmadan sağlıklı bir gebelik süreci yaşanabilir.
Vegan ya da vejetaryen olsanız bile gebelik esnasında sağlıklı beslenilebileceğini belirten Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, gebelik sırasında vegan beslenmenin nasıl olması gerektiği konusunda şu bilgileri verdi:
“İlk adım ‘günlük beslenme programı’ oluşturmaktır. Bu beslenme planında vegan ve vejetaryenlerin ortak noktaları olsa da farklı yönleri de vardır. Mesela veganlar hayvansal hiçbir gıdayı tüketmezken, bir alt grup süt ürünlerini ve yumurtayı tüketebilir.
Gebe bir kadın yeterli miktarda protein, esansiyel amino asit, omega 3 ve esansiyel yağ asitleri, demir, kalsiyum, D vitamini ve B12 vitamini tüketmelidir.İyi hazırlanmış beslenme planı ile bunu başarmak zor değildir.
Protein: Fındık ve Fasulye
Yumurta ve süt ürünleri tüketmiyor bile olsanız doğru alternatiflerle protein ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Burada ana mantık; ‘karıştır ve eşleştir’ olmalıdır. Mercimek, bezelye, fındık, fıstık ve kinoa mükemmel protein kaynağıdır.
Folikasit: Ispanak ve tam tahıllı gevrek
Folik asit, gebelik öncesinde ve gebelik esnasında tüketilmesi gereken bir vitamindir. Gebelik esnasında fetüsün sinir sisteminin doğru gelişimi için şarttır. Ispanak, tam tahıllı gevrekler, kuşkonmaz gibi besinler mükemmel bir folik asit kaynağıdır.
Kalsiyum: Brokoli ve incir
Gebelik boyunca yeterli kalsiyum alınması çok önemlidir. Günde ortalama 1000 mg kalsiyum tüketilmesi yeterli olacaktır. Süt ve süt ürünleri tüketilmese bile brokoli, incir, soya sütü, pirinç sütü, badem vs tüketilerek yeterli kalsiyum alınabilir.
Omega-3 yağ asitleri: Brüksel lahanası ve ve fındık
Gebelik esnasında pıhtılaşma mekanizmasının işlerliği, kan basıncının düzenlenmesi ve mide barsak sisteminin sağlıklı çalışması ve daha pek çok hayati fonksiyon için omega 3 yağ asitleri gereklidir. Hücre zarının yapılanması için de gereklidir. Ceviz, fındık, fıstık, chia tohumu ve balkabağı mükemmel bir omega 3 kaynağıdır.
Demir: Kuru kayısı ve tam tahıl
Gebelikte günlük alınması gereken demir miktarı 27 miligramdır. Yeşil sebzeler, mercimek, bezelye, mantar ve kuru kayısı zengin demir kaynağıdır. Demir emilimini artırmak için C vitamininden zengin gıdalar da tüketilmelidir. Ancak yine de demir içeren takviyeler de gerekebilir.
Çinko: Takviye edilmiş tahıl ve tohumlar
Çinko, bakterilere ve virüslere karşı bağışıklık sistemini güçlendiren önemli bir mineraldir. Gebelikte günde 11-12 miligram tüketilmesi gerekir. O da demir gibi tahıllarda, bezelye, mercimek gibi baklagillerde bolca bulunur.
Tüm bunların yanı sıra özellikle veganlar için yeterli B12 vitamini alınması önem taşır. Kuvvetlendirilmiş soya sütü ve tam tahıllar B12 katkısı sağlar.”
The post Gebelik Sırasında Vegan Beslenme Nasıl Olmalı? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post TEHLİKELİ BULAŞICI HASTALIĞA DİKKAT! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Kadınlarda vajinal bölgede meydana gelen siğillerin tıptaki adı kondilloma akümünata’dır. Genital siğillerin nedenleri, HPV adı verilen virüslerdir. HPV’nin 60’dan fazla tipi vardır. HPV 6 ve 11 tipinin bulaşması siğile neden olur.
Siğiller kanser riski taşımayan lezyonlardır. HPV 16 ve 18 yüksek kanser riski taşıyan tiplerdir. Ayrıca düşük kanser riski taşıyan HPV tipleri de bulunmaktadır. Siğiller genellikle cinsel yolla bulaşabilirler. İyi huylu olmalarına karşın, hızlı yayılmaları ve tedavi sonrası tekrarlamaları nedeniyle özellikle psikolojik yönden kadınları olumsuz olarak etkiler. Son yıllarda ülkemizde özellikle gençler arasında görülme sıklığı artmıştır.
AKTİF SİĞİL VARLIĞINDA BULAŞICILIK DAHA YÜKSEK
Hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilir. Genital bölgede ya da makat etrafında karnabahar görünümündedirler. Bazen tek bir adet çoğunlukla da birden fazla görülürler. Erken dönemde tedavi edilmediğinde hızla çoğalır ve tüm genital bölgeyi kaplayacak şekilde yayılabilirler. Bazıları toplu iğne başı kadardır, bazılarının büyüklüğü ise 4 cm e kadar çıkabilir. Ağrısız ve bazen kaşıntılı olabilen kitleler olarak belirti verirler. Beyaz ya da gri renkte ve üzeri pürtüklü bir yapıdadırlar. Bunlar aslında anormal şekilde oluşumunu tamamlamış et parçalarıdırlar.
HPV enfeksiyonu taşıyan bir kişiyle cinsel ilişkide bulunulduğunda mutlaka o kişinin de HPV enfeksiyonu geçireceği anlamına gelmez. Bulaşıcılıkta kişinin bağışıklık sisteminin de önemi vardır. Genital aktif siğil varlığında bulaşıcılık daha yüksektir.
Siğili olan hastalarda mutlaka HPV virüsünün diğer kanser yapan tiplerinin de bulaşma ihtimaline karşı tetkikler yapılmalıdır. Serviks adı verilen rahim ağzından alınan smear testi ile rahim ağzında anormal hücre değişikliğinin başlayıp başlamadığı araştırılmalıdır. Yine rahim ağzından alınan bir sürüntüden HPV’nin bulaşıp bulaşmadığı, bulaştıysa hangi tipinin bulaştığı saptanabilir. Bu tetkiklerin sonuçlarına göre hastanın takip planı çıkarılır.
GENİTAL SİĞİLLER NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tedavide hem medikal hem de cerrahi yöntemler kullanabilir. Jinekolog muayenesinden sonra siğilin yaygınlığına göre medikal antiviral tedavi, elektrokoterizasyon, kriyoterapi (dondurma), lazer sistemleri ile tedavi planlanır.
Dondurma işlemi ağrısızdır ve birçok zaman anestezi olmadan uygulanır. Genel olarak gebelik sırasında siğillerin oluşumu ile uygulanırlar. Kimyasal yıkım yönteminde; biklorasetik asit, triklorasetik asit, podofilin ve podofilotoksin gibi asitler kullanılır. Siğillerin tahrip edilmesinde oldukça etkili olan bu asitlerin yardımı ile sorunlu bölgeler tahrip edilir. Ancak bu tedavi sağlıklı ciltte de tahrişe neden olabilir. Hastaların kendi kendine uygulama güçlüğü ve tedavinin uzun süreli olması nedeniyle zor bir yöntemdir.
Elektrokoterizasyon (yakma) siğil tedavisinde sıklıkla kullanılır. Siğillerin hızlı sıklıkla tek seansta ve kanamasız bir şekilde ciltten uzaklaştırılması mümkün olur. Ağrılı bir işlem olduğundan lokal veya genel anestezi altında yapılır.
Kriyoterapi (dondurma), siğilleri birden fazla seansta uygulanarak yapılan anestezi gerektirmeyen bir işlemdir. Lazer koterizasyon ile siğiller tek seansta çıkarılabilir. Nadiren siğilin yaygınlığına göre anestezi uygulanabilir.
AŞISI OLAN BİR VİRÜS
HPV aşısı olan bir virüstür. İki tip aşı vardır. Bir aşıda sadece HPV 16-18 e karşı koruyuculuk vardır. Diğer aşıda HPV 6, 11, 16, 18 e karşı koruyuculuk vardır. HPV aşısı vücutta var olan virüsü veya siğili yok etmez. Aşı ileri dönemlerde vücuda girebilecek bu dört tipe karşı koruyuculuk sağlanması amacıyla yapılmaktadır.
HPV aşısının mümkünse cinsel aktivite başlamadan 11-12 yaşındaki kız ve erkek çocuklara yapılması önerilmektedir. Ancak cinsel aktivite olsa da HPV testi yaptırılmasına gerek olmadan aşı yapılabilir. Aşının halen 9-43 yaş arası kadınlarda etkinliğinin olduğu saptanmıştır. İkili aşı 0-1-6, dörtlü aşı 0-2-6 olmak üzere üç doz yapılmaktadır. Şu andaki bilgiler aşının rapele ihtiyacı olmadığı yönündedir. Bu aşılar canlı veya ölü virüs bulundurmadığından yapıldığında HPV enfeksiyonu, HPV’ye bağlı kansere neden olmazlar.
Genital siğili olan hastalarda siğili yok edici tedavinin yanında bağışıklık sistemini güçlendirecek ilaç ve vitamin desteği de verilmesi siğilin tekrarlama şansını da düşürecektir.
Sonuç olarak genital siğiller görüldüğünde hızlı yayılma potansiyeli düşünülerek tedavisinin hemen planlanması gereklidir. Bu arada partner de mutlaka ayrıntılı bir muayeneden geçmelidir.
The post TEHLİKELİ BULAŞICI HASTALIĞA DİKKAT! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post PMS’i yenmek için 5 yol ! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Kramplar, meme hassasiyeti, baş ağrısı, bel ağrısı, bedende su toplanması… Ayrıca ağzına kadar dolu bulaşık makinesini boşaltmak yine size kaldığında atmak istediğiniz çığlığı saymıyoruz bile… Evet, PMS sizde de var. Çok daha iyi hissetmenizi sağlayacak basit adımları sizin için sıraladık.
Mümkün olduğunca dinlenin
Her gece, tam sekiz saat uyumalısınız. Düzenli uyku alışkanlığı ruh hali değişikliğini ve halsizliği azaltacaktır. Stresten mümkün olduğunca uzak durun. Kendinize zaman ayırın, sevdiğiniz müziği dinleyin, parkta bir yürüyüş yapın, sakinleştirici bir duş alın, meditasyon ya da yogayı deneyin.
Doğru beslenin
PMS’in ortasındayken her ne kadar çikolata çekici görünse de, dengeli beslenmek en iyisi. Büyük öğünler yerine günde altı küçük öğününüz olsun. Sık yiyerek kan şekerinizi dengeler ve PMS semptomlarını azaltırsınız. Şeker, tuz ve yağ alımınızı azaltın. Kafein ve alkolden uzak durun. Tam tahıllar, bakliyat, kahverengi pirinç ve mercimek gibi kompleks karbonhidratlar tüketin. Kalsiyum açısından zengin besinleri de ihmal etmeyin.
Gıda takviyeleri
Zaten doğru besleniyor ve yine PMS semptomlarından şikayetçiyseniz, gıda takviyeleriyle ilgili olarak doktorunuzla görüşün. Kalsiyum, magnezyum ve hatta E vitamini semptomlarınızı azaltabilir.
Spor yapın
Canınız istemiyor olabilir ama biraz spor yaparsanız daha iyi hissedeceksiniz. Aslında araştırmalar ayın “bu döneminin” spor yapmak için harika bir zaman olduğunu gösteriyor. Spor ruh halinizi düzeltir ve iyi uyumanızı sağlar. Hafif germe hareketleri regl sancısına da iyi gelir.
Yardım alın
Doktorunuzla konuşun.
Eğer bunların hiçbiri işe yaramıyorsa, doktorunuza gidip durumunuzu anlatmanın zamanı gelmiş demektir. Ağrı kesicilere, hormon tedavisine ya da antidepresan ilaçlara ihtiyacınız olabilir.
En iyi pedi kullandığınızdan da emin olun.
The post PMS’i yenmek için 5 yol ! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Kızınız Ergenliğe mi girdi? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Ergenlik döneminizde kendi yaşadıklarınızı hatırlayın. Bedeniniz sanki size ait değilmiş gibi hissediyor muydunuz? İşte size kızınızın yaşayacağı değişim sürecini kavrayıp ona yardım etmenizi kolaylaştıracak küçük bir rehber.
Anlatın, anlatın, anlatın
Kızınızla ergenlik hakkında ne kadar çok konuşursanız onun için o kadar iyi olur. Ergenlik döneminde geçirdiği değişimin normal olduğunu ve herkesin başına geldiğini iyice anlamalı.
Gözlemleyin
Ergenlik 8-14 yaşlar arasında bir noktada başlar. Kızınızı iyi gözlemleyerek bu dönemin başlayıp başlamadığını kestirmeye çalışın.
14 yaşına geldiğinde henüz ergenlik işaretleri göstermeye başlamadıysa bir doktora gidip gelişim sürecini daha yakın bir takibe alabilirsiniz.
Ergenlik, fiziksel olarak 18 ayla 2 yıl arasında bir süreye yayılır. Ancak her beden farklı bir şekilde gelişir. Bu nedenle genç kızlar kendi gelişim süreçleri hakkında endişeler yaşayabilirler.
Hazırla
Her genç kız aşağı yukarı şöyle bir değişim süreci yaşar:
Kızınıza her şeyin yolunda olduğunu hissettirmek
Ayrıca kızınıza ergenlik dönemi boyunca akne, saçta yağlanma, muhtemelen kepek ve vücut kokusunda değişim gibi sorunlar yaşayabileceği ihtimali olduğunu da anlatmalısınız. Ona bu sorunlara karşı kullanabileceği ürünleri tanıtmanızda fayda var.
Deodorantlar, cilt bakım ürünleri, saç ürünleri ona yaşadığı doğal değişimden kaynaklanan sorunları atlatmada yardımcı olacaktır. Böylece bedeninin kendi denetimi altında olduğunu görerek endişelerinden kurtulur.
Temasta kalın
Kızınızla ergenlik dönemi boyunca içinde bulunduğunuz diyalogu anlatmak ister misiniz? Ona bütün bu değişim sürecini nasıl anlattınız? Nelerin gerçekten yardımcı olduğunu gördünüz?
The post Kızınız Ergenliğe mi girdi? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Prof. Dr. Nilgün Turhan "Adet düzensizliğinin nedenlerini açıkladı first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Adet döngüsü düzensizliğinin nedenleri nelerdir?
1.Aşırı kilo alımı veya kilo kaybı. Çok düşük vücut ağırlığı düzensiz kanamalar veya adet gecikmelerine sıklıkla yol açarken obezite de adet düzensizlikleri nedenidir.
2.Anoreksia veya bulumnia şeklindeki yeme bozuklukları.
3.Aşrı egsersiz. Atletlerde adet kanamaları kesilebilir.
4.Emosyonel stres.
5.İrritable barsak Sendromu, diabet, tüberküloz, karaciğer hastalıkları gibi sistemik hastalıklar
6.Seyahatler
7.Doğum kontrol ilaçları. Kanama miktarı azalır, düzensiz lekelenmeler olabilir, adet dönemi atlayabiir.
8.Hormonal problemler: Polikistikover sendromu, prolaktin yüksekliği, tiroid hormonu bozuklukları, Cushing Hastalığı, Hiperprolaktinemi
9.Pelvik organ problemleri: Polipler, miyomlar, yumurtalık kistleri, rahim iç duvarında yapışıklıklar
10.Emzirme. Emziren kadınların çoğu emzirme döneminde adet görmeyebilir veya düzensiz olabilir.
11.Uyuşturucu ilaçlar
12.Erken menopoz. 40 yaşından önce adetlerin kesilmesidir. Ailede erken menopoz olması, yumurtalık ameliyatları, kemoterapi veya pelvik bölgeye uygulanan radyasyon erken menopoza neden olabilir ancak çoğu zaman sebebi bilinemez.
13.İlaçlar: Hormonal ilaçlar, rahim içi araçlar, tamoksifen, warfarin
14.Gebelik: Dış gebelik, düşük, gebelik komplikasyonları
Adet döngüsünün düzensiz olduğunu nasıl anlayabiliriz?
Adet kanamalarının başladığı ergenlik döneminin ilk yılları ve menopoza geçiş döneminde adetler düzensiz olabilir. Düzensiz zannedilen kanamaların altında fark edilmeyen gebelik ve bununla ilgili problemler olabilir. Bu nedenle tanı konulması için mutlaka jinekolojik muayene ve değerlendirme gerekir. Adet düzensizliği bazen hiçbir sebebi olmadan olabilmekte ancak bir yılda ikiden fazla adet düzensizliği olmuşsa adet düzensizliği olarak kabul edilmeli ve bunun altında yatabilecek problemler araştırılmalıdır.
Adet döngüsünün düzensiz olması ne gibi rahatsızlıkların belirtisi olabilir?
Kadınlar ara ara adet düzeninde sapmalar, gecikmeler veya ara kanamalar yaşayabilir. Stresler, sıkıntılar, ani kilo değişiklikleri, spor, üzüntüler gibi pek çok faktör adet düzenini etkileyebilir ve düzenli işleyen bu mekanizmada sapmalara neden olabilir. Yapılan jinekolojik muayene, ultrason ve bazı hormon testleri sonrasında gebelik ve gebelik ile ilgili problemler, ilaçlar, rahim veya yumurtalıklarda kistler, miyomlar, rahim iç duvarı polipleri, kanser gibi nedenler dışlandıktan sonra altta yatan anatomik bir patoloji olmadığı halde normal adet düzeninde meydana gelen anormal kanamalara Disfonksiyonel Uterin Kanama (DUK) adı verilir. Burada önemli olan nokta kanama bozukluğunu açıklayacak oluşumun bulunmasıdır.
Ergenliğe girildiği ilk yıllarda adet döngüsünün düzensiz olması normal midir?
Ergenlik dönemi olarak kabul edilen 9-16 yaş arasındaki buluğ çağında adet döngülerinin başladığı ilk yıllarda adetler düzensiz olabilir. Bu beyin-yumurtalık arasındaki hormonal işleyişin henüz olgunlaşmamasına bağlı olabileceği gibi bazı hormonal bozuklukların, genetik problemlerin veya jinekolojik hastalıkların belirtisi de olabilir. Jinekolojik muayene ile rahim ve yumurtalıkların durumu, gerekirse hormon testleri, kıllanma durumu olup olmadığı, sekonder seks karakterleri dediğimiz meme gelişimi, cinsel bölgede kıllanma değerlendirilir.
Adet döngüsünün düzensiz olması nelere neden olabilir?
Adet düzensizliğini kadın hayatının belirli dönemleri olan çocukluk, ergenlik, doğurganlık, menopoz öncesi ve menopoz sonrası olarak ayırarak incelemek daha doğru olacaktır. Her dönemde düzensizliğin oluşturduğu problemler farklı sıkıntılar yaşanmasına neden olabilir. Çocukluk ve ergenlik döneminde juvenil kanamalar olarak tanımladığımız hormonal düzensizliğe bağlı kanamalar daha fazla iken, doğurgan döneminde gebelik, yumurtlama problemleri, polkistik over sendromu, kısırlık, rahim polipleri, miyomlar, yumurtalık kistleri daha sık görülür. Menopoza geçiş döneminde hormonal düzensizlikler daha ön planda olabilirken menopoz sonrasında rahim ve yumurtalık kanserleri açısından dikkatli olmak gerekir.
Adet düzensizliği neden dikkate alınmalıdır?
Kadın üreme sistemindeki hemen hemen bütün problemlerin en sık verdikleri belirti adet düzensizliğidir. Bu nedenle adet düzenindeki sapmaların araştırılması gerekir.
Rahimde miyom, polip, tümör veya yumurtalık kistleri, kadın genital organ kanserleri gibi problemler adet düzensizliklerinin %25 nedenini oluşturmaktadır. Bunlar Organik kökenli adet düzensizlikleri olarak sınıflanmaktadır. Disfonksiyonel uterin kanamalar ise adet düzensizliklerinin %75’ini oluşturmaktadır. Yapısal bir problem olmaksızın, yalnızca hormonal problemlere bağlı adet düzensizlikleridir.
Öncelikle düzensiz adet kanaması yakınması mutlaka bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından değerlendirmelidir. Muayene sırasında kanamaya neden olabilecek faktörler tek tek gözden geçirilir. Vajina, rahim, yumurtalıklar muayene edilir ve ultrasonografi ile değerlendirilir, rahim iç zarının kalınlığı ölçülür, smear testi alınır. Bu şekilde kadının sağlığını önemli ölçüde etkileyebilecek sağlık problemlerinin bir an önce tanısı konularak tedavi edilebilir.
The post Prof. Dr. Nilgün Turhan "Adet düzensizliğinin nedenlerini açıkladı first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Adet düzensizliğinin tedavisi nasıl olmalı? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Adet düzensizliği nasıl tedavi edilir?
Adet düzensizliğinin tedavisinde, düzensizliğin tipi, sıklığı, ağırlığı ve hangi yaş grubunda olduğu önemlidir. Farklı yaş gruplarında farklı şekillerde görülebilen adet düzensizliğinin nedenleri ve tedavileri farklı olmaktadır.
Düzensiz adet kanamalarının sebebi organik bir hastalık ise bu sebep ortadan kaldırılmalıdır. Örneğin rahim iç duvarında polip varsa histeroskopi yöntemi ile polip çıkartılmalıdır. Diğer bir karşılaşılan neden ise miyomlardır. Miyom, rahim içinin kas tabakasından çıkan iyi huylu urlardır. Bunlar genellikle belirti vermezler, ancak rahmin iç dokusuna doğru baskı yaptıkları zaman kanamaya sebep olabilmektedir. Miyom kanamaya neden oluyorsa, hastanın yaşına, çocuk isteğine göre sadece miyomun alınması veya hasta ileri yaşta ve çocuk isteği yoksa rahmin tamamının alınması şeklinde ameliyat planlanabilir.
Genelde doğurganlık döneminde Polikistik Over Sendromu hastalarında adet düzensizliği ve hiç olmaması durumu olabilir. Birinci basamak tedavi yaşam şeklinin düzenlenmesi, sağlıklı beslenme ve ideal kiloya ulaşmadır. Kısırlık sorunu varsa yumurtlama tedavileri ile yüksek başarı oranları ile hamilelik sağlanabilir. Çocuk isteği olmayan veya kıllanma, sivilcelenme, saç dökülmesi, ciltte yağlanma gibi şikayetleri olan polikistik over hastalarında kıllanma tedavisi ilaçları veya doğum kontrol hapları kullanılabilir.
Adet düzensizliği tedavi edilmezse ileride kısırlığa neden olabilir mi?
Çocuk isteyen kadınlarda adet düzensizliği yumurtlamalarda düzensizliğe veya yumurtlamamaya neden olduğu için kısırlık nedeni olabilir. Rahim veya yumurtalıklarda kistler, miyomlar, rahim iç duvarı polipleri de adet düzensizliği şikayetleri verebilir ve bunlar da hamile kalmaya engel durum oluştururlar. Düzensizliğin nedeni saptandıktan sonra bu nedene yönelik tedavi uygulanması gereklidir. Çoğu zaman adet düzensizliği yapan yaşam şekli, kilo ve genel sağlık problemleri düzeltilince kendiliğinden gebelik olabilse de hamileliği planlarken kadın doğum doktoruna başvurarak diğer jinekolojik problemlerin de olup olmadığı araştırılmalı ve varsa uygun şekilde tedavi edilmelidir. Bazen çok basit tedaviler ile gebelik sağlanabilirken bazı durumlarda ileri üreme teknikleri olarak adlandırılan tüp bebek yöntemine başvurulması zorunlu olabilir. Bu nedenlerle adet düzensizliği olan bir kadın özellikle çocuk sahibi olmayı istiyorsa mutlaka kısırlık tedavileri konusunda deneyimli tüp bebek uzmanına başvurmalıdır.
The post Adet düzensizliğinin tedavisi nasıl olmalı? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>