Deprecated: Function create_function() is deprecated in /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php on line 20

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 8

Warning: session_start(): Cannot start session when headers already sent in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 11

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
rahim – Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı https://www.coolkadin.com Tue, 01 Mar 2016 12:58:00 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.4.4 https://www.coolkadin.com/wp-content/uploads/2021/05/cropped-logo_4-32x32.png rahim – Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı https://www.coolkadin.com 32 32 Düzensiz Vajinal Kanamanın Nedeni Nedir? https://www.coolkadin.com/duzensiz-vajinal-kanamanin-nedeni-nedir.html Tue, 01 Mar 2016 12:58:00 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=36660 Menopoz...

The post Düzensiz Vajinal Kanamanın Nedeni Nedir? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Menopoz sonrasında dahi görülebilen düzensiz vajinal kanama neden olur ve bu neyin belirtsidir?

Rahim ağzı teşhisi konulan birçok kadında düzensiz vajinal kanama tespit edilmiştir. Hormonal dengesizlik, pelvik iltihap ya da enfeksiyon belirtisi gibi başka problemlerin de habercisi olabilen bu durumla karşılaşıldığı zaman derhal doktora gitmek gerekir.

Rahim ağzı kanserinde kanama yaşanmasının nedeni, kanserin yakındaki dokulara yayılması ve kılcal damarları çatlatmasıdır. Bu kanamalar adet dönemi haricinde, seks sırasında, jinekolojik muayeneler sonrasında ve menopoz sonrasında da görülebilmektedir.

Adet dönemi dışında yaşanan herhangi bir kanamanız olursa mutlaka doktorunuza başvurun.

Rahim ağzı kanseri, bütün dünyada kadınlar arasında en çok görülen kanser çeşitlerindendir.

Rahim ağzı kanserinin hemen hemen bütün türlerine insan papilomaviris adlı HPV olarak da bilinen bir virüs sebep olur. Cinsel bakımdan aktifleştikten sonra her kadında rahim ağzı kanseri görülebilir.

The post Düzensiz Vajinal Kanamanın Nedeni Nedir? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Uterin Septum (Rahim İçerisinde Perde) https://www.coolkadin.com/uterin-septum-rahim-icerisinde-perde.html Fri, 25 Dec 2015 11:58:23 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7708 Rahimde...

The post Uterin Septum (Rahim İçerisinde Perde) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Rahimde meydana gelen anormalliklerdir. Uterin septum (rahimde perde) rahim anormallikleri içerisinde en sık görülen bozukluktur.Uterin septum, rahmin ve vajinanın gelişmesine sağ ve sol iki parça olarak başlayan gelişim sürecinin, orta tarafta birleşememesi sonucunda meydana gelen bir anormali durumudur. Septum rahmin bir duvar veya perde ile yukarıdan aşağıya doğru ikiye bölünmüş olmasına verilen isimdir. Derinliğine göre yani rahmin alt bölmesine ne kadar indiğine göre şiddeti değişir.(Şekil 1)

Uterin Septum (Rahimde Perde)

Tekrarlayan düşük, erken doğum ve bebeğin yerleşimi ile ilgili problemler oluşturabilmektedir. Uterin septum, tekrarlayan düşüğe sebep olan durumlararasında ilk sırada yer almaktadır.

Uterin septum, erken doğum sebepleri arasında da yer almaktadır. Çünkü bebeğin gelişmesi için gerekli alan perdeden dolayı normal annelerin rahimlerine nazaran çok daha küçüktür. Bu sebeple rahim ancak belli bir büyüklüğe kadar gelişebilecek, sonra da rahim üzerinde çok fazla gerginlik olacağı için rahim bebeği daha fazla taşıyamayacak ve erken doğuma sebep olacaktır.

Rahimde perde aynı zamanda kısırlık problemine de yol açabilmektedir.Septum, yani perde, uterusun içerisini sanki bir bölme gibi ikiye bölmektedir. Bu perdeli bölümde fazla damar bulunmadığı için gebeliğin bu bölüme tutunması daha zor olmakta ve gebelik oluşumunun da bu şekilde engellendiği düşünülmektedir. Tutunma gerçekleşmiş olsa dahi perde üzerinde fazla damar bulunmadığı için kan akışı sağlanamayacak ve gebelik muhtemelen düşükle sonuçlanacaktır.

Unutulmaması gereken bir durumda rahim anomalili hastaların %15-40’ında böbrek anormalisi de olabilmektedir.

Ayırıcı tanı

Uterin Septum

Birleşme(füzyon) defektleri içinde en sık görüleni septumdur. Daha az sıklıkla olmak üzere bikornus uterus, didelfis uterus ve diğer füzyon defektleri de görülebilir.Asherman sendromu da zaman zaman uteri septum benzeri görüntü verebilir.

Septum tanısı nasıl konur?

Septum tanısı nasıl konur?

Tanıda altın standart HSG yani ilaçlı rahim filmidir.

Uterin Septum

Üç boyutlu ultrasonografi ile de tanı konulabilir.

Rahim filmi ile septum ve bikornus (çift rahim )ayırıcı tanısını yapılamaz. Laparoskopi ve beraberinde histeroskopi ile tanı kesinleşir.

Septum nasıl tedavi edilir?

Septumun altın standart tedavisi histeroskopi ile kesilmesidir.

Septum nasıl tedavi edilir?

Histeroskopi işlemine mutlaka laparoskopi işlemi ile başlanmalıdır. Kesme işlemi makas veya elektrik enerjisi kullanılarak yapılabilir. En fazla kabul gören yöntem elektrik enerjisi ile septumun kesilmesidir. Kısa bir genel anestezi ile vajinal yoldan yapılan cerrahi sonrasında hasta hemen kendine gelir. Aynı gün taburcu edilebilinir.

Komplikasyonları son derece az görülür. En önemlisi rahim ağzının genişletilmesi sırasında veya kesme işlemi sırasında rahmin delinmesidir.

Deneyimli ellerde tedavi çok başarılı ve risksiz bir işlemdir. Daha önce düşük ve erken doğum öyküsü olan kadınların %90’ında doğum ile sonuçlanan gebelik elde edilebilir.

The post Uterin Septum (Rahim İçerisinde Perde) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
CIN 1, CIN 2, CIN 3 https://www.coolkadin.com/cin-1-cin-2-cin-3.html Fri, 25 Dec 2015 09:32:07 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7662 CIN...

The post CIN 1, CIN 2, CIN 3 first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
CIN açılımı  Cervical Intraepithelial Neoplasia’dır. Transformasyon Zonunu Anlamak Rahim ağzı kanserini ve öncüllerini anlamak için şarttır!

Serviks kanseri (Rahim ağzı kanseri) ve öncülleri, rahimden tamamen farklı olan, rahim içinden gelen “kolumnar epitel” ile vaginadan gelen “skuamöz epiteli” içeren dolayısıyla iki farklı histolojik dokunun karşılaştığı “geçiş zonu”nun yeraldığı rahim ağzının, serviksin kanseridir. Serviks kanseri en sık bu “geçiş zonu=transformasyon zonu”olarak adlandırılan bölgeden kaynaklanır.

Kadın hayatı boyunca serviks (rahim ağzı) hormonal uyarılara cevap verir. Özellikle gebelik ve pübertede östrojenin uyarıcı etkisine bağlı olarak servikal hacim artar.Artan hacimle beraber kolumnar epitelin (rahimiçinden gelen dokunun) ektoservikse (rahim ağzının dışına) dönmesi söz konusu olur. Buna ektropiyon adı verilir.

Şimdi tam da burada erozyon ve ektropion arasındaki farktan bahsetmek gerekir! Halk arasında “Yara” olarak adlandırılan erozyon serviksin epitel tabakasındaki kırılma, bozulma veya ülseri tanımlamaktadır. Ektropiyon hatalı olarak bazen erozyon olarak adlandırılır. Ve sürekli olarak “yakılır”, koterize edilir. Oysa bu anlamsız, gereksiz ve faydasız bir işlemdir 🙂 Rahim ağzı Kanseri Öncülleri: CIN 1, CIN 2, CIN 3, ASCUS, ASCUS-H, LGSIL, HGSIL simple smile

Pubertede artan östrojenle birlikte vaginada laktobasiller hakim olur. Bu vaginanın reprodüktif dönemdeki doğal florasıdır. Aynı zamanda bu flora vaginanın asiditesini sağlar ve vaginada pH 4’e düşer, asidik olur. Pubertede dışa dönmüş rahim ağzının içi dokusu (kolumnar epitel) vajinanın asiditesi ile karşılaşır. Asidite nedeniyle meydana gelen hasar sonucu ‘stromal rezerv hücreler’inde prolifersyon meydana gelir. Bu durum ise kolumnar epitel yerine “stratifiye squamöz metaplazik epitel” denilen dokunun gelişmesine sebep olur. İmmatür squamöz epitel yani olgunlaşmamış vajina epiteli ise bir süre sonra maturasyon sürecine girer. Sonuçta squamöz epitelden zorlukla ayrılan metaplazik squamöz epitel oluşmuş olur. Böylece transformasyon zonunda farklı derecelerde maturasyon gösteren squamöz metaplazik zon oluşur.

İşte HPV VİRÜSÜ BU HÜCRELERE BAYILIR, HEMEN ENFEKTE EDER !!

Bu infeksiyon sonucu önce rahim ağzı kanser öncülleri (CIN 1, CIN 2, CIN 3), sonra gerekli önlemler alınmaz ise rahim ağzı kanseri gelişir.

ASCUS, CIN 1, CIN 2, CIN 3, LGSIL, HGSIL Nedir?

Önce olayın gidişatını anlamak için lütfen aşağıdaki slata bakın. Öncelikle HPV infeksiyonu yavaş gelişen bir infeksiyondur. 2 yıl persiste ettiğinde serviksde (rahim ağzı) değişime neden olur. Takiben yavaş yavaş hastalık gelişmeye başlar. Önce lütfen slaydı izleyin sonra rahim ağzı kanseri öncüllerini sizlere açıklayayım

Rahim ağzı Kanseri Öncülleri: CIN 1, CIN 2, CIN 3, ASCUS, ASCUS-H, LGSIL, HGSIL rahim a z kanseri 1

CIN 1, CIN 2, CIN 3, ASCUS, LGSIL ve HGSIL Nedir? Aralarındaki fark Nedir?

Sizde farkındasınız oldukça kafa karıştırıcı değilmi? Ama yukarıdaki slayt aslında işin özeti. O nedenle dikkatle slaydı okuyun ve tarihsel bazı bilgilere hazırlanın.

1928 yılında Papa Nicolaou isimli araştırmacı kendi adı ile anılan Pap-smear testini buldu. Bulmaklada kalmadı, aynı zamanda 1950’lere gelindiğinde rahim ağzı kanseri taramasında çok etkin bir yöntem olduğu gösterildi. Papa Nicolaou tarafından yapılan Pap smear sınıflamasında CIN 1, CIN 2, CIN 3 vardı. CIN kelimesi ingilizce “cervical intraepitelial neoplazi” kelimelerinin baş harflerinden oluşur. Türkçesi “epitel dokusu içinde kalan bizim bazal tabaka dediğimiz tabakayı asla geçmeyen (bu nedenle de KANSER OLMAYAN) hücre değişimleri” dir.

CIN 1: Rahim ağzı yüzeyel epitelinin 1/3’ünde hücresel değişimler;

CIN 2: Rahim ağzı yüzeyel epitelinin 2/3’ünde hücresel değişimler;

CIN 3: Rahim ağzı yüzeyel epitelinin 3/3’ünde hücresel değişimler anlamına gelir.

Ancak Amerikalılar bu sınıflama ile tatmin olmadılar ve Bethesta adında başka bir sınıflama getirdiler. Bu sınıflamada yeni bir tanım olarak ASCUS, ASCUS-H, LGSIL ve HGSIL ile tanıştık. Çok basit biçimde anlatmak gerekirse;

LGSIL (Low grade SIL) = CIN 1

HGSIL (High grade SIL) = CIN 2 ve CIN 3 anlamına gelmektedir.

ASCUS ve ASCUS – H Nedir?

Bu sorunun cevabı için rahim ağzı kanserl öncüllerinin doğal seyrini bilmeniz gerekir. Aşağıdaki slayt bu bilgileri içermektedir. Gerçi slayttaki bilgileri ayrıca detaylandırıcam sonra ama en azından bu temel bilgileri anlamalı böylece ASCUS’un ne demek olduğunu kavramalısınız.

Rahim ağzı Kanseri Öncülleri: CIN 1, CIN 2, CIN 3, ASCUS, ASCUS-H, LGSIL, HGSIL rahim a z kanseri 2

[clear]
Yukarıdaki slaytta gördüğünüz gibi CIN 1’lerin normale dönmesi oldukça sıktır. Bunu sağlayan tamamen sizin, hastanın bağışıklık sistemidir. Şimdi gözünüze canlandırın; patolog mikroskopta sizin smearinizi incelerken bir hücre ile karşılaşıyor. Hücre CIN 1 değil ama normalde değil. Hücre belki normalden CIN 1’e ilerliyor veya CIN 1 den normale dönüyor. İşte bu ne halt ettiği anlaşılamayan hücreye “Atypical Squamous Cells of Unknown Significance” yani önemi bilinmeyen anlaşılamamış hücre “ASCUS” denir.

AGC diye bir tanı görürseniz smear testinizde şaşırmayın lütfen. AGC= Atypical Glanduler Cells baş harflerinden oluşur. Aslında ASCUS’daki hücreler vajina hücreleri iken AGC’deki hücreler rahim içine ait hücrelerdir. Sadce bunlarında önemi bilinmemektedir. AGC’de önemli olan mutlaka rahim ağzı kanalının çok iyi değerlendirilmesi gerektiğidir.

Bir de tabii ASCUS-H var. Buradaki H harfi High yani yüksek anlamına gelir. Demek istediği HGSIL (CIN 2 veya CIN 3) olma ihtimali yüksek hastadır. Dolayısıyla yönetimi ASCUS gibi olmaz!

ALTS (ASCUS/LGSIL Triage Study) araştırmasında elde edilen verilerden kısa kısa bazı bilgiler vermek gerekirse:

Pap smear’de ASCUS çıkmış hastalara kolposkopi yapıldığında olguların %15.4’ünde CIN 2 ve CIN 3 saptanır. Önemli bir bilgi HPV Negatif bulunan hastaların %1.4’ünde 2 yıl sonunda CIN III saptanmış.

Dikkat etmeniz gereken LGSIL (CIN 1) olan hastaların %85’inde onkojenik HPV tipleri pozitif saptanmış. ASCUS ve CIN 1 olgularının 2 yıl içinde CIN 2 veya CIN 3 olma riski %27 gibi yüksek bir rakamdır.

Servikal Displazilerin (ASCUS, CIN 1, CIN 2, CIN 3 veya LGSIL, HGSIL) Tedavisi

Aslında çok ayrıntılı tablolar halinde sizlere bilgiler verilebilir ama basitleştirerek anlatmaya çalışacağım.

CIN 1’de (LGSIL) tedavi: Şayet bir jinekolog onkolog ile muhatap iseniz doğrudan kolposkopi yapabilir ve bu sırada şüpheli alandan (varsa şayet) biyopsi alınır ve sonuçlarına göre karar verilir. Eğer bulunduğunuz bölgede yoksa veya ulaşamıyorsanız 3 ay sonra smear tekrarı yeterlidir. Diğer seçenek Türkiye’de şu anda pahalı da olsa HPV DNA baktırmaktır. Önemli olan asla Konizasyon YAPILMAMASIDIR! Bu son derece önemli. Biyopsi sonuçları CIN 2 veya CIN 3 gelirse o zaman konizasyon yapılabilir Ama onun dışında CIN 1 lere başta dokunulmaz, cerrahi uygulanmaması gerekir.

CIN 2 ve CIN 3 (HGSIL) tedavi: Her ikisinde de mutlaka kolposkopi yapılır ve biyopsi sonuçlarına göre konizasyon uygulanması gerekir.

Konizasyon rahim ağzı nın özellikle geçiş zonuna dikkat ederek yani kesiye mutlaka burayı da dahil ederek çıkartılmasıdır.

Takiplerde en az 2 kez, 3 ay ve 6 ay ara ile yapılan smearlerde negatif sonuç gelmesi önemlidir.

The post CIN 1, CIN 2, CIN 3 first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Jinekolojik Onkoloji – Jinekolojik Onkolog https://www.coolkadin.com/jinekolojik-onkoloji-jinekolojik-onkolog.html Thu, 24 Dec 2015 09:31:09 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7417 Rahim,...

The post Jinekolojik Onkoloji - Jinekolojik Onkolog first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Rahim, rahim ağzı, yumurtalık, tüp, vajen, vulva gibi kanserlerin tanısı yapan ve tedavisiyle ilgilenen kişilerdir. Jinekolog onkolog, jinekolojik onkoloji ve cerrahisi konusunda gerekli eğitimi almış ve uzmanlaşmış kadın hastalıkları ve doğum uzmanı hekimdir.

Jinekolog onkolog tarafından yapılması gereken girişim ve ameliyatlar

Genital kanser ve kanser öncesi lezyonların tanı ve tedavisine yönelik tüm girişim ve ameliyatlar. Örnek olarak:

radikal histerektomi, sinir koruyucu radikal histerektomi, wertheim,
pelvik paraaortik lenfadenektomi,
radikal ooforektomi, omentektomi, appendektomi, sitoredüksiyon, gerektiğinde barsak rezeksiyonu ve üst abdomen cerrahisi
radikal vulvektomi, inguinofemoral lenfadenektomi,
sentinel lenf nodu biyopsisi,
vajinektomi,
eksenterasyon,
kolposkopi, konizasyon, LEEP.
Tanıya yönelik olarak jinekolog veya jinekolojik onkoloji uzmanları tarafından yapılabilecek ameliyatlar ise serviks biyopsisi, vulva vajen biyopsisi, histeroskopi, dilatasyon ve küretaj’dır.

Tüm bu ameliyatlar konvansiyonel veya klasik olarak açık cerrahi şeklinde yapılabilirken uygun seçilmiş olguların cerrahisi aynı zamanda endoskopik olarak (kapalı ameliyat) laparoskopik veya robotik olarak da gerçekleştirilebilmektedir.

Bu sitenin aktif hale geçmesindeki amacımız ülkemizde yaşayan ve ülkemiz dışında yaşayıp bilgi sahibi olmak isteyen hastalara ve hasta yakınlarına jinekoloji ve jinekolojik onkoloji kapsamındaki klasik ve güncel konulardaki temel ve aynı zamanda son bilimsel veriler eşliğinde en güncel bilgileri yetkili hekimler tarafından ve birinci ağızdan verebilmektir.

Ek olarak konuyla ilgili akla gelen soruların bizzat cevaplanabileceği ve çözümlerin üretilebileceği bir platform olarak da düşünülebileceğini belirtmek isterim.

Ülkemizde her yıl 50000’e yakın kadın kansere yakalanmakta ve doğal olarak en iyi teşhis ve tedavinin nasıl yapılması gerektiği konusunda bilgilenmek istemektedir. Jinekolojik onkoloji cerrahisi iyi bir eğitim gerektiren, sabır gerektiren ve sonrasında da tecrübe gerektiren bir disiplindir. Jinekolojik kanser tanısı alan kadınlarımızın tedavi için jinekolog onkolog hekime başvurması veya yönlendirilmesi gerekmektedir. Hastalığın evresine göre jinekolojik onkoloji cerrahisi uzmanı olan hekim en iyi tedavi seçeneklerini multi-disipliner (tüm ilgili branşların katılımı ile karar alma mekanizması) olarak değerlendirecek ve hastalığın en iyi tedavisinin cerrahi mi, radyoterapi (ışın tedavisi) mi, kemoterapi mi yoksa bu ve diğer yardımcı tedavi yöntemlerinin bir arada kullanılması gerektiği kombine tedavi mi olduğunun kararını verecektir.

The post Jinekolojik Onkoloji - Jinekolojik Onkolog first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
RAHMİN DOĞUŞTAN OLMAMASI – ROKITANSKY KUSTER HAUSER MAYER SENDROMU (RKM) https://www.coolkadin.com/rahmin-dogustan-olmamasi-rokitansky-kuster-hauser-mayer-sendromu-rkm.html Thu, 24 Dec 2015 08:43:00 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7371 Bazı...

The post RAHMİN DOĞUŞTAN OLMAMASI - ROKITANSKY KUSTER HAUSER MAYER SENDROMU (RKM) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Bazı kadınlarda doğuştan rahim bulunmaz bazılarınında vajen bölgesi gelişmemiştir. Genelde hastalarda ürogenital sinüsten oluşan kısa bir vajen mevcuttur., Ender durumlarda vajen hiç gelişmemiştir. RKM Sendromu hastalarında büyüme ve gelişme gayet normaldir. Ayrıca genetik yapıları 46 XX şeklindedir. Bunun yanı sıra yumurtalık fonksiyonları normaldir. RKM Sendromu’nun 4000 – 5000 canlı doğumda bir görüldüğü biliniyor. Hastalığın nedeni hakkında kesin bilgi mevcut değildir. Hastalığa sahip kişilerde şikayetler genelde ergenlik çağında adet kanamalarının başlamaması ile başlar.
Bunun dışında vücut büyüme ve gelişmelerinde, göğüs gelişmelerinde bir anormallik yoktur. Ergenlik çağı gelişimlerinde de anormallik bulunmaz. Ancak vajen sıklıkla kısa olduğu için ilişki sırasında zorluk çekebilirler. Ayrıca RKM Sendromu hastalarının yaklaşık 1/3’ünde üriner sistem anomalileri ve %10’unda iskelet anomalileri mevcuttur. Üriner sistem anomalilerini tespit etmek için IVP çekilir. Genelde hastalarda bir böbreğin yokluğu veya normal dışı bir bölgede yerleşmiş olduğu gözlemlenir.
Genetik bir sorun olmadığı halde hastalara kromozom incelemesi yapılmak gerekir. Bunun nedeni hastalığın belirtilerinin Androjen İnsensitivite Sendromu’na (Testiküler Feminizasyon) benzemesidir. Ancak hastalarında Androjen İnsensitivite Sendromu kromozomlar 46 XY’dir. Hastaların normal cinsel hayatlarını sürdürebilmeleri için ameliyatla normal uzunlukta bir vajina oluşturulması gerekir. Vajen derinliğini arttırmak için ameliyat yapılmadan Frank tekniği uygulanabilir. Ancak bu teknik her zaman başarı sağlamaz ve rahatsızlık verici bir uygulamadır. Ameliyat yapılan tedavilerde McIndoe ve Williams vajinoplasti kullanılır.
Çocuk sahibi olmak için tek çare taşıyıcı anneliktir. Bu kadınlarda bebeğin gelişmesi için gerekli olan rahim olmadığı için alınan yumurtalar eşinin spermi ile döllendikten sonra embryo başka bir kadına aktarılarak bebeğin gelişimi sağlanır.

The post RAHMİN DOĞUŞTAN OLMAMASI - ROKITANSKY KUSTER HAUSER MAYER SENDROMU (RKM) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Polikistik Over Sendromu https://www.coolkadin.com/polikistik-over-sendromu.html Wed, 23 Dec 2015 13:45:11 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7277 Genç...

The post Polikistik Over Sendromu first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Genç kadınlarda görülen kist hastalığıdır. Stein-Leventhal sendromu ya da yaygın olarak bilinen adı ile polikstik over sendromu (PKOS), en sık 30 yaş altı kadınlarda görülen ve overde kalın bir over dokusu içinde iyi huylu birçok kist ile karakterize bir hastalıktır.Bu olgularda kronik anovülasyon yani yumurtlama olmaması söz konusudur. PKOS beyinde hipofiz bezinden salgılanan LH ve FSH hormonlarının anormal şekilde üretilmesinden kaynaklanır. Bu dengesizlik neticesinde her ay düzenli olarak overlerden yumurtlama olmaz. Bunun sonucunda da yumurtalıklardan erkeklik hormonu(testesteron) üretimi artar. Diğer pek çok hormonal hastalık gibi PKOS’nun da nedeni tam olarak bilinmemektedir. Günümüzde kabul edilen PKOS ortaya çıkış mekanizması kabaca şu şekildedir. LH’daki artış overde erkeklik hormonu yapımını arttırır. Salgılanan bu erkeklik hormonları yağ dokusunda östrojene dönüşmekte, ve bu östrojen dönüşte LH üretimini arttırmakta ve bir kısır döngü ortaya çıkmaktadır. Bu kısır döngü kilo kaybı veya yumurtalıkların baskılanması gibi etkenlerle kırılabilir. Yine kilo fazlalığına bağlı olarak vücudumuzda şeker metabolizmasını düzenleyen hormon olan insülüne karşı bir direnç ortaya çıkmakta ve neticede hormonal denge bozularak yine bu kısır döngü elde edilebilmektedir. Polikistik over hastalığı üreme çağındaki kadınların %3 ile 5’ini etkileyen yaygın bir tablodur. İlk kez 1935 yılında tanımlanan bu sendromun günümüzde hala daha nedeni tam anlamı ile bilinenemekte ve bu nedenle tedavisi konusunda da bir fikir birliği sağlanamamaktadır.

Belirtiler

Hastalık genelde adet düzensizliği, sivilce, yağlı cilt, tüylenmede artış, infertilite (kısırlık), ve kilo artışı gibi belirtiler verir. Polikistik over sendromu ilk kez ergenlik döneminde adet kanamalarının başlaması ile tanınır. Bu dönemde adet düzensizlikleri en önemli uyarandır ve neredeyse hastaların %75’inde görülür. En sık rastlanılan düzensizlik seyrek adet görme şeklindedir. Zaman zaman amenore yani hiç adet görmeme olabilir. Gecikmeyi takiben görülen kanama genelde fazla miktarda ve uzun süreli olur. Bu düzensizlik yumurtlamada bir bozukluğun işaretçisidir. Yeni adet görmeye başlayan genç kızlarda PKOS olmasa bile bu tür bozukluklar ilk 2 yıl boyunca normalde de görülebilir. Adet düzensizliği nedeni ile hekim kontrolü dışında doğum kontrol hapı gibi düzenleyici ilaçların kullanılması PKOS tanısını geciktirebilir. Androjen adı verilen hormonlar testosteron gibi steroid hormonlardır ve erkeklerde yüksek miktarlarda bulunurken kadınlarda çok daha düşük miktarlarda salgılanırlar. PKOS hastalarında androjen hormonları olması gerekenden daha fazla miktarlarda bulunur ve bu nedenle erkek tipi tüylenme, sivilce ve hatta erkek tipi saç dükülmesi ortaya çıkabilir. PKO sendromunda yumurtlama bozukluklarının olması ve adet düzensizliğinin görülmesi nedeni ile kısırlığın bir problem olarak ortaya çıkması şaşırtıcı değildir. Kısırlık PKOS vakalarında %100 bir bulgu değildir. Hatta bazı hastalar PKOS bulgularına rağmen düzenli yumurtlayabilirler ve çok kolay gebe kalabilirler. Ancak yine de PKOS gebelikte gecikmelere ve kısırlığa yol açan önemli bir etkendir. PKOS hastaları genelde gebe kalmak için tedaviye gereksinim duyarlar. PKOS hastalarının yaklaşık %40’ında şişmanlık problemi vardır. Şişmanlık bazı hastalarda tek başına diğer belirtileri başlatabilir. Bu tür vakalarda kilo kaybı sağlandığında sorunlar tamamen ortadan kalkabilir.

Tanı

Polikistik over sendromu tanısı klinik bulgular, laboratuvar tetkikleri ve ultrason incelemesinin bir arada değerlendirilmesi ile konur. En değerli tanı yöntemlerinden birisi transvajinal ultrasonografi incelemesidir. Ultrasonografide yumurtalık kenarlarında çok sayıda küçük kist saptanır. Bu kistler sadece birkaç milimetre çapındadır ve tek başlarına sorun yaratmazlar. Kistlerin kaynağı gelişen ancak yumurtlama ile atılmayan folliküllerdir. Zaman içerisinde bunların sayıları artış gösterebilir.

Polikistik over (PKO), ultrasonografide yumurtalıkların görünüşünü ifade eden bir tanımdır. Polikistik over sendromu ile karıştırılmamalıdır. Pekçok kadının ultrasonografik gürüntüsü polikisitk olabilir ancak hormonal değerler ve klinik tablo tamamen normal bulunur. Genel popülasyonda kadınların %20’sinde polikistik görünüşlü overler vardır. Polikistik over sendromu (PKOS) ise bir belirtiler grubudur ve hastalığı yani patolojiyi ifade eder. PKO ve PKOS iki farklı tanımdır.

PKOS tanısında kan hormon değerleri de önemlidir. Kanda androjen düzeylerinin, LH ve FSH oranlarının önemi vardır. LH/FSH oranının 3’ün üzerinde olması PKOS lehine bir bulgudur. Yine adetin 21. günü bakılacak kan progesteron değerleri yumurtlama olup olmadığı hakkında bilgi verir.

Son yıllarda yapılan çalışmalar PKOS ile insülin hormonu arasında ilişki olduğunu göstermiştir. İnsülin pankreastan salınan bir hormondur ve hücrelerin glukozu(şekeri) kullanmalarını sağlar. PKOS’da hücrelerde insülüne karşı bir direnç vardır. Bu nedenle pankreas durumla başa çıkabilmek için daha fazla insülin salgılar. Bu yüksek dozda insülin yumurtalıkları etkileyerek yumurtlamayı engeller ve sonuçta androjenlerde artış olur. İnsülün direnci PKOS’lu zayıf kadınların %30’unda saptanırken şişman kadınlarda bu oran %75’e kadar ulaşmaktadır.

Uzun dönemdeki riskler

PKOS’un uzun dönemde yaratabileceği sorunlar ve riskler hem insülin hem de androjen fazlalığına bağlıdır. Yüksek miktarlarda insülin uzun dönemde tip 2 diabet yani şeker hastalığı riski taşır. Bu tür diabet genelde sıkı diyet ve ağızdan alınan ilaçlar ile kontrol altına alınabilir. Kilo sorunu olan, tedavi edilmemiş PKOS hastalarının %25-35’inde 30’lu yaşlarda tip 2 şeker hastalığı ortaya çıkar. PKOS’da görülen hormonal değişiklikler tansiyon problemlerini de beraberinde getirirler. Aynı zamanda bu hastalarda kolesterol yüksekliği de ortaya çıkar. Her iki durumda kalp hastalığı açısında yüksek risk faktörleridir.

Uzun süreli adet düzensizlikleri endometrium kanseri riskini arttırır. Yumurtlama olmadığı için endometrium üzerinde progesteron hormonu desteği olmaz ve bu nedenle endometrium uzun süre sadece östrojene maruz kalır, bu nedenle kanser riski artar.

Tedavi

Adet düzensizliği

Daha önce belirttiğimiz gibi PKOS’da ovülasyon problemlerine bağlı olarak düzensiz ve yoğun kanamalara sıkça rastlanır. Bu nedenle tedavide asıl amaç yumurtlamayı yeniden sağlamaktır. Eğer çocuk isteği varsa yumurtlamayı uyarıcı ilaçlar kullanılabilir ancak olası yan etkileri nedeni ile bu tür ilaçlar uzun süreli kullanılamazlar. Fazla kilolar hem PKOS’lu hem de PKOS olmayan hastalarda adet problemlerine yol açan nednelerden biridir. Yağ dokusunda fazla miktarda östrojen üretilmesi nedeni ile ovülasyon bozuklukları görülür. şişman hastalarda kilo verilmesi çoğu zaman yumurtlamanın yeniden başlaması için yeterli olmaktadır.

35 yaşından küçük ve çocuk istemeyen hastalarda adetleri düzene sokmak için doğum kontrol hapları en sık tercih edilen ilaç gurubudur. İkinci sırada ise adetin 15. günnden sonra kullanılan progesteron ilaçları gelir. Her iki ilaç grubu da adetleri düzene sokar.

İnfertilite

Yumurtlama bozukluğuna bağlı infertilite problemi yaşayan kadınların %70’inde sorun PKOS’dur. Bu durum şişman hastalarda daha belirgindir. Çocuk isteği olan PKOS hastalarında ilk planda yapılması gereken kilo verilmesidir. %5 civarında bir kilo kaybı genelde yumurtlamanın başlaması için yeterlidir. PKOS hastalarında yumurtlamayı uyarıcı ilaçlardan en etkili olanı klomifen sitratır. Bu ilaç hekim kontrolü altında kullanılır. Klomifenin başarısın olması durumunda ise iki ana yaklaşım söz konusudur. Bunlardan ilki enjekte edilerek kullanılan hormonlar ile yumurtalıkları uyarmak ve daha sonra aşılama (inseminasyon) yapmaktır. Bu tedavi ile %62’ye varan başarı oranları bildirilmiştir. Bu tedavinin en önemli komplikasyonu ovarian hiperstimülasyon sendromu ve çoğul gebeliklerdir. Tedavi son derece titiz bir yakın kontrol altında ve konuya hakim hekimlerce yapılmalıdır.

İkinci alternatif ise laparoskopik diatermidir (LOD). Burada laparoskopi ile karın boşluğuna girilir, yumurtalıklar koter ya da lazer ile yakılarak üzerlerinde küçük delikler açılır. Tedavinin mekanizması bilinmemekle birlikte düzenli yumurtlamayı sağladığı ve klomifene olan cevabı iyileştirdiği gözlenmiştir. LOD sonrası 12 ay içinde kendiliğinden gebelik oranları %60-80 arasındadır. LOD’un başarısı infertilite süresi 3 yıldan az olanlarda ve LH düzeyleri 10’dan fazla bulunanlarda daha iyidir.

Tüylenme

Androjen adı verilen erkeklik hormonlarının fazlalığına bağlı olarak ortaya çıkan tüylenme (hirsutizm) PKOS’lu vakalarda sıklıkla görülen bir durumdur. Bazı kadınlar bunu dert etmezken bazı kadınlarda asıl hekime müracaat sebebidir. Bazı durumlarda tüylenme hormonal dengesizliğe bağlı değildir ve yapısal olabilir. Var olan tüyler tedavi ile yok edilemez bu nedenle bleaching ya da epilasyon gereklidir.

Doğum kontrol hapları kandaki androjen düzeylerini düşürdüğünden yeni tüy çıkmasını engelleyebilirler. Bu amaçla en sık kullanılan ilaç cyproterone asetat adı verilen bir maddedir. Diğer bazı ilaçlar ile birarada ya da tek başına kullanılabilir. Hirsutism tedavisi uzun süreli bir tedavidir. Başarı için 8-18 ay tedavi gerekebilir. Bunun nedeni kıl büyümesinin yavaşlığıdır.

PKOS ile insülin rezistansı sıklıkla bir arada görüldüğünden PKOS tedavisinde yeni yaklaşımlardan biri de insülin duyarlılığını arttıran ilaçların kullanımıdır. Bu konuda yeterli sayıda çalışma olmamakla birlikte ilk sonuçlar başarı oranlarının yüksek olduğu yönündedir.

The post Polikistik Over Sendromu first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Kısırlık Tanısında Laparoskopi (Kapalı ameliyat) https://www.coolkadin.com/kisirlik-tanisinda-laparoskopi-kapali-ameliyat.html Wed, 23 Dec 2015 13:33:05 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7267 Kısırlık...

The post Kısırlık Tanısında Laparoskopi (Kapalı ameliyat) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Kısırlık tanısında en çok kullanılan yöntem laparoskopidir. İnfertilite ile ilgili tüm yapısal özelliklerin değerlendirilmesi amacıyla bazı yöntemler kullanıyoruz. Bunlar ultrason, histerosalpingografi (HSG, ilaçlı film) ve histeroskopi ile birlikte en sık kullanılan tanı ve tedavi yöntemlerinden birisi olan laparoskopi’dir.

Laporoskopi direkt görerek iç organların değerlendirilmesini sağladığı için radyolojik tetkiklerden Histerosalpingografi (HSG) ve ultrasonografiye göre daha kesin ve net bilgi vericidir.

Bu nedenle; laparoskopi kadın üreme organlarından rahim, yumurtalık ve tüplerle, pelvis ve karın içi organların değerlendirilmesi için uygulanan, infertilite tanı ve tedavisinde altın standart olan bir yöntemdir.

Genelde ilk aşama infertilite testlerinden başka, özellikle karın ağrısı, geçirilmiş pelvik enfeksiyon öyküsü ve geçirilmiş operasyonu olan kadınlarda da tanısal amaçla kullanılabilir.

Laparaskopi tanısal amaçlı (Diagnostik Laparoskopi) olarak; tüplerin açık olup olmadığına, yumurtalığın genel görünümüne ve yapışıklık olup olmadığına, tüp-yumurtalık ilişkisine, rahmin genel görünümüne incelenmesi şeklinde olabileceği gibi tedavi amaçlı da (Operatif Laporoskopi) da uygulanabilir.

Ayrıca laparoskopi, jinekoloji harici pek çok medikal dalda (onkoloji, genel cerrahi gibi) da sıklıkla başvurulan güncel bir alternatif yöntem haline gelmiştir.

Tanısal Laporoskopi Nasıl Yapılır?
Halk arasında “kansız ameliyat” olarak da bilinen bu yöntem, hasta genel anestezi altında (uyumuş) iken göbek çukurundan 1cm’lik kesi yapılarak buradan özel optik bir cihaz ve kamera sistemi ile karın içi ve pelvisin normalden birkaç misli büyütülerek görüntülenmesini içerir.

İşlem için önce göbekten CO2 gazı ile batın yeterince şişirilir sonra 10 mm çapında “trokar” olarak isimlendirilen bir boru göbekten karın içine yerleştirilir. “Laparoskop” denilen ve bir kamera – monitör sistemine bağlı optik alet buradan karın içine sokulur. Bu şekilde karın boşluğundaki tüm organlar görüntülenir.

Bu yöntem sayesinde rahim ağzından verilen “metilen mavisi” denilen mavi renkli bir sıvı ile fallop tüplerinin açık veya kapalı olup olmadığı da anlaşılabilir.

Diyagnostik laparoskopi sonrası hastanede kalma süresi oldukça kısa olup genelde yarım gün yeterlidir. (Sabah yapılıp akşam taburcu edilebilir)

Tanısal (Diyagnostik) Laporoskopide Nelere Bakılır?
Tanısal Laporoskopide genel olarak aşağıdaki bulgulara bakılır:
Tüplerin açık olup olmadığına
Yumurtalığın genel görünümüne
Yapışıklık olup olmadığına
Tüp-yumurtalık ilişkisine
Rahmin genel görünümü.

Laporoskopide overlerin görünümü

Diyagnostik laparoskopide yumurtalıkların değerlendirilmesi

Operatif Laparaskopi Nasıl Uygulanır?

Laporoskopi operatif, diyagnostik
Tanısal laparoskopi esnasında saptanan bir çok problem, güvenli bir şekilde laparoskopik olarak o anda tedavi edilebilir. Cerrahi düzeltme amacıyla yapılan laparoskopiye “Operatif Laparoskopi” denir.
Operatif laparoskopi yapılacağı zaman, ek bir kaç yeni kesi daha yapılarak 5mm çaplı yeni trokar içinden makas, koter, lazer, dikiş gibi yardımcı araçlar karın içine gönderilir. Bu şekilde ve özel olarak dizayn edilmiş aletler sayesinde, karın içinde pek çok cerrahi girişim yapılabilir.

Lazer bazı işlemleri kolaylaştırsa da diğer yöntemlerden daha etkili değildir.

Uygun araç ve tekniğin seçimi doktorun eğitimine, problemin yerine ve ekipmanın yeterliliğine bağlıdır.

Operatif Laparoskopide Neler Yapılır?
Batın içi yapışıklıkların (adezyonların) giderilmesi (adezyolizis)
Myomların çıkarılması (myomektomi)
Yumurtalık (over) kistlerinin çıkarılması veya aspire edilmesi
Endometriozis tedavisinde, endometriotik odakları koagüle edilmesi (yakılması)
Endometriomaların (çikolata kistlerinin) çıkarılması veya koagulasyonu
Dış Gebelik durumlarında cerrahi tedavide
Kapalı tüplerin açılması (tubal anastomosis)
Bozulmuş tüp-over ilişkisinin yeniden sağlanması

Operatif laparoskopi sonrası hastanede kalma süresi oldukça kısa olup genelde bir gün yeterlidir.

Karından büyük bir cerrahi girişim geçirilmişse ya da laparoskopik girişim yapılmışsa bazen ikinci bir laparoskopi (second – look laparoscopy) işlemi daha yapılabilir. İki operasyon aralarındaki süre bir kaç gün, bir kaç ay ya da yıl olabilir. Bu yeni işlemde ilk yapılan girişim değerlendirilir, yeni oluşan yapışıklıklar giderilir veya endometriosis nüksü varsa tedavi edilir.

Bazen laparoskopi ile histeroskopi aynı seansta kullanılır. Özellikle rahim anomalilerinde bu iki yöntemin birlikte kullanımı gerekebilir.

Laparoskopinin Açık Ameliyata Göre Ne Üstünlüğü Vardır?
Laparoskopi sonrası hasta çok kısa sürede taburcu olur. Açık ameliyata kıyasla daha kısa sürede iyileşme, daha az ağrı ve daha az enfeksiyon riski gibi avantajları vardır.

Laparatomilerde (açık cerrahilerde) ise kesiler, genellikle bikini çizgisinden veya karın orta hattından yapılır. Hastalar ortalama 2 – 5 gün hastanede kalır ve işlerine de 2 – 6 haftada dönebilirler.

Laparoskopinin Riskleri Nelerdir?
Her işlemde olduğu gibi laparoskopide de kendine özgü riskler söz konusudur. Operatif ve tanısal laparoskopide ciddi komplikasyonlar nadirdir.

Laparoskopi sırasında mesane, idrar yolları, barsaklar, damarlar, rahim gibi organlar yaralanabilir. Bunların bir kısmını laparoskopik yolla tedavi etmek mümkündür, ancak 2-4/1000 oranında acil olarak açık cerrahiye dönmek gerekebilir.

Büyük damar yaralanmaları hayatı tehdit edebilir. Laparoskopi sırasında ölüm riski 1-5/100000’dir. Ancak bilinmelidir ki bu risk, hamilelik nedeniyle ölme riskinden daha düşüktür.

Karın duvarından sokulan trokar yerlerinde hematom oluşumu ve karın içinde enfeksiyon, meydana gelebilecek diğer komplikasyonlar olarak sayılabillir.

Operasyon sonrasında idrar yolu enfeksiyonu, kesi yeri enfeksiyonu, kısa süreli idrar yapma güçlüğü ya da toplar damarlarda tıkanıklık oluşumu görülebilir.

Tüm olası komplikasyonlar düşünüldüğünde, 1-2/100 kadında komplikasyon meydana gelir. Bunların çoğu minör (daha az ciddi olan) komplikasyonlardır.

Laparoskopi Riskini Arttıran Durumlar Nelerdir?
Aşırı şişmanlık, önceden geçirilmiş karın ameliyatları veya karın içi enfeksiyonlarının olması, şiddetli yapışıkların açılmaya çalışılması, ileri evre endometriyozis veya endometrioma vakaları, kişide önceden kalp veya akciğer problemlerinin olması, sigara ve alkol bağımlılıkları laparoskopi riskini arttırır.

Tecrübeli ve dikkatli ellerde, sorunlar minimale indirilebilecektir.

Laparoskopi sonrası bakım
Operasyondan sonra anestezik ilaçlara bağlı bulantı ve kusma görülebilir. Karın duvarındaki küçük kesi alanları hassastır ve bu alanların çevresinde küçük morluklar görülebilir. Karnı şişirmek için kullanılan gaz nadiren omuz ağrısına neden olabilir.

Şikayetlerin yoğunluğu yapılan cerrahi girişimin türüne ve süresine göre değişiklik gösterebilir. Bu durumda basit ağrı kesiciler sorunu çözmek için genelde yeterli olur.

Cerrahi yaranın küçük olması iyileşme sürecini kısaltır. Hastalar operasyon sonrası aynı gün veya ertesi gün evlerine gönderilebilirler.

Hastaların işe dönüş süreleri de klasik operasyonlara göre çok kısadır, ortalama 7 gün içinde bu gerçekleşir. Operasyon izinin minimal olması da diğer bir avantajıdır.

Laparoskopi ve laparatomi de benzer cerrahi işlemler yapılır. Ancak bazı cerrahi işlemleri laparoskopi ile yapmak riskli olabilir, bu durumda laparotomi uygulanır.

Aşırı ağrı, giderek kötüleşen bulantı kusma, ateşin 38 derece ve üzerinde olması, trokar yerlerinden belirgin kanama durumlarında vakit kaybetmeden doktorunuzla görüşmeniz gereklidir.

İnfertilite (kısırlık) tedavisi gören bazı kadınlarda narkoz altındayken bazan Operatif (cerrahi) veya Diagnostik (tanısal) laparoskopi ile aynı seansta operatif histeroskopi ameliyatları da yapılabilmektedir.

The post Kısırlık Tanısında Laparoskopi (Kapalı ameliyat) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
MİYOM KISIRLIK YAPAR MI? https://www.coolkadin.com/miyom-kisirlik-yapar-mi.html Wed, 23 Dec 2015 07:57:43 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7128 Miyomların...

The post MİYOM KISIRLIK YAPAR MI? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Miyomların kısırlığa yol açabileceği konusunda fazlasıyla bilgi bulunmaktadır. Miyomlar genellikle iyi huylu bir yapıya sahiptir ve rahmin oluşmasını sağlayan kasların aşırı kalınlaşması ile ortaya çıkarlar. Kadınlarda myom görülme sıklığı oldukça fazladır. Ayrıca myomlar kendilerini fark ettirecek bir belirti vermezler. Myomların neden kaynaklandığı tam olarak bilinmemesine rağmen östrojen hormonu ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Üreme döneminde bulunan genç kadınlarda oldukça fazla rastlanılmaktadır.

Myom gebe kalmayı engelleyerek kısırlığa yol açar mı?

Myomların konumlandığı alanlar ve boyutları gebe kalmayı etkilemektedir. Tüplere yakın bir yerde konumlanmış olan myomlar
yumurta ile spermin döllenmesini veya döllenme gerçekleşen yumurtanın rahme yerleşmesini engelleyebilir. Bazen de myomlar erken gebelik kayıplarına neden olabilir. Gebeliğin sağlanamadığı kadınlarda kısırlık nedeni myomdan kaynaklanıyor ise cerrahi işlem gerekebilir. Ameliyat kararını verebilmek için detaylı inceleme gerekir. Çünkü miyom ameliyatları ile rahim zarar görebilir ve kalıcı kısırlık ortaya çıkabilir.

Gebelik sürecinde myomlar büyür mü?

Myom kadınlık hormonu ile alakalı gelişebilmektedir. Bu nedenle de gebelik döneminde büyümeye elverişli olur. Ancak kesin olarak büyüyecek diye bir kural yoktur. Bazen myomlarda herhangi bir değişiklik oluşmayabilir. Gebe olan bir kadında myom varlığı söz konusu ise hamilelik döneminde daha sıkı bir şekilde takip edilmelidir.

Myom gebeliği ne yönde etkiler?

Myomun herhangi bir etkisinin olması için konumu, büyüklüğü ve sayısı oldukça önemlidir. Bazı myomlar gebelik döneminde hiçbir belirti vermez ve herhangi bir şikâyete neden olmaz. Gebeliğin son 5 ayında gebeliğe bağlı olarak gelişen myomların içyapısında farklılıklar ve problemler oluşabilmektedir. Bu gibi problemler gebe kadınlarda dinlenme ile geçmeyen bel ve sırt ağrılarına neden olur.
Gebelik döneminde myomlar erken doğuma, erken gebelik kayıplarına ve plesentanın yerinden erken ayrılmasına neden olabilir. Ayrıca myomların boyutuna bağlı olarak doğumdan sonra rahmin kasılarak toparlanamamasına neden olabilir ve ciddi boyutlarda kanamalar oluşabilir. Myom taşıyan
gebe kadınlarda sezaryen ile doğum olasılığı daha yüksektir.

The post MİYOM KISIRLIK YAPAR MI? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
ENDOMETRİAL ABLASYON https://www.coolkadin.com/endometrial-ablasyon.html Tue, 15 Dec 2015 09:55:27 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=5430 Kanaması...

The post ENDOMETRİAL ABLASYON first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Kanaması çok olan kişilerin sıkça yaşatığı rahatsızlıklardan biridir. Adet kanaması anormal olan ve rahim ameliyatının uygun olmadığı genç hastalarda rahim iç tabakasının yakılmasıdır. Endometrial ablasyon tedavisi ( Rahim içi mukozasının tahrip edilmesi) adet kanama düzensizlikleri için rahimin alınmasına alternatiftir. Rahmin içi tabakası yakılır ve adet kanamasının kaynağı olan bu doku yok edilir. Eğer hasta çocuk istiyorsa ablasyon yapılamaz.

Bu işlemden sonra hastanın adet kanaması ileri derecede azalır veya hasta hiç adet görmeyebilir. Kadınların % 20-25’i hiç adet görmez,% 40-45’i orta derecede adet görür.

İşlemin en önemli riski daha sonra kanser olan hastalarda kanser tanısının gecikebilmesidir. Rahim kanseri olan hastalarda en önemli belirti anormal kanamadır. Bu hastalarda kanama çok az olduğu için hastalığın farkına varılması daha zordur.

Endometriyal Ablasyon ne zaman yapılır ?

  1.  Karsinom şüphesinin olmadığı hastalarda
  2. Anormal uterin kanamalı kadınlarda, disfonksiyonel kanama varlığında
  3. 40 Yaşından büyük kadınlarda
  4. Çok sayıda doğum yapmışlarda
  5. Gebelik istenmeyen durumlarda
  6. Basit endometrial hiperplazi bulgularında uygulanır.

Endometrial Ablasion Tekniği Nedir?

Rahmin içindeki dokuyu bir dönem inceltebilmek için bazı ilaçlar işlem öncesinde kullanılır. Böylece operasyon daha kolay ve başarılı olur. Operasyon genel anestezi altında yapılır ve ortalama 1 saat kadar sürer. Rahmin içini gösteren histereskop isimli aleti rahim içine sokabilmek için rahim ağzı genişletilir. Bundan sonra rahmin içini kaplayan mukoza laser ile yakılabileceği gibi rezekteskop denilen sıcak bir tel halka ile silindir gibi soyulabilir. Ameliyat sonrası ağrı kesici gerekir ve belli miktarda kanama oluşabilir. Hastanede kalış süresi 1-2 gündür. Normal aktivitelere 2-3 haftada dönülür.

The post ENDOMETRİAL ABLASYON first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
HİSTEREKTOMİ (RAHMİN ALINMASI AMELİYATI) https://www.coolkadin.com/histerektomi-rahmin-alinmasi-ameliyati.html Tue, 15 Dec 2015 08:29:58 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=5385 Son...

The post HİSTEREKTOMİ (RAHMİN ALINMASI AMELİYATI) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Son yıllarda kadınlarda artan rahim ağzı kanseri nedeniyle tıp alanında bu konuda bilinçlendirme kampanyaları ve çalışmalar başlatıldı. Rahmin (uterus) alınması ameliyatıdır. Birçok jinekolojik sorun histerektomi ile giderilebilir. Ancak büyük bir cerrahi girişim olduğu için doktorunuz öncelikle diğer tedavi şekillerini önerebilir. Diğer tedavi şekillerine yanıt vermeyen durumlarda histerektomi en iyi seçenek olabilir. Karar vermeden önce tedavi seçenekleri açısından doktorunuzdan bilgi isteyiniz. Histerektomi nedenleri, histerektominin riskleri, ameliyat sonrası iyileşme dönemi hakkında sorular sorunuz.

Rahim
Leğen kemiğinin çevrelediği bölgede (pelvis) düz kastan oluşmuş, gebelikte içinde bebeğin geliştiği bir organdır. Doğum eylemi sırasında kasılarak bebeğin doğumunu sağlar. Gebelik yoksa rahmin içini döşeyen tabaka (endometriyum) her ay adet kanaması şeklinde atılır.

Histerektomi Nedir?
Rahmin ameliyat ile çıkarılmasıdır. Kadın hastalıkları ve doğum grubunun en sık ameliyatlarından biridir. Histerektomi nedenlerinden bazıları şunlardır:

Myomlar(rahmin düz kasından gelişen iyi huylu urları)
Endometriozis
Anormal kanama
Uzun süren, uygulanan tedavilere yanıt alınamayan rahim kaynaklı ağrılar
Rahim sarkması
Kanser
Rahim alma ameliyatları yumurtalık ve tüplerin alınmasını içermez. Alınmalarını gerektirecek bir hastalık olması halinde bu organlar da alınabilir (salpingo-ooforektomi).

Histerektomi Tipleri
Ameliyatın tipi muayene bulgularına, ameliyata neden olan hastalığa ve doktorun seçimine bağlı olarak değişir.
Abdominal Histerektomi (Rahmin karından çıkarılması): Alt karın bölgesinde rahme ulaşmak için ciltten başlayan bir kesi yapılır. Rahmin büyüklüğü ve ameliyatın yapılış nedenine bağlı olarak kesi yatay veya dikey olabilir. Karından yaklaşım diğer histerektomi tiplerine göre daha uzun iyileşme zamanı gerektirir. Bununla beraber bazı avantajları da vardır. Bu tip histerektomide doktor, rahim ve diğer bazı karın içi organları daha iyi görüp değerlendirebilir. Özellikle büyük urlarda, kanser şüphesinde iyi bir yoldur.
Vaginal Histerektomi (Vagen yolu ile rahmin çıkarılması): Bu yöntemde karnınızda kesi olmaz. Kesi vagen içinde olduğu için iyileşme zamanı karından yapılan histerektomiden daha kısadır.
Laparoskopik Histerektomi: Ameliyatın kısmen veya tamamen laparoskop denilen aletin aracılığı ile yapılmasıdır. Laparoskop ışıklı, mercek sisteminden oluşan, ince bir alettir. Küçük bir kesi ile (genellikle göbek çevresinden) karna sokulur. Doktor hastanın karın içi organlarını laparoskop yardımı ile büyütülmüş olarak ekranda görür. Ameliyata yardımcı aletlerin sokulması için birkaç küçük kesi daha yapılır. Operasyon süresi karından ve vaginal yolla yapılan histerektomilere göre daha uzun, hastanın iyileşme dönemi daha kısadır.

Histerektomi Öncesi Yapılacaklar
Ameliyata hazırlık için sizden bir takım tetkikler istenecektir (kan, idrar, akciğer filmi, kalp grafiği –EKG– gibi).
Yine hazırlık aşamasında rahim içinden parça alınabilir.
Ameliyattan bir gece önce ve/veya ameliyat sabahı lavman yapılabilir.
Enfeksiyonu önlemek amacı ile antibiyotik yapılır.
Ameliyat sırasında ve sonrasında gerekli sıvıların verilebilmesi için el üzeri veya koldan damarınıza plastik iğne takılır.
Ameliyat sırasında rahat olabilmeniz için durumunuza göre genel (uyuyarak) veya bölgesel (belden) anestezi uygulanır.
Sizin durumunuzu izleyebilmemiz, sıvı miktarını ayarlayabilmemiz için idrar torbanıza ince bir tüp (idrar sondası) yerleştirilir.

Riskler
Genel olarak büyük cerrahi girişimlerde görülebilen risklerdir. Bunlar:
Toplar damar veya akciğerlerde pıhtı gelişimi veya buralara pıhtı atması (venöz tromboz, tromboemboli)
Enfeksiyon
Ameliyat sırasında veya sonrasında kanama
Ameliyat alanına komşu organlarda (idrar torbası, idrar yolları, barsaklar gibi) yaralanma
Ameliyat sonrası barsaklarda tembellik (ileus, subileus)
Anesteziye ait sorunlar
Yumurtalıklarınız çıkarıldı ise menopoz
Ölüm

İyileşme
Histerektomi olan hastalar birkaç gün hastanede kalırlar. Hastanede kalış süresi ameliyatın tipine, ameliyat sırası veya sonrasında bir sorun gelişip gelişmediğine göre değişir.
Ameliyat sonrasında mümkün olduğunca erken yürümelisiniz. Yürümek kan dolaşımınızın düzenlenmesini sağlayacağı gibi, toplar damarlarınızda pıhtı gelişiminin önlenmesine de yardımcı olacaktır. Risk grubunda iseniz pıhtı gelişiminin önlenmesi için size ayrıca ilaç tedavisi de verilecektir.
Ameliyattan sonraki birkaç gün ağrılarınızın olabileceğini bilin. Dinlenmek iyileşmenizi hızlandırır. Doktorunuzun ek önerisi yoksa ameliyat sonrasında altı hafta boyunca vagene hiçbir şey uygulamayın (duş, cinsel ilişki, tampon gibi), ağır kaldırmayın, ağır işler yapmayın. Altı haftanın bitiminden önce kendinizi iyi hissetseniz dahi doktorunuzun kontrolü ve önerileri olmadan tersi davranışlarda bulunmayın.

İyileştikçe hafif fiziksel uğraşlar, spor yapmak, araba kullanmak gibi aktivitelerinizi yavaş yavaş artırabilirsiniz.
Histerektomi olmanız jinekolojik açıdan artık rutin kontrollerinizin olmayacağı anlamına gelmez. Rahim ağzınız duruyorsa veya kanser-kanser öncüsü bir hastalık nedeni ile histerektomi oldu iseniz Pap-test taramaları devam edecektir.

Histerektominin Etkileri
Histerektomi ruhsal ve fiziksel olarak sizi etkileyebilir. Bu etki kısa veya uzun süreli olabilir.
Fiziksel Etkiler: Histerektomi sonrası adet görmeyeceksiniz. Yumurtalıklarınız duruyorsa hormon salgılamaya devam eder, ancak rahminiz olmadığından artık gebe kalamazsınız. Menopozdan önceki dönemde iseniz ve yumurtalıklarınız alındı ise hormonların ortadan kalkmasına ait etkiler (menopoz bulguları) görülür. Yaşınız 45’in altında ve yumurtalıklarınız alındı ise erken osteoporoz (kemik erimesi) açısından risk altında olabilirsiniz. Doktorunuzun menopozal yakınmalarınız ve osteoporozun önlenmesi açısından önerileri olacaktır.
Ruhsal Etkiler: Birçok kadın, rahmin kaybedilmesine ruhsal tepkiler verir. Bu tepkilerin boyutu, süresi bazı etmenlere bağlıdır ve kadından kadına değişir. Bazı kadınlar artık çocuk sahibi olamayacaklarından depresyona girer. Bazı kadınlarsa ameliyata neden olan yakınmalarının ortadan kalkmasından dolayı kendilerini hafiflemiş hissederler. Olumsuz etkiler süreklilik gösterirse doktorunuzdan yardım istemelisiniz.

Cinsel Etkiler: Bazı kadınlar histerektomi sonrası cinsel yaşamlarının değiştiğini ifade ederler. Rahim çıkarıldığı için orgazm sırasında rahmin kasılması olmayacaktır. Histerektomi sonrası gebelik korkusu, ağrı, aşırı kanama olmaksızın cinsel ilişki birçok kadını mutlu etmektedir. Yumurtalıklar alınmadı ise hormon salgılamaya devam edeceklerinden vagen ve dış cinsel organlar histerektomiden etkilenmezler. Eğer yumurtalıklar rahimle beraber alındı ise cinsel ilişki sırasında vaginal kuruluk sorun olabilir. Östrojen veya diğer kayganlaştırıcılar kuruluğu önleyebilir, doktorunuza başvurunuz.

Sonuç Olarak…
Histerektomi rahim ile ilgili sorunların tedavisinin sadece bir yoludur. Unutulmamalıdır ki histerektomi büyük cerrahi bir girişimdir. Ameliyata karar vermeden önce, kendi durumunuzu, diğer tedavi seçeneklerini, histerektominin sizi nasıl etkileyebileceğini bir kez daha düşünün.
Bazı durumlar için diğer tedavi seçenekleri uygun iken, bazılarında en iyi seçenek histerektomidir. Bu kararı vermede doktorunuzdan yardım isteyiniz.

The post HİSTEREKTOMİ (RAHMİN ALINMASI AMELİYATI) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>