Deprecated: Function create_function() is deprecated in /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php on line 20

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 8

Warning: session_start(): Cannot start session when headers already sent in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 11

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
Testler – Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı https://www.coolkadin.com Fri, 25 Dec 2015 09:32:07 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.4.4 https://www.coolkadin.com/wp-content/uploads/2021/05/cropped-logo_4-32x32.png Testler – Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı https://www.coolkadin.com 32 32 CIN 1, CIN 2, CIN 3 https://www.coolkadin.com/cin-1-cin-2-cin-3.html Fri, 25 Dec 2015 09:32:07 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7662 CIN...

The post CIN 1, CIN 2, CIN 3 first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
CIN açılımı  Cervical Intraepithelial Neoplasia’dır. Transformasyon Zonunu Anlamak Rahim ağzı kanserini ve öncüllerini anlamak için şarttır!

Serviks kanseri (Rahim ağzı kanseri) ve öncülleri, rahimden tamamen farklı olan, rahim içinden gelen “kolumnar epitel” ile vaginadan gelen “skuamöz epiteli” içeren dolayısıyla iki farklı histolojik dokunun karşılaştığı “geçiş zonu”nun yeraldığı rahim ağzının, serviksin kanseridir. Serviks kanseri en sık bu “geçiş zonu=transformasyon zonu”olarak adlandırılan bölgeden kaynaklanır.

Kadın hayatı boyunca serviks (rahim ağzı) hormonal uyarılara cevap verir. Özellikle gebelik ve pübertede östrojenin uyarıcı etkisine bağlı olarak servikal hacim artar.Artan hacimle beraber kolumnar epitelin (rahimiçinden gelen dokunun) ektoservikse (rahim ağzının dışına) dönmesi söz konusu olur. Buna ektropiyon adı verilir.

Şimdi tam da burada erozyon ve ektropion arasındaki farktan bahsetmek gerekir! Halk arasında “Yara” olarak adlandırılan erozyon serviksin epitel tabakasındaki kırılma, bozulma veya ülseri tanımlamaktadır. Ektropiyon hatalı olarak bazen erozyon olarak adlandırılır. Ve sürekli olarak “yakılır”, koterize edilir. Oysa bu anlamsız, gereksiz ve faydasız bir işlemdir 🙂 Rahim ağzı Kanseri Öncülleri: CIN 1, CIN 2, CIN 3, ASCUS, ASCUS-H, LGSIL, HGSIL simple smile

Pubertede artan östrojenle birlikte vaginada laktobasiller hakim olur. Bu vaginanın reprodüktif dönemdeki doğal florasıdır. Aynı zamanda bu flora vaginanın asiditesini sağlar ve vaginada pH 4’e düşer, asidik olur. Pubertede dışa dönmüş rahim ağzının içi dokusu (kolumnar epitel) vajinanın asiditesi ile karşılaşır. Asidite nedeniyle meydana gelen hasar sonucu ‘stromal rezerv hücreler’inde prolifersyon meydana gelir. Bu durum ise kolumnar epitel yerine “stratifiye squamöz metaplazik epitel” denilen dokunun gelişmesine sebep olur. İmmatür squamöz epitel yani olgunlaşmamış vajina epiteli ise bir süre sonra maturasyon sürecine girer. Sonuçta squamöz epitelden zorlukla ayrılan metaplazik squamöz epitel oluşmuş olur. Böylece transformasyon zonunda farklı derecelerde maturasyon gösteren squamöz metaplazik zon oluşur.

İşte HPV VİRÜSÜ BU HÜCRELERE BAYILIR, HEMEN ENFEKTE EDER !!

Bu infeksiyon sonucu önce rahim ağzı kanser öncülleri (CIN 1, CIN 2, CIN 3), sonra gerekli önlemler alınmaz ise rahim ağzı kanseri gelişir.

ASCUS, CIN 1, CIN 2, CIN 3, LGSIL, HGSIL Nedir?

Önce olayın gidişatını anlamak için lütfen aşağıdaki slata bakın. Öncelikle HPV infeksiyonu yavaş gelişen bir infeksiyondur. 2 yıl persiste ettiğinde serviksde (rahim ağzı) değişime neden olur. Takiben yavaş yavaş hastalık gelişmeye başlar. Önce lütfen slaydı izleyin sonra rahim ağzı kanseri öncüllerini sizlere açıklayayım

Rahim ağzı Kanseri Öncülleri: CIN 1, CIN 2, CIN 3, ASCUS, ASCUS-H, LGSIL, HGSIL rahim a z kanseri 1

CIN 1, CIN 2, CIN 3, ASCUS, LGSIL ve HGSIL Nedir? Aralarındaki fark Nedir?

Sizde farkındasınız oldukça kafa karıştırıcı değilmi? Ama yukarıdaki slayt aslında işin özeti. O nedenle dikkatle slaydı okuyun ve tarihsel bazı bilgilere hazırlanın.

1928 yılında Papa Nicolaou isimli araştırmacı kendi adı ile anılan Pap-smear testini buldu. Bulmaklada kalmadı, aynı zamanda 1950’lere gelindiğinde rahim ağzı kanseri taramasında çok etkin bir yöntem olduğu gösterildi. Papa Nicolaou tarafından yapılan Pap smear sınıflamasında CIN 1, CIN 2, CIN 3 vardı. CIN kelimesi ingilizce “cervical intraepitelial neoplazi” kelimelerinin baş harflerinden oluşur. Türkçesi “epitel dokusu içinde kalan bizim bazal tabaka dediğimiz tabakayı asla geçmeyen (bu nedenle de KANSER OLMAYAN) hücre değişimleri” dir.

CIN 1: Rahim ağzı yüzeyel epitelinin 1/3’ünde hücresel değişimler;

CIN 2: Rahim ağzı yüzeyel epitelinin 2/3’ünde hücresel değişimler;

CIN 3: Rahim ağzı yüzeyel epitelinin 3/3’ünde hücresel değişimler anlamına gelir.

Ancak Amerikalılar bu sınıflama ile tatmin olmadılar ve Bethesta adında başka bir sınıflama getirdiler. Bu sınıflamada yeni bir tanım olarak ASCUS, ASCUS-H, LGSIL ve HGSIL ile tanıştık. Çok basit biçimde anlatmak gerekirse;

LGSIL (Low grade SIL) = CIN 1

HGSIL (High grade SIL) = CIN 2 ve CIN 3 anlamına gelmektedir.

ASCUS ve ASCUS – H Nedir?

Bu sorunun cevabı için rahim ağzı kanserl öncüllerinin doğal seyrini bilmeniz gerekir. Aşağıdaki slayt bu bilgileri içermektedir. Gerçi slayttaki bilgileri ayrıca detaylandırıcam sonra ama en azından bu temel bilgileri anlamalı böylece ASCUS’un ne demek olduğunu kavramalısınız.

Rahim ağzı Kanseri Öncülleri: CIN 1, CIN 2, CIN 3, ASCUS, ASCUS-H, LGSIL, HGSIL rahim a z kanseri 2

[clear]
Yukarıdaki slaytta gördüğünüz gibi CIN 1’lerin normale dönmesi oldukça sıktır. Bunu sağlayan tamamen sizin, hastanın bağışıklık sistemidir. Şimdi gözünüze canlandırın; patolog mikroskopta sizin smearinizi incelerken bir hücre ile karşılaşıyor. Hücre CIN 1 değil ama normalde değil. Hücre belki normalden CIN 1’e ilerliyor veya CIN 1 den normale dönüyor. İşte bu ne halt ettiği anlaşılamayan hücreye “Atypical Squamous Cells of Unknown Significance” yani önemi bilinmeyen anlaşılamamış hücre “ASCUS” denir.

AGC diye bir tanı görürseniz smear testinizde şaşırmayın lütfen. AGC= Atypical Glanduler Cells baş harflerinden oluşur. Aslında ASCUS’daki hücreler vajina hücreleri iken AGC’deki hücreler rahim içine ait hücrelerdir. Sadce bunlarında önemi bilinmemektedir. AGC’de önemli olan mutlaka rahim ağzı kanalının çok iyi değerlendirilmesi gerektiğidir.

Bir de tabii ASCUS-H var. Buradaki H harfi High yani yüksek anlamına gelir. Demek istediği HGSIL (CIN 2 veya CIN 3) olma ihtimali yüksek hastadır. Dolayısıyla yönetimi ASCUS gibi olmaz!

ALTS (ASCUS/LGSIL Triage Study) araştırmasında elde edilen verilerden kısa kısa bazı bilgiler vermek gerekirse:

Pap smear’de ASCUS çıkmış hastalara kolposkopi yapıldığında olguların %15.4’ünde CIN 2 ve CIN 3 saptanır. Önemli bir bilgi HPV Negatif bulunan hastaların %1.4’ünde 2 yıl sonunda CIN III saptanmış.

Dikkat etmeniz gereken LGSIL (CIN 1) olan hastaların %85’inde onkojenik HPV tipleri pozitif saptanmış. ASCUS ve CIN 1 olgularının 2 yıl içinde CIN 2 veya CIN 3 olma riski %27 gibi yüksek bir rakamdır.

Servikal Displazilerin (ASCUS, CIN 1, CIN 2, CIN 3 veya LGSIL, HGSIL) Tedavisi

Aslında çok ayrıntılı tablolar halinde sizlere bilgiler verilebilir ama basitleştirerek anlatmaya çalışacağım.

CIN 1’de (LGSIL) tedavi: Şayet bir jinekolog onkolog ile muhatap iseniz doğrudan kolposkopi yapabilir ve bu sırada şüpheli alandan (varsa şayet) biyopsi alınır ve sonuçlarına göre karar verilir. Eğer bulunduğunuz bölgede yoksa veya ulaşamıyorsanız 3 ay sonra smear tekrarı yeterlidir. Diğer seçenek Türkiye’de şu anda pahalı da olsa HPV DNA baktırmaktır. Önemli olan asla Konizasyon YAPILMAMASIDIR! Bu son derece önemli. Biyopsi sonuçları CIN 2 veya CIN 3 gelirse o zaman konizasyon yapılabilir Ama onun dışında CIN 1 lere başta dokunulmaz, cerrahi uygulanmaması gerekir.

CIN 2 ve CIN 3 (HGSIL) tedavi: Her ikisinde de mutlaka kolposkopi yapılır ve biyopsi sonuçlarına göre konizasyon uygulanması gerekir.

Konizasyon rahim ağzı nın özellikle geçiş zonuna dikkat ederek yani kesiye mutlaka burayı da dahil ederek çıkartılmasıdır.

Takiplerde en az 2 kez, 3 ay ve 6 ay ara ile yapılan smearlerde negatif sonuç gelmesi önemlidir.

The post CIN 1, CIN 2, CIN 3 first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
HPV Testi https://www.coolkadin.com/hpv-testi.html Fri, 25 Dec 2015 08:18:02 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7636 HPV...

The post HPV Testi first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
HPV testi son yıllarda en sık yapılan testlerden biri haline gelmiştir. HPV DNA testi Micro Array Chip yöntemi ile yapıldığında düşük düzey de bulunan HPV varlığı saptanmaktadır. Böylece tarama testi olarak kullanılmasına olanak sağlamaktadır. HPV Micro Array Chip Testi 49 HPV genotipine bakmaktadır. Bu da klinik açıdan daha çok veri alınmasını sağlamaktadır. Günümüzde Avrupa da birçok merkez de bu yöntem tercih edilmektedir.

Erkeklerde ve Kadınlarda eğer siğil benzeri oluşum yok ise erkeklerde postüretral sürüntü kadınlarda da smear fırçasıyla alınan vajinal doku örnekleriyle HPV testi yapılmaktadır. Genital siğil oluşumu var ise siğillerden alınan örnekle HPV testi çalışılabilmektedir.

Günümüzde, genital siğillere yol açan human papilloma virus HPV varlığını ortaya koymak ve tiplerini belirleyebilmek için farklı kit ve teknikler kullanılmaktadır. Bu tanı kitlerinin çoğu yurtdışı firmalar tarafından üretilmekte olup incelenen HPV tipi sayısı ve kullanılan yöntem kullanılan kite göre değişiklik göstermektedir. Bununla birlikte, sıklıkla 17-18 farklı HPV tipini tanımlayabilecek şekilde dizayn edilmişlerdir.

HPV taraması ve tiplendirmesi için kullanılan tekniklerin başında “hybrid capture”, real time pcr, multipleks pcr, dna dizi analizi gelmektedir. Çalışma yönteminin basit olması nedeniyle HPV taramasında uzun süre “hybrid capture” tekniği kullanılmıştır. Ancak diğer yöntemlerin daha yüksek sensitiviteye sahip olduğunun ortaya konmasından sonra kullanımı azalmış ve yerini real-time pcr, multipleks pcr ve dna dizi analizi ile son olarak chip array yöntemlerine bırakmıştır. Bunun sonrasında da gerek hazır ticari kitler gerekse kişilerin kendi dizayn ettikleri ve primer adı verilen malzemeler kullanılmaya başlanmıştır.

Bu yöntemlerden birisi olan dna dizi analizi, uygulama zorlukları ve analiz için ciddi maliyetler taşıyan cihazlara ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca, analiz için laboratuvara gönderilen örnek içerisinde HPV varlığının düşük miktarlarda olması durumunda normal hücrelerin baskın olması nedeniyle test sonuçları normal çıkabilir. Benzer sıkıntılar diğer yöntemlerde de karşımıza çıkabilmektedir.

Son yıllarda DNA analizlerinde kullanılan yöntemlerle ilgili yapılan çalışmalarda ilerlemeler kaydedilmiştir. Bunun neticesinde de chip array adı verilen yeni diagnostik alan ortaya çıkmıştır. Zaman içerisinde bu teknoloji sık gözlenen genetik hastalıklar ile HPV gibi sık gözlenen enfeksiyon ajanlarının tespitinde dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Bu yöntemin HPV taramasında kullanılmaya başlaması ile birlikte in vitro diagnostik (IVD) onayı olan kitler geliştirilmiştir. Günümüzde; özelikle Avrupa’da birçok merkezde Genomica firması tarafından geliştirilmiş HPV kitleri (CLART® HPV 2) kullanılmaktadır. Genomica tarafından geliştirilen sistemin diğer yöntemlere göre önemli avantajları mevcuttur:

Standardize kapalı bir sistem olması
IVD onaylı HPV tanı kitlerinin bulunması
35 farklı HPV tipinin tanımlanabilmesi
%99 sensitiviteye sahip olması
Spesifitesinin %100 olması
HPV – GENITAL SIĞIL

HPV – Human Papilloma Virüs cinsel yolla bulaştığı bilinen en yaygın virüstür. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre şu anda 630 milyona yakın HPV enfeksiyonu bulunan birey vardır. HPV virüsünün yayılma nedenlerinden biri insanların virüsü taşıdığından bilgisi olmaz ve cinsel yolla başka bir kişiye bulaştırır. Cinsel ilişki ile bulaşmada en önemli rol aktif cinsel hayat, partner fazlalığı ve enfeksiyonun erken yaşta alınmasıdır. Erkeklerin de değişik kadın eşlerle cinsel teması, onların eşlerinde de HPV virüsünün yol açtığı rahim ağzı kanser riskini artıracaktır.

HPV serviks, penis, vulva, makat, vajina, ağız, boğaz ve diğer mukozal bölgeleri tutarak, kansere sebebiyet vermektedir. HPV ile ilişkili en sık görülen kanser türü rahim ağzı kanserlerdir. Rahim ağzı kanserlerinin tamamına yakını HPV kaynaklıdır. Rahim ağzı kanseri tanımlanan kadınların % 95 inde HPV virüsü tespit edilmiştir. Genel olarak; anal kanserlerin %85 inin, vulvar ve penil kanserlerin %40 ından HPV’ nin sorumlu olduğu düşünülmektedir. Baş ve boyun kanserleri çoğunlukla tütün ve alkol kullanımına bağlı oluşur. Bununla birlikte; son çalışmalarda, ağız kanserlerinin %25’inin, boğaz kanserlerinin ise %35’inin HPV ile bağlantılı olabileceğini gösteren kanıtlar bulunmuştur.

HPV DNA virüsüdür. HPV virüsü birçok viral enfeksiyonda olduğu gibi vücuda girdiğinde hücreler içinde yerleşir ve belli bir dönem ( pencere dönemi ) belirtilerini göstermeyebilir. Belli bir süreden sonra immun sisteminin durumuna göre HPV belirtileri ortaya çıkarak genital siğil veya kondilom olarak adlandırılan lezyonlar oluşturur. Genital siğiller kısa sürede yayılma eğilimindedir. HPV tedavisinin klinik ve HPV DNA testi ile teşhis edilerek erken dönemde tedaviye başlanması kondilomların çoğalmasını engellemektedir. HPV tedavisinde HPV DNA Tiplendirme testi de yapılarak tedavi protokolünün belirlenmesi önem taşımaktadır.

HPV tespitinde Türkiye’ de ve Dünyada ki vakaların 1/3 klinik yani gözle görülen siğillerle 2/3 si ise subklinik yani HPV testiyle tanımlanmaktadır. HPV DNA testi aktif cinsel hayatı bulunan kişilerde de son yıllarda tarama testi olarak önerilmektedir.

HPV bulaşan birçok kişide belirtiler kısa dönemde gözlemlenmeyebilir. Genellikle erkekte ve kadında HPV virüsünü bulaştıktan sonra genital siğil oluşumu ilk gözlenen belirtidir. Bazen siğil oluşumu seneler sonrada olabilmektedir. Erkekte ve Kadında Genital bölge de renk değişimi, kalınlaşma ve doku değişikliğinin yol açtığı birikimler, ağrı ve kaşıntı, adet düzensizliği HPV belirtileri arasında olanlardır. Rahim ağzı kanseri, Anal kanserler, Penil kanserler, Baş ve Boyun kanserleri HPV kaynaklı gözlemlenebilir ve farklı belirtilere sebebiyet verir. HPV çok yaygın olmasına rağmen ileri aşamalara geçmeden genellikle gizli seyreder.

HPV bulaşması engelleyebilmek için en önemli yol tekeşliliktir. Prezervatif ( Kondom ) HPV geçme riskini azaltmaktadır ama HPV’ den korunmakta kesin çözüm değildir. Prezervatifin korumadığı cinsel bölgelerde ki doku teması HPV virüsünün bulaşmasını sağlayabilmektedir. HPV olan gebenin normal doğum sırasında bebeğe de HPV bulaştırabilme riski vardır.

Partnerinizde genital siğil çıktı HPV testi yapılıp HPV saptandı ise tedavi bitene kadar cinsel ilişkiden kaçınmalısınız. Ayrıca genital siğillerin ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların kontrol edilmesi için bir sağlık kurumuna başvurmalısınız. Türkiye’ de son 10 yılda HPV artışı gözlemlenmektedir.

Yapılan çalışmalarda yaklaşık olarak 100 den fazla farklı HPV tipi belirlenmiştir. Bu HPV tiplerinden ortalama 35 – 40 tanesi genital bölgede var olmaktadır. 100 den fazla HPV tipinden sadece bazı tipler insanlarda çok sık saptanmıştır ama diğerleri nadiren de olsa görülebilmektedir. HPV virüsünün 5 – 6 tipi çok fazla görülmektedir. Erkeklerde ve Kadınlarda HPV tip 6, HPV tip 11, HPV tip 16, HPV tip 18 en çok görülen tipler arasındadır. Yapılan araştırmalar da kansere neden olma riskine göre HPV tipleri Yüksek Riskli ve Düşük Riskli olarak ayrılmıştır. Yüksek riskli HPV tipleri aynı anda genital siğillere neden olurken erken teşhisle tedaviye başlanmaz ise birçok kanser oluşumunun özellikle de rahim ağzı kanserin de çok büyük rol oynamaktadır. HPV tipleri genellikle “düşük riskli” siğile neden olan veya “yüksek riskli” kansere neden olan olarak adlandırılırlar. Yapılan çalışmalarda, 13 HPV tipinin rahim ağzı kanserine yol açtığı belirlenmiştir. Bu tipler rahim ağzı kanserinin yanı sıra vulva, vajina, penis, anüs ve bazı baş ve boyun kanserlerine de yol açabilirler. Kansere neden olan bu HPV tipleri, genital siğillere neden olan HPV tipleri ile aynı değildir.

YÜKSEK RISKLI HPV TIPLERI

HPV tip 16, HPV tip 18, HPV tip 26, HPV tip 31, HPV tip 33, HPV tip 35, HPV tip 39, HPV tip 51, HPV tip 45, HPV tip 52, HPV tip 56, HPV tip 66, HPV tip 67, HPV tip 68, HPV tip 69, HPV tip 70, HPV tip 73, HPV tip 82, HPV tip 85’ dir.

Bunlardan kanser olan hastalarda görülen en sık tipleri
HPV tip 16, HPV tip 18, HPV tip 45, HPV tip 31, HPV tip 33, HPV tip 52, HPV tip 58, HPV tip 35’dir. Düşük riskli HPV tipleri genital siğillere sebep olurken kanser oluşumunda ki rolü çok düşüktür.

DÜŞÜK RISKLI HPV TIPLERI

HPV tip 6, HPV tip 11, HPV tip 32, HPV tip 40, HPV tip 42, HPV tip 44, HPV tip 54, HPV tip 55, HPV tip 61, HPV tip 62, HPV tip 64, HPV tip 71, HPV tip 72, HPV tip 74’dür.
Bu tiplerden HPV tip 6 ve HPV tip 11 daha çok gözlemlenmektedir.

The post HPV Testi first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Kısırlık Varlığında Yapılan Tahliller, Testler https://www.coolkadin.com/kisirlik-varliginda-yapilan-tahliller-testler.html Wed, 23 Dec 2015 09:26:39 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7171 Kısırlık...

The post Kısırlık Varlığında Yapılan Tahliller, Testler first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Kısırlık sırasında yapılması gereken bazı tahliller bulunmaktadır.

1 ) Kısırlık tespit edildiği zaman yapılması gereken testler nelerdir?

Bir çiftte kısırlık durumunun varlığı söz konusu olduğunda, bu durumun nedeninin ne olduğunun araştırılması amacı ile aynı zamanda da hangi tedavilere ihtiyaç duyulacağının planlanması için bir takım tetkikler ve testler yapılır.

Erkek ile alakalı bir sorunun sebebinin ne olduğunun araştırılması için, ilk olarak sperm testi ve üroloji uzmanı tarafından ürolojik muayenenin yapılması gerekir. Gerekirze daha ileri tetkikler üroloji uzmanlarınca planlanır. Kadında öncelikle pelvik muayene, ultrasonografi daha sonra yumurtalık fonksiyonlarını gösteren hormon tahlilleri, over rezerv testleri (yumurtalık kapasitesi), rahim filmi (hsg), salin infüzyon sonografi (sis) ve son olarak gerekirse histeroskopi, laparoskopi işlemleri yapılır. Bunlar aşağıda daha detaylı olarak anlatılmıştır.

2 ) Pelvik muayene ve ultrasonografi

İnfertilite (kısırlık) değerlendirilmesinde ilk basamaktır. Hastada myom, kist veya benzeri bir pelvik patoloji varlığı araştırılır. Doğumsal rahin anomalileri veya rahim içerisinde septum (perde) varlığı ultrasonografide tespit edilebilir. Ultrasonografi ile ayrıca folikül (yumurta) büyümesi ve ovulasyon (yumurtlama) varlığı takip edilebilir.

3 ) Hormon tahlilleri

Kısırlık durumunda mümkün mertebe yapılması gereken tahlillerdir. Adet döneminin 3.günü yumurtalık (over) özellikleri ile durumunu östrojen hormon tahlilleri (FHS hormonu, östrojen hormonu tahlilleri) yapılması gerekir. Bu tahliller, kadının yumurtalık kapasitesi ile beraber hamile olabilme şansı hakkında çok önemli bilgiler verir. Göğüslerden süt gelmesi (galaktore) gibi bir durum varsa prolaktin hormonu ( süt hormonu ) ve troid hormonu da incelenir. Adet döneminin 21. günü yapılan progestron hormonu ölçümü, yumurtlamanın olup olmaması ile ilgili detaylı bilgi verir.

4 ) Yumurtalık kapasitesinin değerlendirilmesi

Bu testler, kadının yumurtalıklarının hormon üretme ve yumurtlama kapasitesi ile alakalı bilg, veren testlerdir. Bu testler aynı zamanda, tedavinin başarısı ve planlanması ile ilgili de önemli bilgiler içerir.

kisirlik tahlilleri (2)

5 ) Salin infüzyon sonografi (SİS)

Toplum içerisinde “sulu ultrason” şeklinde ifade edilen tahlildir. Rahim içerisine vajinadan ince bir kanül ile sıvı verilerek ultrason işleminin yapılmasıdır. Bu verilen sıvı ile beraber, rahim içerisi genişleyeceğinden dolayı, rahim iç duvarında bulunan miyom, polip ve bunlara benzeyen patolojiler daha rahat bir şekilde gözlemlenir. HSG ve SİS rahim içinde bulunan patolojiler ile ilgili bilgi veren tahlillerdir.

6 ) Histeroskopi

Rahim içerisine kamera ile bakılan histeroskop denilen bir sistem kullanılır. Rahim içerisindeki patolojilerin gözlenmesi ve bunların tedavisi için kullanılır. Rahim içerisindeki polip ve myomlar histeroskopi yöntemi ile alınabilir. Histeroskopi her kısırlık hastasında yapılması şart bir işlem değildir, genellikle sis ve hsg’de (rahim filminde) bir patoloji izlendiğinde histeroskopi yapılır, sis ve rahim filmi normalse histeroskopi yapılmaz.

7 ) Laparoskopi

Kısırlık durumu ile karşılaşılması halinde, tüplerin açıklığının değerlendirilmesinde en güvenilir yöntemlerden biridir. Aynı zamanda tespit edilen kist veya benzer patolojilerin tedavisi amacı ile de kullanılır. Her kısırlık hastasında yapılması gereken bir işlem değildir. Ancak kiste benzeyen bir patolojinin olması halinde veya rahim filminde tüpler kapalı olarak izlenmiş ise o zaman yapılması gerekir. Rahim filminde tıkalı olarak izlenen tüplerin bir kısmının aslında açık olduğu laparoskopi ile fark edilmektedir. Laparoskopi işlemi esnasında, tüp içerisine verilen mavi boya ile tüplerin açık olup olmadığı da görülür. Tüplerin çevresinde bulunan yapışıklıklar açılabilir.

The post Kısırlık Varlığında Yapılan Tahliller, Testler first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>