Deprecated: Function create_function() is deprecated in /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php on line 20

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 8

Warning: session_start(): Cannot start session when headers already sent in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 11

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
kistler – Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı https://www.coolkadin.com Sat, 26 Dec 2015 10:21:32 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.4.4 https://www.coolkadin.com/wp-content/uploads/2021/05/cropped-logo_4-32x32.png kistler – Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı https://www.coolkadin.com 32 32 Vajinit (Vajinal Akıntı) https://www.coolkadin.com/vajinit-vajinal-akinti.html Sat, 26 Dec 2015 10:21:32 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7912 Bazı...

The post Vajinit (Vajinal Akıntı) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Bazı kadınlarda çeşitli sebeplerden dolayı vajinal akıntı durumu yaşanmaktadır. Kadınlarda ergenlik döneminin başlaması ile büyük bölümünde hiç bir hastalık söz konusu olmamasına karşın akıntı oluşur. Kadınlarda sıkıntı oluşturan özellikle çalışan bayanlarda sosyal aktivitesini düşüren, patolojik olduğu sanılan bu akıntı aslında fizyolojik akıntıdır.

Vücudumuzun dışa açılan bölümlerinde, bu bölgeyi kaplayan mukoza dokusunun kurumaması ve işlev görebilmesi için mutlaka salgı ile beslenmesi ( ağızda tükrük , burunda burun salgısı, gözde göz yaşı gibi) gereklidir. Fizyolojik akıntı diye tariflediğimiz vajinal salgının özelliği akıntının uzun zamandan beri var olması, hemen her gün bulunması, kokusuz olması ( ancak gün içinde beklendiğinde terle karışip koku yapabilir), renginin şeffaf-beyaz veya açık sarı renkli olması, beraberinde ağrı, idrar yaparken yanma, kanama ve diğer belirtilerden hiç birinin bulunmamasıdır.

Fizyolojik akıntı, rahim ağzı salgılarıyla birlikte kendini sürekli olarak yenileyen vajina dokusundaki artıkların atılmasından ibarettir. Bu açıdan bakıldığında fizyolojik akıntının aslında önemli bir işlevi olduğu söylenebilir. Bu akıntının miktarı rahim ağzında bulunan salgı hücrelerinin sayısı, rahim içi araç kullanımı, kadındaki östrojen ( kadınlık hormonu) miktarı ile doğru orantılıdır.

Bazen fizyolojik akıntı ped kullanımı gerektirecek kadar fazla olabilir. Kadınlar kendi aralarındaki söyleşilerde akıntı düzeyine göre yorum yapmaktadır ancak yukardaki kriterlerdeki vajinal akıntıya bağlı, yıllık rahim ağzı smear kontrolunu yaptıran kişilerde ciddi rahatsızlık beklenmez.

Fizyolojik akıntı adet döngüsünün her gününde var olabileceği gibi yalnızca belli günlerde ortaya çıkabilir. Yumurtlama döneminde rahim ağzından yumurta akı kıvamında, lastik gibi uzayabilen berrak bir sıvı salgılanır ve bu sıvı kadın tarafından çoğunlukla hissedilerek “akıntı” olarak nitelendirilir.

ÖNEMLİ: Akıntının özellikleri yukarıdakilere uymuyorsa bu sizde bir sorun olduğuna işaret edebilir. Özellikle yeni başlayan, yani alışkın olmadığınız bir akıntı söz konusuysa doktora başvurmalısınız.

Fizyolojik Olmayan Akıntılar

Yeni ortaya çıkmış, koyu sarı, yeşil, kahverengi renkli, kanlı, köpüklenen, kötü kokulu, beyaz, peynir kesiği şeklinde beraberinde ağrı, idrar yaparken yanma, ilişki sırasında yanma ve ağrı, normal dışı kanama gibi belirtilerle seyreden bir akıntı çoğu durumda bir genital sistem sorununa işaret eder ve mutlaka doktor değerlendirmesi gerektirir. Çoğu durumda neden bir genital enfeksiyondur.

Akıntının kaynağı olan genital enfeksiyon çoğu durumda vajinaya sınırlı iken (vajinit), bazı durumlarda rahimağzı enfeksiyonu (servisit) veya genital sistemin daha üst bölgelerini tutan bir pelvik enfeksiyon söz konusu olabilir.

Vajinitler genital hijyenin bozulmasına neden olabileceklerinden ve özellikle de gebelik döneminde yaratmaları muhtemel sorunlar nedeniyle genellikle tedavi edilmeleri önerilen enfeksiyonlardır.

Servisit nedeni olan bakteriler üst genital kanala sıçrayarak daha ciddi enfeksiyonlara neden olabileceklerinden mutlaka tedavi edilmelidirler.

Pelvik enfeksiyonlar tüplerin tıkanmasına ve abse oluşumuna neden olabileceklerinden her zaman ciddiye alınmalıdırlar.

Enfeksiyon dışında, ender görülse de özellikle rahimağzındaki kanser öncüsü lezyonların ve kanserlerin de yalnızca akıntı şeklinde belirti verebileceği unutulmamalı ve akıntının nedeninin aydınlatılması için kısa zamanda doktora başvurulmalıdı

Önemi

Vajinit enfeksiyöz bir organizma nedeni ile oluşmuşsa rahimden fallop tüplerine ve yumurtalıklara yayılabilir. Kronik pelvik ağrıya, kısırlığa neden olabilir. Hamilelik sırasında olan enfeksiyonlar çocuğun erken ve düşük kilolu doğmasına neden olabilir.

Belirtileri

Vajinitte genelde kaşınma ve yanma olur, ayrıca akıntı da olabilir. Kızarma ve şişme daha ender olur. Bazı enfeksiyonlar cinsel ilişki ve işemeyi acılı yapabilirken bazıları ise çok az bir belirti gösterebilir. Bazı enfeksiyonlar tedavi edilmedikleri takdirde ciddi komplikasyonlara yol açabilirler. Bu belirtilerin çeşitli nedenleri olabileceği için bir doktora danışılması gereklidir.

Kandida Vajiniti: genelde beyaz, sulu peynir görünümlü bir akıntıya neden olur. Genital bölgede kızarma ve şişme olur.

Atrofik vajinit: genelde kokusuz olur, hemen hiç akıntı yoktur, vajina kuru, cinsel birleşme acılı olur. Bu belirtiler genelde menopoz sırası ve sonrasındaki hormon değişiklikleri yüzünden olur.

Bakteriyel vajinit: Gardnerella genelde balık kokulu bir akıntıya neden olur. Akıntı beyaz, gri veya sarımsı olabilir. Kaşınma ve iritasyon olur ama cinsel birleşmede acı olmaz.

Trikomonas vajiniti: Trichomonas vaginalis balık kokulu, yeşilimsi sarı, bol akıntıya neden olur, işemek ve cinsel birleşme acılı olur, dış genitallerde enflamasyon olur.

Herpes: genelde enfeksiyon bir hafta sonra genital bölgede su kabarcıkları olarak görünür. Ağrı, bezelerin şişmesi ve ateş vardır. Kabarcıklar acılıdır, yaklaşık üç haftada iyileşirler.

Bazı vajinal enfeksiyonlar cinsel yolla aktarılır. Bunlar arasında klamidya enfeksiyonları, herpes, frengi, belsoğukluğu ve trikomoniyaz sayılabilir.

Tedavi

Bakteriyel vajinit antibiyotikle tedavi edilir. Cinsel yolla geçmişse eşin de tedavisi gerekir. Sıkı ve nem tutan iç çamaşırlardan kaçınılmak gerekir.

Mantar enfeksiyonu antimantar ilaç kullanımı ile tedavi edilir. Bu ilaçlar genelde reçetesiz satılır. Ancak belirtilerin nedeni mantar değilse bu ilaçların kullanımı asıl tedaviyi geciktirmek ve komplikasyon riskini artırmaktan başka bir işe yaramaz. Tedavi sırasında cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır.

Sürekli tekrar eden vajinal enfeksiyonlarda, proflaksi ( koruyucu) tedavi önerilir, süresi 3-6 ay arasında değişir.

Korunma

Bir çok cinsel yolla bulaşan hastalıklar, preservatif kullanımı ile engellenbilir.
Mantar nemli ortamda büyüdüğü için genital bölgenin kuru tutulması gerekir. Sıkı, dar, hava aldırmayan kıyafetlerden sakınılmalı, ıslak mayoyla oturulmamalı, pamuklu iç çamaşırı giymeli, giyinmeden evvel genital bölge iyice kurutulmalıdır.
Tuvalet temizliğinde bağırsakta bulunan bakteri ve mantarların vajinaya geçmemesi için önden arkaya doğru silinmeli.
Alerjik vajinitten sakınmak için kokulu, parfümlü tuvalet kağıdından, kokulu ve renkli sabundan, kokulu veya deodorant içeren hijyenik bağları kullanılmamalı. Köpüklü banyo, hijyenik kadın spreyleri ve vajinal duşlar da kullanılmamalıdır.
Genital bölge duru su ile temizlenmeli ve vajenin ph dengesine uygun temizleyiciler kullanılmalı, ilişki sonrasında vajina içerisisu ile temizlenmemeli

The post Vajinit (Vajinal Akıntı) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Polikistik Over İle İlgili Hastalıklar ve Riskler https://www.coolkadin.com/polikistik-over-ile-ilgili-hastaliklar-ve-riskler.html Sat, 26 Dec 2015 10:18:23 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7909 Polikistik...

The post Polikistik Over İle İlgili Hastalıklar ve Riskler first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Polikistik over hastalığını geçiren kadınlarda bazı riskler ve hastalıklar oluşmaya başlar

1 ) Obezite (Şişmanlık)

Polikistik over sendromunda obezite hastaların ortalama %32 civarında gözlemlenmektedir. Daha çok, santral obezite olarak ifade edilen göbek bölgesinin etrafında yağ birikmesi şeklinde olur. Beş çevresinin ölçümü 88 cm üzerinde tespit edilir, aynı zamanda bel ve kalça oranında artış görülür. Obezite insülin rezistansı, glukoz intoleransı, hiperandrojenemi ve lipid metabolizmasındakii bozukluk ile alakalı olarak seyir eder.

2 ) Kalp hastalıkları (koroner arter hastalığı)

Polikistik over hastalığı bulunan kişilerde, koroner arterlerde (kalp damarlarında) daralma ve bununla alakalı olarak kalp hastalıkları oranında artış tespit edilmiştir. Bundan başlıca PAI tip 1’deki (plasminogen activator inhibitor type 1) artış sorunlu olarak tutulmuştur. Aynı zamanda, polikistik over hastalarında bozulan lipid-kolesterol profili de kalp damar hastalıklarına yatkınlık meydana getirebilmektedir.

meme kanseri

3 ) Meme kanseri

Meme kanserinde artış olduğu oldukça tartışmalı bir konudur. Ancak yüksek östrojen seviyesi ile alakalı olarak bir artış olabileceğini ifade eden araştırmalar da vardır.

şeker hastalığı

4 ) Tip 2 Diabet (Şeker hastalığı)

Polikistik over hastalarında glukoz intoleransı (şeker hastalığına yatkınlık) ve aşikar tip 2 diabet (şeker hastalığı) riski artmaktadır. Polikistik overli hastaların ortalama %20 ile %40 civarında glukoz intoleransına rastlanır. Bu hastalar 40’lı yaşlarına geldikleri zaman ortalama %10 civarında diabet hastalığı ortaya çıkar. Bu sebepten dolayı, polikistik over hastalığı teşhisi yapılan kişilerde, 75 gram glukoz testi ile diabet taraması yapılmalıdır. Hamilelik durumu meydana geldiği zamanda, hamilelik ile alakalı olarak ortaya çıkabilecek olan diabet riskininde gelişmesi sebebi ile 50 gram glukoz testi yapılması gerekir. Diabet hastalığında görülen artış, başlıca polikistik over hastalarında rastlanan insülin direnci ile alakalı olarak meydana gelmektedir.

5 ) Endometrial hiperplazi ve endometrium (rahim) kanseri

Polikistik over hastalarında endometrial hiperplazi (rahim iç tabakasında kalınlaşma) ve endometrium kanseri riskinde artış görülmesinin en önemli nedeni, yumurtlama düzensizliği ile alakalıdır. Polikistik overde endometrium kanseri riski 3 kat artmaktadır. Sürekli bir şekilde yumurtlama düzensizliği bulunan hastalarda, endometrium (rahim iç tabakası) progesteron etkisinden yoksun kalır ve östrojenin etkisinden dolayı da kalınlaşmaya başlar. Bu durum sürekli ve uzun seneler boyunca devam ettiği zaman, endometrial kalınlaşma ve kanser ortaya çıkabilir. Yumurtlamanın gerçekleşmesinin ardından ortaya çıkan progesteron hormonu salgısı, rahim iç tabakası ile meydana gelebilecek kalınlaşmadan korur. Ancak polikistik over hastalarında ovulasyonun az miktarda olması ise, bu korumanın azalmasına sebep olur. Bu sebepten dolayı, polikistik over hastalarını bu tür risklerden korumak amacı ile bir takım durumlarda her ay siklik progesteron ilaç tedavisi uygulanır. Bu sayede rahim iç tabakasında kalınlaşma ile kanserin meydana gelmesi önlenir. Aynı zamanda, polikistik overde en çok karşılaşılan obezite ve tip 2 diabet de endometrium kanseri bakımından risk faktörleri arasında yer alır.

6 ) Kolesterol- lipid profilinde bozulma

Polikistik over hastalarında (kilodan bağımsız olarak) yüksek kolesterol ve lipid profilinde bozulmaya yatkınlık tespit edilmiştir. HDL değerlerinde düşüş görülür, LDL, VLDL, trigliserid, kolesterol yükselir.
7 ) Over kanseri

Kronik anovulasyonda ovulasyon döngüsü az olduğundan dolayı, over malignitelerinde azalmanın meydana gelmesi beklenmektedir. Ancak polikistik over sendromunda bunun tam tersine bir artış görülür. Bu durumun nedeni olarak da, polikistik over sendromunda yumurtalıklarda kronik mikrotravmanı rol oynadığı tahmin edilmektedir.

8 ) Metabolik sendrom
Metabolik sendrom insülin rezistansı, diabet, hipertansiyon, abdomimnal (santral) obezite, trigliserid ve kolesterol yüksekliği ile alakalı olan bir durumdur. Polikistik over hastalarında yaklaşık %25 oranında tespit edilir. Koroner kalp hastalığı riskinde artma vardır.

9 ) Abortus (Düşük)

PCOS hastaları hamile oldukları zaman, düşük yapma riski normalden daha fazladır. Bu hamileliklerde, fetal anomali oranında artış olmaz.
Burada anlatılan riskler sebebi ile poliksitik over sendromu hastalarının kilo takibi, bel çevresi ölçümü, tansiyon takibi, kolesterol takibi, diabet taraması (75 gram glıukoz testi), pelvik ultrasonografi ve endometrium kalınlığı gibi değerlendirmelerin yapılması gerekmektedir. Burada bahsi geçen hastalık risklerini azaltabilmek amacı ile ilk olarak kilo vermek üzere, diet, egzersiz, ihtiyaç duyulması halinde ise ilaç tedavilerinin verilmesi gerekmektedir.

10 ) PCOS’DA uzun dönem komplikasyonlar
Polikistik over sendromunda (PCOS, PKO) adet düzensizliği, aşırı tüylenme, hamile olamama gibi şikayetlerin haricinde, diğer çeşitli hastalıkların ortaya çıkma riskinde artış görülür. Bu hastalıkların risklerinde artış olmasının en önemli sebebi polikistik over sendromunda ortaya çıkan insülin direncidir. Bunun yanı sıra şişmanlık, ovulasyon (yumurtlama) düzensizliği gibi durumlarında bulunması ile beraber, bazı hastalıkların artmasına sebebiyet vermektedir.

The post Polikistik Over İle İlgili Hastalıklar ve Riskler first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Polikistik Over Sendromu Belirtileri https://www.coolkadin.com/polikistik-over-sendromu-belirtileri.html Sat, 26 Dec 2015 09:56:39 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7889 Kadınlarda...

The post Polikistik Over Sendromu Belirtileri first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Kadınlarda aşırı tüylenme ve regl düzensizlikleri görüldüğünde kendisi gösteren bir sendromdur. PKO’dan şüphelenilmesini sağlayacak en önemli iki belirti kadında gecikmelerle seyreden bir adet düzensizliği ve normaldışı bir tüylenmenin olmasıdır.

Tüylenme “yarım kalan foliküllerden” testosteron ve diğer “erkeklik” hormonlarının fazla miktarlarda üretilmesine bağlıdır.

PKO’lu kadınlarda tüylenme en sık erkeklerde sakal çıkan bölgelerde olur. Daha ileri durumlarda normaldışı tüylenme göğüsler arasında, göğüs uçlarında, göbekte olabilir. Tüylenme hiç ortaya çıkmayabileceği gibi (bu oldukça enderdir, tüylenme PKO’nun “olmazsa olmaz” bir belirtisi kabul edilebilir), yüzde çenede, boyunda, göğüs uçlarında, göğüs arasında, bacakların iç kısımlarında estetik problemlere yol açacak kadar aşırı miktarlarda olabilir.

Androjen (erkeklik) hormonların etkisiyle ortaya çıkan bu tüylenme dışında, yine bu hormonların etkisiyle hassas ciltte akne (sivilceler) ortaya çıkabilir.

PKO bir yumurtlama bozukluğu olduğundan sendromun diğer bir önemli belirtisi de adet düzensizliğidir. Bir kadının yılda bir veya iki kez gecikmeli adet görmesi normal kabul edilirken adet gecikmelerinin sık olması bir yumurtlama bozukluğuna işaret edebileceğinden muhtemel bir PKO açısından inceleme gerekir.

Yumurtlama olmadığından rahim iç tabakası progesteron hormonunun etkilerinden yoksun kalır ve bu yüzden yalnızca östrojen hormonu etkisiyle kalınlaşır. Kalınlaşma belli bir aşamaya geldiğinde tabakanın kan dolaşımı yetersiz kalır ve östrojen hormonu da tabakayı desteklemekte yetersiz hale gelir. Bu durumda genellikle gecikmeli bir süre sonunda kalınlaşan tabaka genellikle normalden fazla bir kanamayla birlikte dökülmeye başlar.

Ender durumlarda PKO’lu bir kadın düzenli olarak adet görebilmesine karşın, genellikle 35 günün üzerinde ve düzensiz aralıklarla adet kanaması görülür.

Yumurtlama olmaması, adet düzensizliğinin yanı sıra gebe kalamama, veya “zor gebe kalma” sorununa da neden olur.

Bazı durumlarda PKO, tekrarlayan düşüklere neden olabilmektedir.

“Şişmanlık” PKO’lu kadınların yarısında vardır. Şişmanlığın hastalığın tam olarak neresinde bulunduğu, yani hastalığı kolaylaştırıcı bir etken mi olduğu veya hastalığın sonucu mu olduğu halen tartışmalıdır.

The post Polikistik Over Sendromu Belirtileri first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
POLİKİSTİK OVER SENDROMU (PCOS, PKOS) https://www.coolkadin.com/polikistik-over-sendromu-pcos-pkos.html Sat, 26 Dec 2015 09:36:21 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7878 Polikistik...

The post POLİKİSTİK OVER SENDROMU (PCOS, PKOS) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Polikistik over sendromu genç ve orta yaş kadınlarda görülmekte olup ilk olarak  1935 yılında Irving Freiler Stein ve Michael Leo Leventhal tarafından incelenmiş ve tanımı yapılmıştır. Polikistik over sendromu (PKOS) kadının adet düzenini, çocuk sahibi olma yeteneğini, hormonlarını, kalbini, damarlarını ve görünüşünü etkileleyebilen, üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen bir endokrin bozukluktur.

PKOS lu bir kadında adetler düzensiz ya da hiç olmayabilir. Ultrasonografide çok sık rastlanan polikistik over (PKO) görünümü, büyüklükleri 8-10 mm yi geçmeyen, yumurtalıkların çevresinde yerleşim gösteren çok sayıda küçük kistleri içeren yumurtalıklar olup % 15-20 kadında görülmektedir.

pkos

PKOS ise ( %5-10) ultrasonografik PKO görüntüsü, yumurtlamanın olmaması ( anovulasyon) ve kronik hiperandrojenizm bulgularından en az iki tanesinin olması ile tanımlanmıştır. Ayrıca PKOS’lu kadınların hepsinde PKO görüntüsü yoktur.
PKOS’un nedeni bilinmemektedir. Birçok araştırmacı birden fazla faktörün rol aldığını düşünmektedir . Genetik bozukluk bu olası faktörlerden biridir. PKOS görülen kadınlarda anne yada kız kardeşte de PKOS görülme eğilimi bulunmaktadır. PKOS’un kalıtımsal olduğuna dair bir kanıt ise bulunmamaktadır.

PKOS semptomları adet siklusunu kontrol eden hormonlardaki dengesizlikler tarafından tetiklenmektedir. Temel androjen (erkeklik hormonu) testesterondur. Bu hormon tüm kadınlarda yumurtalıklar tarafından üretilir ve temel dişi hormonu olan estrojene dönüşür. PKOS lu kadınlarda, testesteron normalden fazla üretilir ve semptomlar bunun sonucu olarak ortaya çıkar. Ayrıca insülin hormonunun da bu olayda rol oynadığı düşünülmektedir.

İnsülin pankreas tarafından üretilen ve kandaki glukoz seviyesini düzenleyen bir hormondur. PKOS görülen birçok kadında insülin rezistansı olarak adlandırılan durum görülmektedir; vücudun dokuları insülinin etkisine direnir ve bunun sonucunda vücut daha fazla insülin üretmek zorunda kalır. Yüksek seviyedeki bu insülin yumurtalıkları da etkileyerek hormonal dengesizlik oluşmasına neden olur. Fazla insülin androjen üretimini arttırmaktadır. Normalin üzerinde androjen seviyeleri ise akne, kıllanma, kilo alımı ve yumurtlama problemlerine neden olabilmektedir. PKOS lu kadınların kilo almaya eğimli olmaları ve zor kilo vermelerinin nedeni de yine bu insülin metabolizmasındaki bozukluktur.

SIK GÖRÜLEN BELİRTİ VE ŞİKAYETLER

Düzensiz yumurtlama veya yumurtlama olmaması sonucunda adet olamama yada gecikmeli adet.
İnfertilite, tekrarlayan düşükler.
İstenmeyen tüylerde artış; kollarda, bacaklarda, karın ve sırt bölgesinde tüylenme artışı, renk koyulaşması ve kalınlaşma, erkek tipi saç dökülmesi
Yüz göğüs ve sırt bölgesinde ciltte yağlanma ve sivilce
Kilo problemleri; aşırı kilo, hızlı kilo alıp kilo vermede zorluk
Depresyon ve ruh hali değişiklikleri
Uyku apnesi, horlama
Yüksek kan basıncı
PKOS kadınları çeşitli şekillerde etkiler. Bazı kadınlarda bu şikayetlerin hiçbirisi görülmezken kimilerinde çoğu görülebilir. Bazılarında ise bunlara ilaveten başka bulgular da görülebilir.

PKOS lu kadınlarda, bir yumurtanın tam olarak olgunlaşması için gerekli tüm hormonlar üretilememektedir. Yumurtaların hiçbiri olgunlaşıp salınamadığı için yumurtlama gerçekleşemez ve progesteron hormonu üretilemez. Progesteron olmadığında adetler düzensiz olur ya da olmaz.

Polikistik overlerdeki kistler zararlı değildir, cerrahi müdahale gerekmez ve yumurtalık kanserine neden olmaz. Ancak, PKOS da görülen hormonal düzensizlikler hayatın ileri dönemlerinde kalp hastalıkları, diyabet ve rahim kanseri riskini arttırmaktadır. PKOS’lu kadınların % 50 sinden daha fazlasında 40 yaşından önce diyabet ya da bozulmuş glukoz toleransı görülmektedir. Bu durum kilolu kadınlarda daha sık görülmekteyken normal kilolularda da görülebilir.

PKOS’lu kadınların, LDL ( kötü kolesterol) seviyeleri yüksek, HDL ( iyi kolesterol) seviyeleri düşük, yüksek kan basıncı riski daha fazladır ve aynı yaşta diğer kadınlardan 4-7 kat daha fazla kalp krizi riski taşımaktadırlar.

Düzensiz menstruel siklus ve yumurtlamanın olmayışı kadında estrojen üretimini arttırırken progesteron üretimi olmaz. Progesteron, her ay periyodik olarak rahim iç tabakasının (endometrium) dökülmesine neden olur, progesteron olmadığında, rahim içi kalınlaşır ve yoğun kanama ya da düzensiz kanama olarak sonuçlanabilir. Zamanla bu durum hiperplazi ve kansere yol açabilir.

PKOS TANISI NASIL KONUR

PKOS’u tanımlamak için tek bir test yoktur. PKOS tanısı hastanın hikayesi ( ilk adet yaşı, adet düzeni, kanama süresi vb ), şikayetleri, fizik muayene, ultrason ve kan testleri ile konabilir. Aynı zamanda tansiyon ve kan şeker seviyesi de kontrol edilmelidir.

PKOS TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

PKOS için kesin bir tedavi olmadığından, tedavi yöntemi semptomlara göre değişecektir.

YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ: KİLO VERME, BESLENME VE EGZERSİZ

Semptomların birçoğu ve sağlık riskleri hiçbir medikal tedavi yöntemi kullanılmadan iyi beslenme, egzersiz ve sağlıklı bir yaşam tarzı ile ortadan kaldırılabilmektedir.

Koruyucu önlemler özellikle aşırı kilolu bayanlarda, ailesinde diyabet ya da kalp hastalığı hikayesi olan kişilerde daha da önemlidir.

Sağlıklı beslenme ve egzersiz ile ideal kiloda kalmak PKOS tedavisinde ilk basamağı teşkil etmektedir. PKOS görülen birçok kadın fazla kilolu ya da obezdir. Bu durumda kilo verme ilk önerilen tedavidir. Günlük egzersiz insülin kullanımını düzenlemekte ve PKOS un bir çok semptomunu düzeltmektedir. İşlenmiş yiyecekler ve şeker ilaveli besinlerden uzak durulması, tahıllı ürünler, meyve, sebze ve yağsız et yiyerek kan şekerinin alçak seviyelerde tutulması ile vücudun insülin kullanımı ve hormon seviyeleri düzelecektir.

Kilo verme diyabet ve kalp hastalığı riskini azaltır ve genellikle adet siklusunu düzenleyerek medikal tedaviye gerek duyulmadan fertiliteyi artırır. Yapılan çalışmalar, % 5-10 luk kilo azalmasının bile, semptomlar da anlamlı düzelmeyi sağladığını göstermiştir. Kilo verme, hormonal dengesizliklerden dolayı PKOS görülen kadınlarda diğer kadınlara göre daha zordur. Hastaya sadece kilo vermesini söylemek yeterli değildir. Her kişinin besin gereksinimleri farklı olacağından bir diyetisyen en uygun yaklaşımı önerecektir.

Sigara içmemek de önemlidir çünkü sigara uzun dönem sağlık risklerini arttırmakta ve fertiliteyi olumsuz etkilemektedir.

İNSULİN DUYARLILIĞINI ARTTIRAN İLAÇLAR
Yapılan son çalışmalar, tip II diyabet tedavisinde kullanılan ilaçların PKOS tedavisinde de etkili olabildiğini göstermektedir. Metformin bu amaçla kullanılan ilaçlardan en umut vericisidir. Metformin, insülinin kan şeker seviye kontrolünü etkiler ve testesteron üretimini azaltır. Anormal kıllanmayı yavaşlatır, kullanımdan birkaç ay sonra yumurtlamayı düzeltebilir. Yeni yapılan çalışmalar, metformin in vücut kütlesinde azalma ve kolesterol seviyelerinde düzelme gibi başka pozitif etkileri olduğunu da göstermektedir.

DÜZENSİZ PERİYODLARI DÜZENLEMEK

Doğum kontrol hapları PKOS da düzenli periyod sağlamakta ve akne, hirsutizm gibi semptomları düzeltebilmektedir. Fakat altta yatan hormonal dengesizlik ortadan kalkmadığı için ilaç bırakıldığında semptomlar devam edecektir.

CİLT VE SAÇ PROBLEMLERİYLE BAŞA ÇIKMAK

Cilt ve saç problemlerini çözümleyebilmek için birçok kozmetik yaklaşım bulunmaktadır. Ciddi akne ve kıllanma problemi olan kadınlarda kombine düşük dozlu antiandrojen içeren oral kontraseptifler önerilebilir. Dirençli vakalarda daha yüksek dozlarda anti-androjen kullanılabilir. Anti androjenler hirsutizmi ve erkek tipi kelliği düzeltir ancak fertilite üzerine herhangi bir etkisi yoktur.

İlaçlarla semptomların azalması genellikle birkaç ay içinde olur. Bu ilaçlar kesin tedavi değildirler bu yüzden semptomlar ilaçları almayı kesince tekrar ortaya çıkabilmektedir.

FERTİLİTEYİ ARTTIRMAK

Üremeye yardımcı tedavilere başlamadan önce kadında ve erkekte olası diğer infertilite sebepleri de araştırılmalıdır. PKOS da problem genellikle yumurtlama olmamasıdır. Yumurtlamayı sağlayan tedavi yöntemleri ile bu sorun çözümlenebilmektedir.

Yumurtlama tedavisinde klomifen sitrat en sık kullanılan ilaç olup vakaların % 80 inde yumurtlamayı ve bunlarında % 60-70 inde gebelik elde etmeyi sağlamaktadır. Klomifene cevap vermeyen kadınlarda, gonadotropin olarak adlandırılan enjekte edilebilir ilaçlar kullanılmaktadır. Gebelik oranları % 50-70 arasında değişirken birkaç tedavi siklusu gerekebilmektedir.

Yumurtlamayı sağlayabilmenin diğer bir yolu laparoskopik ovaryan drilling adı verilen cerrahi bir yöntemdir. İlaç tedavisine dirençli olgularda başvurulan bu yöntem erkek hormonlarını azaltarak yumurtlamayı sağlayabilir. Gebelik oranları gonadotropin ile ovulasyon indüksiyonu yapılanlara benzer, ilave prosedür gerektirmez, maliyeti daha az ve minimal takip gerektirmektedir.

Diğer tedavi yöntemleri ile gebelik elde edilemezse tüp bebek yöntemi kullanılabilir. Tüp bebek , gebe kalmak için en iyi oranlara sahip olmasına karşın maliyetli bir yöntemdir.

Fertilite tedavisi, tüm bu yöntemleri değerlendirebilecek ve çoğul gebelik ve hiperstimulasyon gibi risklere karşı önlem alabilecek uzman bir merkez tarafından uygulanmalıdır.

The post POLİKİSTİK OVER SENDROMU (PCOS, PKOS) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Yumurtalık (Over) Kanseri https://www.coolkadin.com/yumurtalik-over-kanseri.html Sat, 26 Dec 2015 09:08:18 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7865 Yumurtalık...

The post Yumurtalık (Over) Kanseri first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Yumurtalık kanseri belirtilerini hissettirmeyen bir hastalıktır. Yumurtalık kanseri, genelde kanser, geç olarak tespit edildiği için çok ilerleyince fark edilir. Bundan dolayı yumurtalık kanserleri, kadınlarda görülen en şanssız ve ölüme en çok neden olan jinekolojik kanser türüdür. Kadınlarda görülen kanser tipleri içerisinde %5 oranında, genital kanser türleri içerisinde ise %25 oranında görülmektedir. Buna rağmen yukarıda da bahsettiğimiz gibi ölümle sonuçlanan genital kanserlerin yarısı yumurtalık kanseri kaynaklıdır. Genellikle orta yaşların sonunda olan kadınlarda görülmektedir.

Yumurtalık kanseri çeşitlerinin tamamı kötü huylu değildir. Yani direkt olarak ölüme sebep olmayıp iyi huylu olan kanser çeşitleri de olmakla beraber, tümünde erken teşhis ve tedavinin başlaması, hastalıkta görülmesi muhtemel komplikasyonları ortadan kaldıracak, tedavide başarı oranını artıracaktır. Mesela 1 ve 2. evre adını verdiğimiz dönemlerde tümörün metastaz (sıçrama) yaptığı hastaların tedavideki başarı şansı %80’lerde iken 3 ve 4. evrelerde bu şans, %10 veya %20 ye düşmektedir.

yumurtalik kanseri

Bilindiği üzere ülkemizde 2008 yılından beri aile hekimliği sistemi uygulanmaktadır. Bu sistemde, özellikle kadın ve bebeklerin belirlenen aralıklarda kontrolü sağlanmaktadır. Yumurtalık kanseri gibi yüksek riskli durumların erkenden tespiti ve tedavisinin sağlanması için, aile hekimleri ile olan randevulara dikkat edilmeli, bu sayede hastalıkların erken teşhisi sağlanmalıdır.

Yumurtalık kanserinin sebepleri risk faktörleri nelerdir?
Bu hastalığın sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, mevcut olan bazı risk faktörleri yumurtalık kanseri görülme oranını artırmaktadır. Bu faktörler içerisinde genetik durumlar, çevresel faktörler ve hormonal faktörler etkin rol oynamaktadır.

Genetik faktörlerde en etkili olanı, kalıtsal olarak ailede meme veya yumurtalık kanseri geçirmiş olan kişilerin olmasıdır. Özellikle beslenme alışkanlıkları ve sağlıksız besinlerden kaynaklı olarak son yıllarda genlerde yumurta kanserine sebep olacak değişiklikler daha çok görülmektedir. Bu genlere sahip olan ailelerde yumurtalık kanseri görülme riski oldukça yüksektir. Bundan dolayı, kız kardeş, teyze, anneanne gibi yakın akrabalarda meme, rahim ağzı ve yumurtalık kanseri görülmüş ise, jinekolojik muayenelerin devamlı ve düzenli bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Özellikle akrabalarda bu rahatsızlıklar, genç yaşlarda görülmüş ise, durum daha tehlikeli bir hal almaktadır.

Hormonal bozukluklar dolayısı ile yumurta artırıcı ilaçların kullanılması da yumurtalık kanseri görülme ihtimalini artıran risk faktörleri içerisindedir. Doğum kontrol hapı kullanan bayanlarda hastalığın görülmesi, diğer bayanlara nazaran daha azdır.

Belirti ve bulgular nelerdir?
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, yumurtalık kanserleri geç tespit edilebilen rahatsızlıklardır. Hastaneye ilk başvuru durumlarında şikâyetlerin çoğunluğu nonspesifiktir. Yani daha çok kişiye özgün, stabil ve tipik bir bulgu olmayan durumlardır. Genel olarak idrarda değişiklik ve bağırsak ile alakalı sorunlar ile hastaneye başvurulduğu zamanlar görülmüştür.

Yumurtalık kanseri tedavisi
Yumurtalık kanserinin tedavisi, cerrahi yöntemlerle sağlanmaktadır. Bazı kanser çeşitlerinde ilerleyen dönemlerde cerrahi müdahale önerilmezken yumurtalık kanserinde hangi evrede olursa olsun kitlenin cerrahi müdahale ile alınması gerekmektedir. Fakat bazı durumlarda kitlenin tamamının alınması, hayati değer taşıyan organlara zarar vereceği için, sadece belirli miktarda kitle alımı yapılmaktadır. Bundan sonra kalan kitlenin kemoterapi gibi yöntemlerle yok edilmesine çalışılır. Bu sayede kalan kitle küçülür, ilaçların da yardımıyla hayati önem taşıyan organlardan uzaklaştıktan sonra yeni bir cerrahi müdahale ile alınır. İlk cerrahi müdahale esnasında yayılma, korkulacak kadar ilerlememiş ise, kemoterapiye gerek olmadan direkt olarak müdahale ile alınır ve sonrasında tümörün tekrar gelişip gelişmediği gözlemlenir.

Cerrahi müdahale esnasında sadece tek yumurta alınabileceği gibi, tümörün gelişimine ve yayılmasına bağlı olarak yumurtalıkları, rahim ve rahim kanalları da dâhil olmak üzere tamamı alınabilir.

Burada unutulmaması ve yumurtalık kanserinin erken tespit edilmesi ve tedavisinden daha etkili sonuç alınması için kadınların jinekolojik muayenelerine dikkat etmeleri ve sürekli aile hekimliği birimleriyle irtibat halinde olup, yumurtalık ve rahim bölgesinde meydana gelecek ağrı ve iltihaplı akıntılarda hemen uzmanlara başvurmaları gerekmektedir. Bu sayede hastalığın mümkün olduğunca erken teşhisi sağlanarak tedavinin daha etkili ve kısa zamanda gerçekleşmesi sağlanır.

The post Yumurtalık (Over) Kanseri first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Menopoz Sonrası Yumurtalık Kistleri https://www.coolkadin.com/menopoz-sonrasi-yumurtalik-kistleri.html Sat, 26 Dec 2015 08:57:07 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7862 Menopoz...

The post Menopoz Sonrası Yumurtalık Kistleri first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Menopoz sonrası kadınlarda yumurtalık kistleri görülmesi olası bir durumdur. Menopoz sonrası dönemde saptanan yumurtalık kistleri genç ve orta yaşlarda saptananlardan farklı olarak öncelikle ameliyat planlanmasını gerektirirler. Menopoz sonrası yaşlarda saptanan kistler nadir istisnalar dışında takip edilmezler, en kısa zamanda kesin teşhis için ameliyat yapılarak patolojik incelemeye gönderilir.

Kist boyutu5 cm den küçük ve kanda ca-125 (bir tümör belirtecidir) seviyesi normal olan hastalar kısa bir süre kistin kaybolması için izlenebilir. İzlemde kist küçülmüyor veya ca-125 artıyorsa ameliyat düşünülür.
Kist her iki yumurtalıkta birden varsa yada takiplerde büyüme görülüyorsa, kistin özelliklerinde değişiklikler saptanırsa (internal ekolar, solid alanlar, papiller oluşumlar v.b) karın içinde sıvı oluşumu varsa veya ailede meme ve yumurtalık kanseri öyküsü varsa direkt ameliyat planlanmaktadır.

The post Menopoz Sonrası Yumurtalık Kistleri first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Yumurtalık Kistinin Patlaması (Over Kist Rüptürü) https://www.coolkadin.com/yumurtalik-kistinin-patlamasi-over-kist-rupturu.html Sat, 26 Dec 2015 08:40:07 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7854 Kistin...

The post Yumurtalık Kistinin Patlaması (Over Kist Rüptürü) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Kistin içindeki sıvının dolması sonucu oluşan durumdur.

1 ) Yumurtalık kistinin patlaması nedir?

Yumurtalık (over) kistleri, gelişmeye başladıkça içerisinde bulunan sıvı da doğru orantılı olarak artar. Kistin gerginliğinin her geçen gün artması neticesinde de, kistin etrafında yırtılma veya patlama olarak ifade edilen durum meydana gelebilir. Bu duruma, over kist rüptürü ismi verilir.

2 ) Yumurtalık kistinin patlamasında görülen belirtiler nelerdir?

Yumurtalık kistinin patlaması her zaman için ciddi anlamda sorunlara sebep olmaz. Bazı durumlarda, küçük bir kist yırtılır ve hasta bunu herhangi bir şekilde fark etmez. Böylelikle de normal yaşantısına devam eder. Bazen de yırtılan (rüptüre olan) kist bölgesinden kanama meydana gelebilir. Bu kanama, bazı durumlarda bir müddet sonra kendi kendine durarak, herhangi bir soruna neden açmaz. Ancak, bazı durumlarda bu kanamanın durması pek mümkün olmaz ve karnın içerisine ciddi oranda kanama bulunduğundan dolayı, hastada ağrı, bayılma, göz kararması, şok gibi hayatı tehdit edecek derecelerde, durum ilerleyebilir. Böyle bir durumda da, acil ameliyata ihtiyaç duyulabilmektedir. Bu sebepten dolayı, daha çok yumurtalık kistinin var olduğunu bilen bir hasta ağrı, göz kararması, baygınlık hissi, baş dönmesi gibi şikayetleri görünür görünmez bir an önce doktora gitmelidir. Kist rüptüre olmuş veya burkulmuş (torsiyon) olabilir.

Over kistleri bazı zamanlarda kendi kendine rüptüre olurken, bazı zamanlarda da cinsel ilişki esnasında veya başka günlük aktiviteleri yaparken rüptüre olurlar. Hasta şiddetli kasık veya karın ağrısı çeker. Ağrının dışında aynı zamanda bulantı, kusma gibi problemler de görülebilir.

Kistib karın içerisine fazla kanama yapması durumunda, halsizlilk, baş dönmesi, göz kararması, bayılma gibi problemler de meydana gelebilir. Bazı durumlarda kist rüptürü bulunduğu halde, karın içerisine kanama görülmez, yalnızca kist içerisindeki sıvı akar veya kanama olsa bile kısa sürede kendi kendine durur. Bu sayede de, hasta ağrı veya başka bir şikayet hissetmez.

3 ) Tanı Nasıl Yapılır?

Over kist rüptüründe tanı, muayene ve ultrason muayenesi şeklinde rahat bir şekilde konulmaktadır. Ultrason aracılığı ile patlamış bir şekilde görülen kiste ve çevresine akan sıvı veya kanlara rastlanabilir. Ciddi anlamda kanama görülen durumlarda, hastanın tansiyonu ve kan seviyeleri düşük olarak ölçülür. Karın ağrısına sebep olacak diğer hastalıklar ile ayırıcı tanısının yapılması önem teşkil etmektedir.

4 ) Tedavi Nasıl Yapılır?

Tedavide bazı durumlarda yalnızca gözlem ve hastaya destek tedavisi şeklinde olmaktadur. Kist ile alakalı olarak meydana gelen ağrı veya kanama, bir süre sonra kendi kendine geçerek, hasta normal haline gelecektir. Ancak bazı durumlarda kistin patlaması, karın içerisine ciddi oranda kanamanın meydana gelmesine neden olur. Bu sırada kanamanın durmaması veya hastayı şoka sokacak şekilde kötü duruma ilerlemesi halinde, destek tedavisi ve acilen kanamayı durdurmak için cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulabilir. Ameliyat esnasında kistin kanayan bölgesinde meydana gelen kanamanın durdurulması, büyük bir çoğunluk ile mümkündür. Bazen kistin bulunduğu yumurtalığın tamamı ile alınmasına da ihtiyaç duyulabilmektedir. Ameliyat laparoskopik veya açık ameliyat şeklinde, hastanın durumuna göre gerçekleştirilir.

The post Yumurtalık Kistinin Patlaması (Over Kist Rüptürü) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Dermoid Kist (Matür Kistik Teratom) https://www.coolkadin.com/dermoid-kist-matur-kistik-teratom.html Sat, 26 Dec 2015 08:33:43 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7852 Bu...

The post Dermoid Kist (Matür Kistik Teratom) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Bu kist çeşidi daha çok üreme yaşındaki kadınlarda görülür. Embryonik yaşamın başlarında kabaca 3 hücre tabakası bulunur. Bu tabakalar farklılaşarak değişik hücre ve doku gruplarını, sonunda da organları oluştururlar. Bu tabakalara germ hücre tabakaları adı verilir. Germ hücreleri kadınlarda yumurtalık, erkeklerde ise testislerde bulunur ve yumurta ile sperm hücresinin yapımından sorumludur. Bu hücrelerden gelişen tümörler pekçok değişik dokuyu barındırma yeteneğine sahiptirler. Genelde baskın olan germ tabakası ektoderm adı verilen tabakadır. Bu tabakadan başta deri ve deri ekleri olmak üzere değişik dokular gelişir. Bu nedenle yumurtalıkta görülen iyi huylu germ hücre tümörleri “dermoid kist” olarak adlandırılmaktadır.

Aslında bu adlandırma çok gerçekçi değildir, çünkü dermoid kist adı ile anılan kitlenin içinde pekçok değişik doku bulunabilir. Bu kitle için doğru ve günümüzde bilimsel çevrelerde kabul edilen ad “matür teratom”dur. Bunun yanında aynı patolojiyi tanımlamak için kullanılan diğer terimler “matür kistik teratom” ve “benign ovarian kistik teratoma”dır

Tarihçe
Dermoid kist terimi ilk kez 1831 yılında Leblanc tarafından kullanılmıştır. Leblanc bir atın kafatası içinden çıkardığı bir tümörde saç ve deri eklerine benzeyen elementler gördüğünde buna deri anlamına gelen dermis sözcüğünden esinlenerek kist dermoid adını vermiştir. Teratom sözcüğünü ise ilk kez 1863 yılında Virchow, Yunanca canavar anlamına gelen teraton kelimesinden esinlenerek türetmiştir. Günümüzde her iki sözcük de birbirinin yerine kullanılmaktadır.

Terotomlar birden çok germ tabakasından köken alan ve yine birden fazla hücre tipi içeren tümörlerdir. Nadiren sadece tek bir germ tabakasından gelişmiş tümörler de olabilir. Teratomların iyi huylu ya da kötü huylu (kanser) olması içerdikleri hücre türlerinin farklılaşma derecesine (matür-immatür) bağlıdır. İmmatür teratomlar kötü huylu, matür teratomlar ise iyi huyludur.

Görülme sıklığı
Dermoid kist ya da matür teratom en fazla kuyruk sokumu bölgesinde (sakrokoksigeal teratom) görülür. Olguların %57’si bu alandadır. %27’si ise gonadlarda yani kadınlarda yumurtalık erkeklerde ise testistedir.

Sakrokoksigeal teratoma her 20.000-40.000 canlı doğumda bir rastlanılır.

Matür kistik teratom yani dermoid kist ise tüm over tümörlerinin %10-20’sini oluşturur. En sık görülen germ hücreli over tümörü olmasının yanısıra 20 yaşından genç kızlarda en sık karşılaşılan over tümörüdür.

Her yaşta görülebilmekle birlikte en sık üreme çağındaki kadınlada görülür.

Genelde tek taraflı olmakla birlikte %8-15 olguda her iki yumurtalıkta da dermoid kist bulunur

Yapısı
Dermoid kist bütün germ hücrelerinden parçalar taşıyabilir ancak genelde baskın olan ektoderm tabakasıdır. Bu nedenle deri ve deri eklerine ait kısımlar daha fazla görülür. Deride bulunan sebase salgı bezleri dermoid kist içinde de bulunduğundan kist sıvısı koyu kıvamlı, sarı-kahverengi renkli, yağlı, yoğun bir sıvıdır. Kist içinde çoğu zaman saç, kıl, diş, kemik, kıkırdak, sinir gibi dokular bulunur.

Resimde içinde diş içeren bir dermoid kistin
röntgen filmindeki görüntüsü izlenmektedir.

Ameliyat sırasında dev dermoid kist

Dermoid kist içinde saç

İçerisinde yoğun olarak tiroid dokusu içermesi durumunda kişide tiroid hormonlarının aşırı salgılanması söz konusu olur. Bu durumda patolojiye struma ovarii adı verilir ve hipertiroidi bulguları ortaya çıkar.

Boyutları çok değişkendir. Birkaç santimetreden yarım metreye kadar değişebilir.

Kansere dönme olasılığı var mıdır?
Dermoid kistin kansere dönme olasılığı son derece düşüktür. Olguların %1-2’sinde uzun dönemde kanserleşme görülebilir.

Klinik ve Tanı
Dermoid kist genelde belirti vermez ve başka bir nedenle yapılan muayene, ultrason incelemesi, radyolojik inceleme ya da ameliyatlar sırasında tesadüfen fark edilir. Olguların yaklaşık %65’inde herhangi bir yakınma yoktur.

Dermoid kistin ultrasonografik görüntüsü

Belirti varlığında en sık karşılaşılan yakınma karın ağrısıdır. Bunun yanısıra karında şişkinlik ve anormal uterin kanama görülebilir. Daha nadir karşılaşılan yakınmalar ise idrar ya da dışkılama problemleri ile sırt ağrısıdır. Struma ovarii varlığında hipertiroidi ile ilgili yakınmalar görülür.

Komplikasyonlar
Dermoid kist bazı komplikasyon risklerini de beraberinde taşır. Bunlar torsiyon, rüptür, enfeksiyon ve kansere dönüşümdür.

Torsiyon:Dermoid kistin en sık karşılaşılan ve en korkulan komplikasyonu torsiyondur. İçeridiği dokular ve koyu kıvamlı sıvı nedeni ile ağır bir kisttir. Bu ağırlık yumurtalığın kendi etrafında dönmesine yani torsiyonuna neden olabilir. Torsiyon varlığında yumurtalığa giden kan akımı azalacağı ya da kesileceği için bir süre sonra kangren meydana gelir. Torsiyonun klinik bulgusu ağrıdır. Olay ilerledikçe ağrı artar. Bazen tam bir torsiyon olmaz ve hafif ağrı ile birlikte kendini belli eder. Bir süre sonra yumurtalık detorsiyone olarak normal konumuna döner ve ağrı kaybolabilir. Dermoid kist varığında torsiyon görülme sıklığı %3.2-16 arasındadır. Kistin büyüklüğü arttıkça torsiyon riski de artar.

Rüptür: Dermoid kistin rüptüre olması yani patlaması kendiliğinden olabileceği gibi torsiyona bağlı da gelişebilir ve %1-4 olguda karşılaşılır. Rüptür aniden oluştuğunda genelde şok gelişir. İçerdiği yağlı sıvı ve diğer dokular karın zarını irrite ederek tehlikeli bir durum olan kimyasal peritonite neden olabilir. Bazen ise küçük bir rüptür alanından yavaş bir sızıntı olur. Bu durum karın ağrısı ile beraber karın içinde şiddetli iltihap ve yapışıklıklara yol açar.

Enfeksiyon: Nadir görülen bir komplikasyondur ve olguların %1’inden daha azında karşılaşılır.

Kansere dönüşüm: Saf formunda matür kistik teratom iyi huylu bir tümördür. Ancak %1-2 olguda immatür bileşenler de bulunabilir ve kansere dönişim söz konusu olabilir. Böyle bir durumda 5 yıllık yaşam şansı %15-31 arasındadır.

Tedavi
Dermoid kistin tedavisi cerrahidir. Fark edildiği anda çıkartılması uygun olur.

Operasyon laparoskopik ya da açık ameliyat şeklinde yapılabilir. Ancak uygun vakalarda laparoskopik yaklaşım tercih edilmelidir.

Dermoid kistin laparoskopideki görünüşü

Genelde üreme çağındaki kadınlarda görüldüğünden yumurtalık dokusunun korunmasına özen gösterilmeli ve sadece kist çıkartılmalı, yumurtalık alınmamalıdır. Operasyon sırasında kist rüptüre olursa karın boşluğu dikkatlice temizlenmeli, karın içinde kist içeriğine ait materyal kalmamasına büyük özen gösterilmelidir. Aksi taktirde kimyasal peritonit ortaya çıkabilir. Bu açıdan dermoid kist operasyonları özel deneyim ve dikkat gerektiren operasyonlardır.

Alınan materyal mutlaka patolojik incelemeye gönderilmeli ve immatür bileşenler olmadığı gösterilmelidir.

Tek taraflı olgularda diğer yumurtalıkta herhangi bir kitle yoksa biopsi almaya gerek yoktur.

The post Dermoid Kist (Matür Kistik Teratom) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Endometrioma (Çikolata Kisti) https://www.coolkadin.com/endometrioma-cikolata-kisti-2.html Sat, 26 Dec 2015 08:27:09 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7847 Endometrioma...

The post Endometrioma (Çikolata Kisti) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Endometrioma her kadında oluşması muhtemeler kistler biridir. Rahmin iç katmanını oluşturan ve adet kanamasının gerçekleşmesini sağlayan endometrium, adet sonrası dönemde 3–5 mm kalınlığa sahiptir. Endometrium mensturasyon periyodu (adet döngüsü) sürecinde, salgılanan hormonlar vasıtasıyla kalınlaşır ve adet dönemi öncesi 9–15 mm kalınlığa sahip olur. Yumurtalıktan salınan yumurta sperm tarafından aşılanırsa 5–6 günlük süre zarfında embriyo rahme ulaşır ve büyüyüp gelişmesi için hazırlanmış olan rahme tutunarak gelişimine devam eder.

Yumurtanın sperm tarafından aşılanması gerçekleşmemiş ise kalınlaşmış olan rahim içi katman bir miktar kanla birlikte vajinadan vücudu terk eder.

Sebebi tam olarak bilinmemekle beraber endometrium hücrelerinin rahim dışında herhangi bir bölgeye yerleşebilmesi (karın iç zarı üzerinde, rahim üzerinde, yumurtalıklar üzerinde) mümkün olmaktadır. Endometrium hücreleri rahim içinde gösterdikleri davranışı yerleştikleri bu bölgelerde de her ay tekrar ederler. Yani rahmin içinde yaptıkları gibi her ay kalınlaşır ve kanama ile dökülürler. Bu döküntüler bulundukları bölgenin etrafındaki dokuların arasında adezyonlara (yapışıklık) neden olurlar ki buna da endometriozis (çikolata kisti) adı verilir.

Endometriozis neye benzer?
Endometrium hücrelerinin overe (yumurtalık) yerleşmesi ve oluşan kanamaların yumurtalıkta birikerek oluşturdukları kistlere çikolata kisti (endometriozis) adı verilir. Kistin içinde biriken sıvının renginin genellikle koyu kahverengi olması ve görüntüsünün de çikolataya benzetilmesi nedeniyle bu ismi almıştır.

Çoğunlukla sol veya sağ yumurtalığın birinde, nadiren her ikisinde birden görülen bu kistler, yapıları itibariyle habis ya da kansere sebep olabilen kistler değildir. Sıklıkla 4–5 cm boyutunda görülen bu kistler, 10-15 cm’ye kadar ulaşabilmektedirler.

Aşağıdaki resimde endometriozis örneği görülmektedir

endometriosiz

Endometriozis belirtiler nedir?
Endometriozis (çikolata kisti) ya da endometrioma hastaları, şiddetli ağrı ile seyreden adet kanamalarından, cinsel münasebet sonrasında ağrıdan ve kronik pelvik ya da bel ağrılarından şikayet ederler. Endometriozise sebep olan mekanizma hakkında kesin bir bilgi bulunmadığından nedeninin kesin olarak ne olduğu da söylenememektedir. Bu açıdan “teoriler hastalığı” olarak değerlendirilen endometriomaların oluşumu hakkında en çok kabul gören teori, adet kanaması sırasında bir miktar kanın geriye doğru akması ve bu sırada adet kanının içinde bulunan endometrium hücrelerinin yumurtalığa tutunması sonucunda oluştuğudur.

Genel olarak endometriozis belirtilerini sayacak olursak:

Adetlerin sancılı geçmesi
İshal ve kabızlık durumu
İdrarda kan görülmesi
Cinsel ilişki sırasında ağrı
Bacaklarda ağrı olması
Karın ağrısı
Bel ağrısı
Sırt ağrısı
Kasıklarda kronik ağrı
Adet kanamasıyla birlikte görülen burun kanaması
Vücudun çeşitli yerinde morluklar görülmesi
Dışkıda kan görülmesi
Kısırlık
İdrar yaparken yanma durumu endometriozis belirtileridir.
Endometriozis (çikolata kisti) nasıl oluşur?
Endometriozis (çikolata kisti) hastalığının oluşumuna neden olarak genetik faktörlerin üzerinde daha fazla durulmaktadır. Çikolata kisti, üreme çağındaki kadınlarda görülen bir hastalıktır ve üreme çağındaki kadınlar arasındaki görülme sıklığı % 10’dur. Gebe kalamama sorunu yaşayan her 10 kadından 2-4’ünde (% 20-40) kısırlık sebebi endometriozis yani çikolata kistidir.

Şiddetli ağrı ile seyreden adet kanamaları, cinsel münasebet sonrasında ağrı ve kronik pelvik ya da bel ağrılarının ile belirti verdiği gibi hiçbir belirti göstermeden tesadüf eseri de saptanabilmektedir.

Kan testleri ve ultrasonografik değerlendirme ile saptanabilen endometriomanın tanısı kesin olarak, operasyonla çıkarılan kitlenin patalojik incelemesi sonucunda konulabilir. Özellikle jinekolojik (vajinal ultrason ya da transvajinal ultrason) ultrasondaki tipik görüntüsü ile kolayca tanınabilen endometriozis kistlerine konulan tanıların başarı oranı % 90’ın üzerindedir.

The post Endometrioma (Çikolata Kisti) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Hemorajik Kist (Korpus Hemorajikum) https://www.coolkadin.com/hemorajik-kist-korpus-hemorajikum.html Sat, 26 Dec 2015 08:15:05 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7844 Kadınlarda...

The post Hemorajik Kist (Korpus Hemorajikum) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Kadınlarda rastlanan en sık yumurtalık kistlerinden biridir.

1 ) Hemorajik kist nedir?

Yumurtalıklada (overde) en çok karşılaşılan kist çeşitlerinden birisi, korpus (corpus) hemorajikum kistleridir. Bunlar yumurtlama dönemi içerisinde yumurtalıklarda follikül kisti veya korpus luteum içerisine kanamanın meydana gelmesi sebebinden dolayı oluşurlar. Korpus hemorajikum kanamalı cismi tabir etmektedir. İçerisine kanamanın gerçekleşmesinden dolayı, folikül kisti veya korpus luteum bir miktar büyür ve daha çok 4 cm ile 5 cm çapında olan, kırmızı mor renkte korpus hemorajikum kistleri ortaya çıkar.

2 ) Kistler nerede görülür? Ağrıya sebep olur mu?

Hemorajik kistler, daha çok sağ veya sol tek yumurtalıkta rastlanmaktadır. Çok nadir de olsa iki yumurtalıkta birden görüldüğü de olmuştur. Daha çok hamileliği sağlayabilmek amacı ile yumurtlama tedavisi gören kadınlarda, daha çok karşılaşılmaktadır. Kanama bozukluğu ve pıhtılaşma sorunu bulunan veya pıhtılaşmayı önleyici ilaç (toplum içerisinde kan sulandırıcı) kullanan kişilerde de rastlanmaktadır.

Kasık ağrısı veya cinsel ilişki esnasında meydana gelen ağrı gibi şikayetlere sebep olurlar.

3 ) Tedavi nasıl gerçekleşir?

Korpus hemorajikum kistleri, ultrason muayenesi esnasında rastlanan görüntüleri sayesinde, rahat bir şekilde tanınırlar. Bu kistler daha çok 4 cm ile 6 cm arasında çaplara sahip olan kistlerdir. Herorajik kistlerde, genel olarak herhangi bir tedaviye ihtiyaç duyulmadan, yaklaşık 1 ile 2 ay içerisinde kendi kendine ortadan kaybolurlar. Nadir de olsa, rüptür (yırtılma, patlama) veya torsiyon (burkulma, dönme) sebebinden dolayı, karın bölgesinde kanama ve şiddetli ağrı sonucunda bazı durumlarda cerrahi müdahaleye kadar gidebilecek durumlara sebep olabilirler. Cerrahi müdahale, karın içerisine çok kanama olan acil durumlarda açık ameliyat tarzında gerçekleştirilebileceği gibi, bazı zamanlarda laparoskopik olarak da gerçekleştirilmesi mümkündür. Ameliyatta kistin temizlenmesi ile beraber meydana gelen kanama durdurulur. Nadiren kistin bulunduğu yumurtalığın tamamı ile alınması da gerekebilir.

5 ) Tedaviden sonra yeniden görülür mü?

Yeniden meydana gelme riski, her kistte olduğu gibi bunlarda da bulunmaktadır. Yumurtalık kanserine neden olabilecek veya başka bir kanser ile alakalı olan kistler değillerdir. Tamamı ile selim (benign) karakterli olan, yani iyi huylu kistlerdir.

The post Hemorajik Kist (Korpus Hemorajikum) first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>