Sırf içeride sıkışıp kalmanız, genellikle dışarıda geçirdiğiniz oyun süresinden ödün vermeniz gerektiği anlamına gelmez. Köpeğinizi dışarı çıkaramadığınızda, yavru köpeğinizle bağ kurmanıza ve çıldırmamalarını sağlamanıza yardımcı olacak eğlenceli şeylerin bir listesi. Bu aktivitelerden bazıları sizin için bile biraz egzersiz sağlayacaktır.

Uzmanlar “Köpeğinizin ihtiyaç duyabileceği egzersiz miktarı ve türü cins, yaş ve genel sağlığa göre değişecektir” diyor. “Ancak genel olarak, çoğu köpek için günde en az 30 dakika egzersiz tavsiye ediliyor. Düzenli bir egzersiz rutini ve doğru beslenmeyle, köpekler sağlıklı bir kiloyu koruyabilecek ve daha sonraki yaşamlarında eklem veya diğer sağlık sorunlarının gelişmesini önleyebilecek.”

Çekiştirme oyunu.
Evcil hayvan konusunda uzman olan kişilerce , köpeğinizin fazla enerjiden kurtulmasına yardımcı olmak için bir çekiştirme oyuncağı almayı öneriyor. Whole Dog Journal’a göre , çekiştirme oyunu, köpekleri eğitmek, onlara kendi kendini kontrol etmeyi öğretmek ve “uygunsuz diş kullanımını” önlemek veya yönlendirmek için harika bir yol olabilir .Ayrıca araştırmalar küçük alanlarda büyük köpekler için de harika bir oyun olduğunu söylüyor

Ödül mamalarıyla saklambaç oynayın.
Dolaşmak için fazla alana ihtiyaç duymayan küçük ve orta boy köpeklerle “mamayı sakla” veya başka bir koku oyunu oynamanızı önerir . Ödül mamasını nereye sakladığınızı görmelerine izin vererek başlayın. Bundan sonra, ödül mamasını başka bir odaya saklayın ve sonra aramalarına izin verin. Çok kokulu ödül mamaları kullandığınızdan emin olun.

Getirme oyununu yeni bir şekilde oynayın.
Evinizin büyüklüğüne bağlı olarak, genellikle içeride küçük ve orta boy köpekler varken güvenli bir şekilde oyun oynayabilirsiniz . Ancak büyük köpekler için bu çok daha zor olabilir. Kimi zaman , bina içi ortak kullanım alanlarındada sorun olmayacak ve ve kimsenin bu alanları kullanmadığını varsayarak, oyuncakları evinizin merdivenlerine veya evinizin veya binanızın koridorlarına yukarı ve aşağı fırlatmanızı önerir. “Komşularla evcil hayvanların koridorlarda veya bodrumda / garajda oynaması için alternatif zamanlar için bir program bile oluşturabilirsiniz” .

Engelli parkur oluşturun.
Engelli bir parkurun sınırlı alana sahip ancak köpeklerini iyice egzersiz yapmak isteyen insanlar için harika olduğunu söylüyor. Köpeğinizin keşfetmesi için atlamalar, tüneller ve küçük kaleler oluşturmak için yastıklar, mobilyalar, evinizde bir merdiven (varsa), çamaşır sepetleri, her iki ucu açık kutular ve battaniyeler kullanın. Onları ödül mamalarıyla veya diğer olumlu pekiştirmelerle eğitmeniz gerekecek, böylece onu nasıl kullanacaklarını bilirler, bu hem onlar hem de sizin için eğlenceli olacaktır.

Kanepeden oynayın.
Johnson, en sevdiğiniz dizinin son sezonunu yakalarken bile oynayabilmeniz için kanepenin yanında bir oyuncak sepeti bulundurmanızı önerir.

Çevrimiçi dersleri kullanın.
Köpeğinizin daha iyi bir tavrı olabilir mi? Onlara daha itaatkar olmayı öğretmek veya birkaç yeni numara öğrenmelerine yardımcı olmak için çevrimiçi bir köpek eğitimi kursu kullanmayı düşünün . Köpekler için çevrimiçi fitness dersleri bile var .

Köpeğinize ağırlıklarını çekmesini öğretin.
Köpeğinizi kendi oyuncaklarını alması için eğitin. Mümkün gibi görünebilir, ancak bunu yapmanıza yardımcı olacak düzinelerce video ve nasıl yapılır . Bu size her gün bir iş daha az kalacaktır.

Bir yemek bulmaca oyunu satın alın veya yapın.
Köpekler, fiziksel egzersize ihtiyaç duydukları kadar zihinsel uyarılmaya da ihtiyaç duyarlar. Etkileşimli yiyecek bulmacaları, köpeğinizin yiyecekleri için avlanma ve çalışma konusundaki doğal dürtüsünü ödüllendirir. Diş çıkaran yavru köpekler, çok hızlı yemek yiyen veya seçici yiyiciler için harika bir yöntem ve bir işinizi bitirmeniz gerektiğinde size bir olanak veriyorlar.

Köpeğinizi koşu bandına alın.
Bir koşu bandınız varsa, koşu bandı üzerinde köpeğinizle 20-30 dakikalık bir yürüyüşle blok çevresinde günlük yürüyüşünüzü değiştirmenizi önerir . İlk başta onları ödül mamalarıyla ikna etmeniz ve tasmalı tutmanız gerekebilir. Kendinizi gerçekten hırslı hissediyorsanız, onlara koşu bandını sensiz kullanmayı öğretebilirsiniz – ancak onları üzerlerindeyken her zaman denetlemelisiniz.

Onlar için sessiz bir alan yaratın.
Evdeyseniz veya çocuklarınız varsa, köpeğiniz bana biraz zaman ayırmak isteyebilir. Battaniyeleri veya köpeğinizin yatağını ve oyuncaklarından bazılarını toplayarak evin sizi hala görebilecekleri, ancak isterlerse kendilerine zaman ayırabilecekleri bir yere koyun. Johnson, o alandayken görünmezmiş gibi davranmanızı tavsiye ediyor.

“Sonunda, kurala uyulursa, köpek veya kedi bu bölgelerdeyken yalnız kalacaklarını bilecek” diyor.

Kabuk oyununu oynayın
Üç fincan ve küçük bir top veya bir ödül maması alın. Köpeğinizin, ödül maması veya topu bardaklardan birinin altına saklamanızı ve ardından karıştırmanızı izlemesine izin verin. Uzmanlara göre oyun , problem çözme becerileri üzerinde çalışmalarına yardımcı oluyor .

The post Dışarı Çıkamıyorsanız Köpekler İçin 11 İç Mekan Aktivitesi first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Balenciaga’nın kreatif direktörlüğüne başladığından beri doğru stratejiler izleyen Demna Gvasalia bu defa da yüksek modayı teknoloji ile buluşturuyor. Geçtiğimiz Mart ayında Paris Moda Haftası’nda gösterilen Balenciaga teknolojik sneakerları, orta tabanda yer alan LED lambalara ve ayakkabıya gizlenmiş USB bağlantı noktasına sahip. LED lambaları yetişkin ayakkabılarında görmek hem nostaljik hem de esprili bir yaklaşım. Peki USB girişi? Bir yandan yürüyüş yaparken, bir yandan da telefonunuzu şarj ettiğinizi düşünün. Ne kadar gerekli ya da kullanışlı olduğu tartışılır fakat günümüzün teknoloji çağında hiç kuşkusuz yaratıcı ve doğru bir bakış açısı.

Teknoloji ve modanın birleşmesi son derece heyecan verici. 5 farklı renk seçeneği ile sunulacak olan sneakerlar yeni sezonun arzu nesnesi olmaya aday.

The post Son Moda Teknoloji: Balenciaga LED Işıklı ve USB Bağlantılı Sneakerlar first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Ve başka bir ipucuna ne dersiniz? Parfümünüzü püskürdükten sonra sakın ovalamayın. Özellikle bileklerimize sıktığımız parfümleri birbirleri ile ovalarız, ancak parfümün kendiliğinden kurumasına izin vermelisiniz. Parfüm püskürtülürken kokan kokular, ovuşturduğunuz zaman daha çabuk dağılır. Yüksek paraya satın aldığınız parfümleri boş yere neden harcayacaksanız. En iyi performansı almalısınız. Sadece birkaç detay ile bütün gün güzel kokabilirsiniz.

The post Parfüm Kokusunu Kalıcı Hale Getirin first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Sarımsak sevenler bilir, kokusu uzun süre vücutta kalır. Yediğiniz sarımsaklı yemeğin üzerinden 24 saat geçse bile kokusu hala nefesinizde ve terinizde hissedilir. Hatta sarımsak kokmak için ağzınıza sarımsak sürmüş olmanız bile gerekmez.

1936 tarihli Journal of the American Medical Association dergisinde yayımlanan bir makalede doktorlar, hortumla midesine sarımsaklı çorba verilen bir hastanın nefesinde birkaç saat sonra sarımsak kokusu geldiğini yazıyordu.

Sülfür bileşikleri

Sarımsak çok miktarda sülfür bileşikleri içerir. Bu madde sindirildiğinde kana karışır. Kandan akciğerlere geçer ve nefes verirken ağızdan dışarı çıkar. Dişlerinizi istediğiniz kadar fırçalayın gitmez kokusu; çünkü kokunun kaynağı ağızdaki sarımsak kalıntısı değil, vücudun içerisinde gerçekleşen kimyasal işlemlerdir.

Marul, nane, elma
En çok işe yarayan yiyeceklerin marul, nane ve elma olduğu görüldü. Bunlar piştiğinde aynı etkiyi göstermiyordu. Demek ki bu yiyeceklerdeki bazı enzimler pişme esnasında parçalanıyor ve işe yaramıyordu.

Barringer’e göre özellikle nane fenolik bileşikler bakımından zengin. Nanenin içerdiği rosmarinik asit sarımsaktaki sülfür bileşiklerine tutunarak kokusuz bir molekül oluşturuyor. Elmada da benzer maddeler olsa da daha düşük seviyede. Fakat maruldaki fenolik bileşikler yeşil çaydakinden de az çıkmıştı.

The post Sarımsak Kokusundan Nasıl Kurtulabiliriz? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Böyle bir göz bozukluğu teşhisi konmuş ise açıklamaların çoğu, sorunu genlere ve fazla okumaya bağlama yönünde oluyor. Ancak son araştırmalar bu varsayımların yanlış olduğunu gösteriyor.

Farklı çevresel faktörler de göz bozukluğuna neden olabilir. Bazı basit önlemler alarak çocuklarımızı bu sorundan kurtarmak mümkün olabilir.

Miyopluk oldukça yaygın; Avrupa ve ABD’de nüfusun yüzde 30-40’ı gözlük kullanıyor. Bazı Asya ülkelerinde ise yüzde 90’ı buluyor bu oran. Miyopluk kalıtsal ise, yani genler neden oluyorsa nasıl olur da böylesine bir dezavantajlı özellik binlerce yıl öncesinden bugüne kadar gelebilir?

Okumakla miyopluk arasındaki bağlantı ise önce güçlü bir olasılık olarak düşünülse de, konu üzerinde araştırmalar yoğunlaştıkça böyle bir bağlantının olmadığı görülmüştür.

Güneşin etkisi

Bugünlerde üzerinde durulan bir başka olasılık ise içeride geçirilen zaman ile miyopluk arasındaki ilişki. Avrupa, Avustralya ve Asya’da yapılan birçok araştırmada, açık havada daha çok zaman geçirenlerin miyop olma ihtimalinin kapalı ortamda zaman geçirenlerden çok daha düşük olduğu görüldü. Bunun nedeni kesin olarak bilinmese de güneş ışığının gözleri beslemesine dayandırılıyor.

Avustralya’da öğrenciler üzerinde yapılan bir deneyde de fiziksel olarak aktif olmanın etkisi ölçülmüş, ancak arada bağlantı kurulamamıştı. Fakat dışarıda gün ışığında geçirilen zamanın belirleyici olduğu sonucuna varıldı. Gün ışığına ne kadar çok maruz kalınıyorsa göz bozukluğu riski de o kadar azalıyordu.

Güneşin vücutta D vitamini üretimini tetiklediği ve bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve beyin fonksiyonlarında bu vitaminin etkili olduğu biliniyor. D vitamini göz sağlığında da etkili olabilir.

Doğal ışık, yapay ışık

Başka bir açıklama ise doğal ışıkla yapay ışığın içerdiği renkler ve görüntüyü retina üzerinde farklı yerlerde odaklaştırması sorununu gündeme getiriyor. Bu uyuşmazlık gözdeki kontrol mekanizmasında karışıklığa yol açıyor olabilir. Yani göze en uygun noktada odaklanma sağlanmadığını ve bu durumu gidermesi için büyümesi gerektiği mesajını iletiyor olabilir. Avustralya’da bir üniversitede yapılan araştırmada daha çok kırmızı içeren yapay ışıkta yetiştirilen tavuklarda, mavi ve yeşil rengin daha yoğun olduğu ortamlara kıyasla miyopluk riskinin çok daha yüksek olduğu görüldü.

The post Miyop'un Nedenleri? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Gençler ders çalışırken YouTube videoları izleyip Snapchat, WhatsApp ve Instagram mesajlarına cevap vererek aynı anda birden fazla iş yapma yeteneği mi geliştirdiler?

Sınavlar yaklaşırken veliler söyleyebilecekleri her şeyin bir tartışma başlatabileceğini bilerek, çocuklarına kendi tavsiyelerini vermeye çalışacak.

“Suratınıza kapı çarpılmasını sağlamanın kolay yolu” listelerinde üst sıralarda yer alan şeylerden biri de, ne kadar dikkatle söylenirse söylensin, çocuğunuzun beş dakikalığına da olsa cep telefonunu kapatıp kitaplara odaklanmasını talep etmek.

Aynı anda birden fazla şeyi yapabilme miti

Gençler gerçekten aynı anda çok fazla uyarana cevap verme yeteneğine sahip mi? Pavlov’un köpeği bu hıza yetişmeye çalışırken bitap düşüp ölmez miydi?

Araştırmacı, veli, öğretmen ve İngiliz hükümetinin okullardaki davranışlar üzerine danışmanı olan Tom Bennett, gençlerin aynı anda hem sosyal medyada yazışıp hem çevrimiçi eğlence kanallarına bakıp hem de ders çalışabildiği iddiasının bir mit olduğunu söylüyor.

Eğitim alanında araştırmalar yapan ResearchEd’in kurucusu ve direktörü olan Bennett, tüm kanıtların bunun aksini gösterdiğini, çevrimiçi dikkat dağınıklığının öğrenmeye zarar verdiğini belirtiyor.

Bennett’e göre ders çalışmak odaklanma ve konsantrasyon gerektiriyor fakat sosyal medyanın sürekli dikkat dağınıklığı yaratması bunu baltalıyor.

“Bu veliler ve eğitimciler için çok ciddi bir kaygı” diyen Bennett, gençlerin akıllı telefonlara bağımlılık belirtileri gösterdiklerini, sürekli olarak bildirimleri ve yanıtları kontrol ettiklerini söylüyor.

Telefonu yasaklamak

Üstelik bunun tek etkisi dersler üzerinde değil. Bu durum hem uyku düzenini bozuyor hem de asla kapanmayan çevrimiçi kültürden kaynaklanan anksiyete de gençleri olumsuz etkiliyor.

“En çok etkilenen gençler genellikle zaten en kötü durumda olan gençler” diyor Bennett.

“Sadece ‘telefonunu kapat’ demeyin”

Peki bu araştırmalar telefonunu elinden ancak ameliyatla ayırabileceğiniz bir teknoloji bağımlısı genç için bir anlam ifade ediyor mu?

Aslında sorunun bir bölümü de öğrencilerin internette çalışmaları gerektiğinde ders ve eğlencenin birbirinden bir tık uzakta olması.

Nasıl yapmalı?

Londra’daki UCL Eğitim Enstitüsü’nün kıdemli eğitmenlerinden Dr. Sandra Leaton Gray, velilerin bir anda çocuklarının hayatına burnunu sokup “telefonunu kapat” demesinin bir hata olacağını düşünüyor:

“Bunu söylemenin zekice yolu ‘İnternette işler nasıl gidiyor?’ gibi sorular sormaktır, onlara dikkatlerinin dağılıp dağılmadığını sormaktır.”

Gray, gençleri internette zaman öldürmenin tehlikeleriyle yüzleştirmek yerine güzel sözlerle razı etmek gerektiğini söylüyor.

Gençlerin internette sohbet ederken dersler hakkında da konuşuyor olabileceklerine dikkat çeken Gray, bu yüzden bir mesaja cevap vermekle ders çalışmak arasında her zaman keskin bir çizgi olmadığını belirtiyor.

Fakat o da sürekli sosyal medyanın başında olmanın sınav dönemlerinde rahatlama sağlamak yerine stres yarattığını düşünüyor.

Bunu “fast-food mantığına” benzetiyor: Başlangıçta anında gelen bir ödül, uzun vadede ise “tatminsizlik” ve diğer ergenlerin “grupçuluğuna” dahil olma zorunluluğu hissinin getirdiği baskı.

Dr. Gray’e göre online kültür ergenler için aynı anda hem kötü hem müthiş olabilir.

Fakat medya alışkanlıkları değişti.

Bu sene yayınlanan bir rapor çocukların tek başına bilgisayar başında geçirdiği zamanın ne kadar çok arttığını ortaya koydu.

Ailelerin bu duruma ayak uydurmaya çabaladığını söylen Tom Bennett, çevrimiçi geçirilen vakitteki artışın yarattığı sorunlara dair büyüyen bir farkındalık olduğunu söylüyor ve ekliyor:

The post Sosyal medyada yazışırken gerçekten ders çalışmak mümkün mü? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Sizler için, bu eşyaları derleyip listeledik;

Diş Fırçası

Diş doktorunuzun da size söylediği gibi, diş temizliği son derece önemlidir. Diş fırçalarınızı, sadece belirli aralıklarla değiştirmeniz değil geçirdiğiniz en ufak bir rahatsızlıktan sonra da değiştirmeniz gerekiyor.

Diş hekimi Dri Ben Atkins; elektrikli diş fırçalarının ve çocuk diş fırçalarının üç ayda bir değiştirmeleri için uyarıyor.

Saç Tarağı

Saçınızı aynı tarakla sık sık tararken, gün içinde girdiğiniz birçok farklı ortamdaki mikrobun saçlarınıza yerleştiğini unutmamanız gerekir. Ünlü kuaför Jamie Stevens, en az haftada bir kez saç tarağınızı temizlemeniz ve her yıl yenisiyle değiştirmeniz konusunda uyarıyor.

Terlik

Uzun bir günün ardından, ayaklarınızı terliğinize soktuğunda muhtemelen terliğinizin ne kadar hijyenik olduğunu düşünüyorsunuzdur.

Hijyen uzmanı Profesör Sally Bloomfield; cildinizle temas eden her şeye dikkat etmenizi ve enfeksiyon riskini azaltmak için terliklerinizi düzenli olarak yıkamanız ve altı ayda bir değiştirmeniz gerektiğini söylüyor.

Bulaşık Süngeri

Banyoda veya mutfakta temizlik için kullandığınız süngerleri, her hafta hijyenik sebepler açısından değiştirmeniz gerekiyor.

Temizlik Malzemeleri

Tuvalet veya yüzey temizleyicileri gibi temizlik malzemeleri söz konusu olduğunda, her üç ayda bir yenileri ile değiştirmelisiniz. Bu zaman diliminde kullanılmayan temizlik malzemeleri, temizleyici etkisini yitirebilir.

Yataklar

Bir kişi, hayatının yaklaşık 25 yılını uyuyarak geçiriyor. Bu nedenle, eğer destekleyici bir yatakta yatmıyorsanız biraz zaman sonra bu durum fiziksel sağlığınız için uzun süreli bir etkiye sebep olabilir. Uyku Konseyi’ne göre, sekiz yılda bir yeni bir yatak almanız gerekiyor.

Halılar

Her gün üzerine bastığınız halınızın içinde biriken kir miktarına dikkat etmeniz gerekir; yiyecek kalıntıları, saçlar, çöpler, aklınıza gelebilecek her türlü bakteri… Bu yüzden halınızı 5 ila 15 yıl arasında değiştirmeniz gerekir. Bu süre, halınızın neyden yapıldığına bağlı olarak değişebilir. Farklı türdeki halıların kir tutma özelliği de farklıdır.

Bulaşık Makineleri

Aynı bulaşık makinesini çok uzun bir süredir kullanıyorsanız, artık bulaşıklarınızı güzel bir şekilde temizlemeyi bırakır. Yeni bir bulaşık makinesi satın almak, tüm ev halkı için değerli bir yatırımdır. Bu yüzden her 10-15 yılda bulaşık makinenizi değiştirmelisiniz.

Plastik Saklama Kapları

Yiyeceklerinizi saklamak veya işe giderken götürmek için kullandığınız plastik saklama kaplarında, herhangi bir çizik varsa veya bu kapları yemeğinizi mikrodalgada ısıtırken kullanıyorsanız, yiyeceklerinizi zararlı toksinlere maruz bırakıyor olabilirsiniz. Bu nedenle, plastik saklama kaplarınızı en az altı ayda bir değiştirin.

Tavalar

Çizilmiş veya eskimiş tavalarda, yemek pişirmeniz hijyenik olarak pek tavsiye edilmez. Mutfak tavalarınızı en az 3-5 yıl arasında değiştirmelisiniz çünkü çizilmiş veya eskimiş tavalar içeriğinde zararlı bileşenlerle yemeğinizi kirletir.

The post Sürekli yenilenmeyi bekleyen eşyalar first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

FBI Direktörü Chris Wray hükümetin “aynı değerleri paylaşmadıkları yabancı şirket veya oluşumların iletişim ağlarımızdan kazanç sağlayacak izinlerin verilmesinden son derece endişeli olduğunu” söyledi. Ve bunun bilgi çalma, değiştirme ve casusluk yapılması gibi kötü senaryolara zemin hazırlayacağını vurguladı.

Bu uyarılar yeni değil. ABD istihbarat topluluğu, Çin Halk Kurtuluş Ordusu’ndaki eski bir mühendis tarafından kurulan ve ABD’li politikacılar tarafından “Çin hükümetinin etkili bir kolu” olarak nitelendirilen Huawei’ye uzun zamandan beri endişe duyuyordu. Bu önlem, Huawei’nin 2014 yılında ABD hükümetinin sözleşmelerine teklif vermesinin yasaklanmasına yol açtı ve şimdi şirketin tüketici elektroniğine girmesi konusunda sorunlara neden oluyor.

Huawei, iletişim altyapısı için donanım yapan bir telekom firması olarak kurulmuş olsa da, şirketin akıllı telefonları son yıllarda inanılmaz derecede başarılı oldu. Geçtiğimiz Eylül ayında, Samsung’dan sonra dünyanın ikinci büyük akıllı telefon üreticisi olan Apple’ı bile geçti.

Ancak şirket, kârlı Amerikan pazarında bile, kısmen Amerikan hükümetinin düşmanlığına bağlı olarak  hiçbir ilerleme kaydedemedi. Geçtiğimiz ay, Huawei, AT & T aracılığıyla, yeni Mate 10 Pro amiral gemisini ABD’de piyasaya çıkarmayı planladı, ancak siyasi baskı nedeniyle anlaşma sona erdi. Huawei CEO’su Richard Yu CES’deki konuşması sırasında bu engelin şirket için büyük bir kayıp olduğunu, kullanıcılar için ise daha da büyük bir kayıp olduğunu söyleyerek engellerin kaldırılması yönünde çağrıda bulundu.

ABD’li milletvekilleri şu anda hükümet çalışanlarının Huawei ve ZTE telefonları kullanmasını yasaklayan bir tasarıyı düşünüyor. Salı günü yapılan duruşmada, Senato İstihbarat Komisyonu Başkanı Cumhuriyetçi Senatör Richard Burr şunları söyledi: “Bugün endişemin odak noktası Çin ve özellikle Çin hükümetiyle olağanüstü ilişkileri olduğu bilinen Huawei ve ZTE gibi Çin telekom şirketleri. ”

Konuyla ilgili Huawei kanadından yapılan açıklamada: “Huawei 170 ülkede hükümetler ve tüketiciler tarafından güvenilen bir şirkettir ve diğer ICT satıcılarından siber güvenlik anlamında daha büyük bir tehlike sunmuyor” ifadelerine yer verildi.

The post FBI, CIA ve NSA Başkanlarından "Huawei Telefonları Kullanmayın"Uyarısı Geldi first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Tabii ki, DSPD, sahip olan herkes için bir problem değil: Bir barmen ya da bir müzisyen olarak çalışıyorsanız. Rockefeller’daki bir uyku araştırmacısı olan kurşun yazarlığı yazarı Alina Patke, kendi kendine tanımlayan bir teşhis veya tedavi olmayabilir. Bir gece baykuşu olarak ana mutasyona sahip değildir. Ancak diğerleri, özellikle üniversite öğrencileri veya dokuzdan beşe kadar büro çalışanları için durum işkence olabilir. Yeni çalışma, hayatı boyunca uyku problemleri yaşayan 46 yaşında ki kadın bu konuda yoğunlaştı. Patke, “Genellikle 2 veya 3’e, bazen 5 ya da 6’ya kadar yatamıyorum” dedi.

Kadın, saat veya pencere olmayan bir odada 18 gün boyunca gözlem altında yaşadı. Uykuyu tetikleyen hormonu melatonini, önceki çalışmalarda tipik bir kişiden beş ila yedi saat sonra üretmekle kalmadı, uykusu da tuhaf bir şekilde parçalara ayrıldı, bazen kısacık uyuklamalara başladı. Ekip DNA’sını analiz ettiğinde, Cry1 adı verilen ve uyku sorunlarını bildiren aile üyelerinden birinde bulunan bir mutasyon bulmuşlar . Bu gen, çekirdek sirkadiyen saat proteinleri CLOCK ve BMAL’in etkisini bastırdığı bilinen ve gün içinde bazıları uyanıklık ile ilgili olanlar da dahil olmak üzere çok çeşitli genleri aktive eden bir proteini kodlar. Mutasyon , proteinin kuyruğunu kodlayan Cry1 geninin bir bölümünü sildi ve CLOCK ve BMAL’in bastırılmasında daha etkili hale geldi. Ekip, bir genetik veri tabanı aracılığıyla elenmiş ve bu mutasyona maruz kalan diğer 39 kişi buldu. Çoğu da nispeten geç yatma vakti ve uyanma saatleri problemi yaşıyordu.

San Diego Kaliforniya Üniversitesi’nde bu araştırmaya katılan bir psikiyatr olan Profesör Daniel Kripke, belli bir özellik ve genetik bir varyant arasındaki bağlantı için büyük grupları tarayan çalışmalar yaptı. Bu mutasyon ile DSPD arasında hiçbir bağlantı bulamadı. Yine de, yeni kanıtların, bozukluğun bazı vakalarının arkasında olabileceğine inandırıcı kanıtlar sunduğunu belirtti.

İlginçtir, Patke’nin ekibi mutasyon geçiren ancak uyku sorunu olmadığını bildiren iki kişi buldu. Her ikisinin de çok erken kalkmalarına sebep olan işleri vardı, Bu nedenle doğal olarak bir gece bayılmasına rağmen, belki de ışık mazuriyetinizi ve diğer alışkanlıklarınızı dikkatle izleyerek uyumayı başarabilirsiniz.

The post Gece kuşu musunuz? İşte gece boyu uyanık kalmanızın nedenleri first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

ABD’nin Florida eyaletinde yaşayan J.C., tanımadığı bir grup insanın önünde kalkıp bunları söyleyebilmenin büyük cesaret gerektirdiğini belirtiyor.

Tam adını paylaşmak istemeyen J.C., “Anonim İşkolikler”in toplantılarına katılmaya başladığında, artık hiçbir şeyle baş edemez haldeymiş.

49 yaşındaki sağlık çalışanı hem alkol bağımlılığı hem de yeme bozukluğunu alt edebilmiş ama bu defa işine olan bağımlılığı, hayal ettiği huzurlu hayata kavuşmasına engel olmuş.

J.C., sağlığının bir anda nasıl çöktüğünü şu sözlerle anlatıyor:

“Sürekli işimle ilgili takıntılıydım. Anladım ki işimi, kendimden, duygularımdan ve korkularımdan kaçmak için kullanıyordum.

“Saçlarım yönetici pozisyona gelmemden sadece 3 ay sonra erkenden beyazladı. Adrenal yorgunluk (stres sonucu böbrek üstü bezlerinin çalışamaz hale gelmesi) ve kalp rahatsızlığı yaşıyordum.”

İşkolik olup olmadığınızı nasıl anlarsınız?

ABD’de 1980’li yıllarda kurulan Anonim İşkolikler, Anonim Alkolikler gibi, 12 adımdan oluşan bir tedavi planı izliyor. İngiltere ‘den Japonya’ya ve Arjantin’e kadar çok sayıda ülkede 100’den fazla çalışma grubu bulunuyor.

Bu kişiler Skype ya da telefon aracılığıyla da toplantılara katılabiliyor.

Peki işkolik olup olmadığınızı nasıl anlarsınız? Eğer işkolikseniz, kimden nasıl yardım isteyebilirsiniz?

Hollanda Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Wilmar Schaufeli’nin işkolikler için yaptığı tanım şu:

“Dürtüsel olarak kendini takıntılı bir şekilde çalışmaya veren kişi. Aşırı çalışma ile takıntılı çalışmanın birleşimi.”

Schaufeli’ye göre, Anonim Alkolikler’in grup toplantıları birçok insana iyi geliyor çünkü yalnız olmadıklarını hissediyorlar. Hollandalı psikolog, “Bu tür davranış bozuklukları ve bağımlılıklarda böyle hissetmek önemli” diyor.

İşkolikler için bir alternatif de, profesyonel bir uzmandan terapi almak.

Biri nasıl işkolik hale gelir? Oxford Gelişim Merkezi’nden Klinik Psikolog Dr. Claudia Herbert, sık sık işkoliklerle çalışıyor ve müşterilerinin çoğunda başka zihinsel rahatsızlıklar da olduğunu söylüyor ve bunlardan bazılarını “depresyon, hayatın amaçsız olduğunu hissetme, anksiyete ve bağımlılıklar” olarak sıralıyor.

Herbert, hayatının erken dönemlerinde iki ya da üç kişinin işini tek başına üstlenmek zorunda kalanların, bunu işkolikliğe dönüştürebildiğini söylüyor.

Bir başka neden ise erken yaşlarda ailelerinin “daha fazlasını yapmaları” için onlara sürekli baskı yapmış olması:

“Çocukken kim olduklarından çok neyi başardıklarının önemli olduğuna ikna edilmiş olan kişilerde, iş bağımlılığı ihtimali daha yüksek.”

‘Çok iş eşittir çok terfi’ düşüncesi

Uzmanlara göre, kişinin işkoliğe dönüşme ihtimali, yaptığı işe göre değişiyor. Üst pozisyonlarda olanlar ve kendi işini yapanlar için bu risk daha fazla.

Schaufeli, daha fazla iş yapmanın daha çok para ya da terfi getireceğine inanan bu kişilerin, davranış bozukluğu yaşadığını çoğu zaman fark etmediğini söylüyor.

İş kolikler için artık bir rehabilitasyon merkezi de var.2012’de ilk kez Anonim İş kolikler’in dünyasına adım atan J.C., şimdi bu kuruluşun gönüllü çalışanlarından biri:

“İnsanlarla zaman geçirmek ve eğlenmek için daha fazla zamanım var artık. Aslında aynı işi yapıyorum ama düşünce tarzımı ve davranışlarımı değiştirdiğimde, bir şeyleri idare etmek çok daha kolay oldu.

“Artık günlük çalışma saatlerime sınırlar koyuyorum.”

The post İş kolik Misiniz? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.