The post Kısırlığa Havuç Müjdesi first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Türk ve Fransız doktorlar el ele verip ortak bir çalışmaya imza attı. Buna göre, “Çinko, selenyum, betakarotenle C, B9, B12 ve E vitaminlerinden oluşan kombine tedavi, sperm DNA hasarının azaltılmasında açık bir şekilde olumlu netice verdi.
Prof. Dr. Timur Gürgan, “Hastaları spermlerindeki bozulmalara göre gruplara ayırıp her birine farklı antioksidan tedavisi uyguladı.” dedi. Uzmanların spermdeki bozulmalara göre ayırdığı gruplar ve uygulanan tedavi yöntemleri şu şekilde:
The post Kısırlığa Havuç Müjdesi first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Erkekler Konserve Yemeyin! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Amerika’da Michigan ve Harvard Üniversitesi’nim beraber yaptığı araştırmaya göre konserve yiyecekler erkeklerde büyük bir soruna yol açıyor: Kısırlık!
Posta gazetesinin servis ettiği habere göre konserve yiyeceklerde bulunan “Bisphenol A” (BPA) isimli kimyasal erkeklerde sperm seviyesi düşüklüğüne sebep oluyor. Daha evvel yapılan muhtelif araştırmalar da BPA’nın meme kanseri, obezite ve diyabet gibi hastalıklara sebep olduğunu ortaya çıkarmıştı.
The post Erkekler Konserve Yemeyin! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Erkekler, Dar İç Çamaşırı Giymeyin! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Uzmanlara göre, bunun önüne geçmek için en mühim etkenlerden bir tanesi ise pamuklu, terletmeyen ve bol iç çamaşırları tercih etmek. Çünkü slip çamaşırlar, testislerin sıkışmasına ve terlemesine neden oluyor. Aynı zamanda dar pantolonlar da öyle.
Boxer Kısırlığı Önlüyor
Genellikle 20 ila 40 yaş arasındaki erkekleri etkileyen ve bir türlü sebebi bulunamayan testis ağrılarına da esasında dar iç çamaşırları sebep oluyor. Uzmanlar, erkeklerin kısırlıktan korunmak istiyorlarsa dar pantolon ve iç çamaşırı yerine testisleri serin tutacak boxer türü iç çamaşırı giymeleri gerektiğini belirtiyor.
The post Erkekler, Dar İç Çamaşırı Giymeyin! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Makyaj Kısırlaştırıyor first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Kadınların güzel görünmek pahasına para döktükleri makyaj malzemelerinin hormonları kötü etkileyerek hamile kalma riskini azaltıyor. Kullanılan makyaj ürünlerinde 500 kimyasal madde bulunuyor ve kadınların vücuduna direk olarak etki ediyor. Makyaj ürünlerindeki kimyasallar alerji, hormon bozukluğu, kanser gibi tehlikeli sonuçlara neden olabileceği gibi kadınları kısırlaştırıyor.
Fondöten, ruj, oje, deodorant, parfüm, losyonlar, saç spreyleri gibi ürünlerde fazlasıyla kimyasal bulunuyor. Bu ürünler üzerinde yapılan araştırmaların analizleri hiç iç açıcı değil. Erken yaşta yapılan makyaj hem yaşlılık etkilerini çoğaltıp ciltte kırışıklıklara neden olduğu gibi doğurganlık etkisini de azaltıyor.
İskoçya’da 14-19 yaş arasındaki kızların kullandığı makyaj ürünleri araştırıldığında bu kızların ilerde hamile kaldıklarında hem kendileri hem de bebeklerinin kanser riski taşıdığı ortaya çıktı.
Bu yaş aralığındaki kız çocuklarının hormon profilinin bozuk olduğu sonucuna ulaşan uzmanlar hamilelerinde makyajdan uzak durmalarını aksi halde bebeklerinin kötü etkileceğini belirttiler.
.
The post Makyaj Kısırlaştırıyor first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Bisiklet Süren Erkekler Dikkat! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Londra Üniversitesi bilim insanları 50 yaş ve üzeri erkeklerin fazla bisiklet sürmesinin çok ciddi riskleri olduğunu açıkladı.
50’li yaşlarında olan 5 bin 200 erkek üzerinde yapılan ve 10 senelik takiple neticelenen araştırmaya göre, haftada 9 saatten daha fazla bisiklet süren erkeklerde prostat kanseri teşhisi korunma ihtimali normalde 5 kat daha yüksek çıktı.
Yine aynı araştırmanın sonucunda, bisiklet sürmenin sertleşme bozuklukları ve kısırlık gibi rahatsızlıklara hiçbir etkisi olmadığı ortaya çıktı.
The post Bisiklet Süren Erkekler Dikkat! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Varikosel Kısırlaştırıyor first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Tüm erkeklerin % 15 kadarında ve kısırlık sorunu ile başvuranların % 40’ında saptanan varikosel (testis damarlarında genişleme, varisleşme) en sık rastlanan ve mikrocerrahi ameliyat sonucu en başarılı sonuç alınan kısırlık sebebidir. Varikosel testislerde sıcaklık artışı ve toplar damardaki kanın organa geri akımı sonrası mikro dolaşımı etkileyerek sperm üretimini bozar; sayı, hareketlilik, yapı ve kromozomal yapıya etki sonucu dölleme kapasitesini olumsuz etkiler.
Varikosel ergenlik yaşlarında ortaya çıkmaya başlayan ve zaman ile ilerleyen bir toplardamar hastalığıdır. Genetik yapısı uygun olan ve ayakta fazlaca duranlarda bazen ağrı ve görüntü bozukluğu ile ortaya çıkarsa da kısırlık ve diğer nedenler ile yapılan el muayenesinde saptanır. Toplardamarların içinde bulunan ve ters akımı engelleyen valf sistemini oluşturan kapakçıkların damar çapı genişlemesi sonucunda yetersiz kalması ile testislerin toplardamar çıkışında basınç artışı gerçekleşir. Artan basınç sonucu testis dokusu içindeki kan dolaşımı (mikrosirkülasyon) bozularak sperm üretimi etkilenir.
Varikosel yumurtadan bacağa yayılan ağrı ve sıcak ortamda torbada belirginleşen kıvrımlı damar yapısı ile fark edilebileceği gibi sadece kısırlık için yapılan tetkikler sırasındaki el muayenesi ile de saptanabilir.
Farklı derecelerde görülebilen varikoselin tanısı bu konuda tecrübeli bir Üroloji- Androloji uzmanı tarafından doğru şartlarda yapılacak detaylı bir muayene ile konulmalıdır. Sadece doppler ultrasonografi ile saptanabilen varikosellerin ameliyat edilmesi fayda sağlamadığından çok özel durumlar dışında varikosel tanısı için hassas bir muayeneden başka herhangi bir tetkik (ultrason vb.) istenmemelidir.
Varikosel tedavisi nasıl yapılmalıdır?
Varikosel tanısı konulan kişiye kısırlık sorunu için öncelikle mikrocerrahi varikosel ameliyatı önerilmelidir, Varikosel saptananlara ilk tercih olarak ilaç tedavisi veya tüp bebek yöntemleri uygulanması doğru değildir. Doğru tanı konulması ve mikrocerrahi yöntemin başarıyla uygulaması ile tedavisi gerçekleştirilen varikosel hastalarında spermiyogram parametrelerinde % 80’in üzerinde istatistiki anlamlılık gösteren düzelme sağlanır ve bunların çoğu başka bir tedavi gerektirmeden çocuk sahibi olabilirler. Geri kalanların önemli bir kısmı ise rahimiçi aşılama gibi, tüp bebek uygulamasından daha kolay ve ekonomik bir yöntemden faydalanabilir seviyeye geleceklerdir.
Daha önce varikosel ameliyatı yaptırmış fakat olumlu sonuç alamamış olanların önemli bir kısmında nüks varikosel tabir edilen durum saptaysa da varikoselin ameliyat sonrası nüks etmesi mümkün değildir. Gerçekleştirilen ameliyatın teknik nedenler ile yetersiz kaldığı bu vakalarda mikrocerrahi düzeltme ameliyatı uygulanarak olumlu sonuç alınabilmektedir.
Tüpbebek (mikro-enjeksiyon) uygulamasından önce varikoselin opere edilmesi ile sperm hücrelerinin dölleme yeteneğini azaltan, kromozomlardaki parçalanma oranını arttıran etkinin ortadan kaldırılması ile hamilelik oranlarının arttığı saptanmıştır.
Kısırlık nedeni ile başvuran erkeklerde varikosel tanısının muayene ve doppler ultrasonografi yöntemlerinin yanlış uygulanmaları sonucu ve hatta bazen maalesef ticari yaklaşımlar ile gereğinden çok konulduğunu ve gereksiz olarak ameliyatlar uygulandığını bilmekteyiz. Mikrocerrahi varikosel ameliyatını ülkemizde başlattığım 1993 senesi itibarı ile 2500’den fazla mikrocerrahi ameliyat yapmış olmama rağmen hatalı varikosel tanısı ile bana ameliyat için başvuran yüzlerce kişiye de ameliyat olmaları gerekmediğini zorlukla izah etmek zorunda kaldım.
Hassas mikrocerrahi yöntemlerin kullanılmasıyla gerçekleştirilen bu özel operasyon yerine uygulanan diğer teknikler veya mikrocerrahinin tekniğin başarısız uygulanması neticesi varikosel ameliyatı uygulanan hastaların yaklaşık % 40’ında varikosel ortadan kalkmamaktadır. Hastaların bir kısmında ise lenf kanallarının bağlanması sonucu hidrosel, hatta atardamarların bağlanması neticesinde yumurtanın dumura uğraması gibi çok ciddi ve düzeltilmesi imkan dahilinde olmayabilecek komplikasyonlar meydana gelebilmektedir. Fayda oranı % 80’lerin üzerinde olan varikosel ameliyatının gereksiz ve başarısız uygulamaları sonucu bu oran % 20’lere dek düşebilir. Bu nedenle ameliyat önerilen kişilerin konuyu basite almayıp detaylı tetkik ederek uzmanlar ile konsülte etmeleri uygundur.
Varikosel konusunda yanlış bilinenler ve bilimsel gerçekler:
Varikosel en sık saptanan ve başarılı tedavi ile en olumlu neticelerin alındığı erkek kısırlığı sebebidir. Varikosel teşhisi doppler ultrason ile değil, el muayenesi ile yapılmalıdır. Doppler ultrason ile çok sayıda kişiye hatalı olarak varikosel teşhisi konulmakta ve gereksiz ameliyatlar yapılmaktadır. El ile muayenede saptanamayan varikosel opere edilmemelidir; fayda sağlamaz.
Varikoseli olan erkeklere öncelikle tüp bebek, ICSI, aşılama benzeri yardımlı üreme teknikleri uygulanmamalıdır. Varikosel spermin kromozomal yapısını bozarak (DNA fragmantasyonu) yumurtayı dölleme gücünü azaltmakta; dölleme gerçekleşse dahi düşük oranını yükseltmektedir. Ayrıca tüp bebek sadece son çare olarak görülmeli, bebekte doğumsal anomali ve hastalık risklerini yaklaşık %30 kadar arttırdığı ve anne açısından da riskli olduğu unutulmamalıdır.
Varikosel ameliyatında teknik olarak en başarılı ve komplikasyon ihtimali en düşük yöntem mikrocerrahidir. Mikrocerrahi varikosel operasyonunda teknik başarı %99 üzerine çıkmakta, önemli komplikasyon oranı %0’a, önemsiz komplikasyon oranı %3-5’e yaklaşmaktadır. Diğer cerrahi yöntemlerde hidrosel riski %40’a, atardamar hasarı %5’e kadar çıkmaktadır.
Varikoselin başarılı bir cerrahi sonrası nüks etmesi yani tekrarlaması mümkün değildir fakat yapılmış olan operasyon yetersiz kalabilir ve bu durumlarda mikrocerrahi düzeltme ameliyatı uygulanabilir. Mikrocerrahi dışındaki operasyon yöntemlerinde uygulanan teknik nedeni ile yetersiz cerrahi oranı %40’a kadar çıkmaktadır.
Mikrocerrahi varikosel ameliyatı basit bir cerrahi girişim değildir; mikrocerrahi konusunda uzmanlaşmış, deneyimli ellerde başarılıdır, her teknik gibi hatalı ve yetersiz uygulamaları ciddi komplikasyonlara, organ kaybına yol açabilir. Başarısız varikosel ameliyatı sonrası komplikasyonlar nedeni ile sorun yaşayan, spermiyogramları daha da bozulan çok sayıda hasta bulunmaktadır.
Her uygulanan mikrocerrahi ile varikosel ortadan kalkmayabilir, atardamar ve lenfatik kanal hasarları ile hidrosel ve organ kaybı gibi komplikasyonlar görülebilir; uygulanan teknik kadar tekniğin ne kalitede uygulandığı da çok önemlidir! Yurtdışından döndükten sonra ülkemizde 1992’de başlatarak 2500’den fazla vakada uyguladığım bu tekniği birçok asistanıma öğreterek Türkiye’nin değişik bölgelerinde yaygınlaşmasına katkı sağladım. Özellikle üniversite hastanelerinin Androloji ile ilgilenen öğretim üyeleri arasında mikrocerrahi teknik ile varikosel ameliyatı son yıllarda en çok tercih edilen yöntem haline gelmiş olup yurtdışındaki seçkin klinikler de mikrocerrahi tekniği benimsemiştir.
The post Varikosel Kısırlaştırıyor first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Kısırlığa Çare Alternatif Tıp first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Gebeliğin gerçekleşmesini 3 kat arttıran arı sütünün kısırlık sorununa karşı olumlu sonuçlar gösterdiği bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmış bir gerçektir. Arı sütünün doğurganlık üzerindeki bu olumlu etkilerinin içinde, yaşla beraber gelen sorunlarında ortadan kaldırması bulunur. Arı sütü libidoyu yükseltmekte, yumurta sağlığı ve kalitesini arttırmakta, erkeklerde ki anormal sperm sayısını düşürmekte ve normal spermleri arttırmaktadır.
The post Kısırlığa Çare Alternatif Tıp first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Endometriozis first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>Bir hastalık düşünün ki ilk saptandığı zamanların üzerinden yaklaşık 100 yıl geçmesine rağmen halen nedeni bilinmiyor , nedeni konusunda tartışmalar devam ediyor. Adına kongre düzenlenen bir hastalık bu hastalık ve kongre sonunda , yapılan araştırmaların sunumları, tartışmalar hiçbir boyutta ortak noktaya gelmiyor, ne neden, ne tanı ne de tedavi yaklaşımları açısından.
NASIL TANIMLANIR: Rahim içini döşeyen yapının rahmin dışında yerleşmesi olarak tanımlanıyor.
SIKLIK: Günümüzde tanı konulması için ameliyat gerektiren bir durum olduğu için , normal populasyondaki sıklığını kesin rakamlarla bildirmenin çok zor olduğu bir hastalık. Normal popülasyonu yansıttığını düşündüğümüz, tüpleri bağlama ameliyatı yapılan kadınlarda saptanan sıklık % 2-18 arasındadır. Gebe kalamama nedeniyle araştırılan hastalarda % 5-50 sıklıkta bildirilirken, endometriozis şikayetleriı olan ağrılı adet – dismenore – disparonia – kronik pelvik ağrı üçlüsünün olduğu olduğu hastalarda % 70’lere çıkmaktadır.
RİSK FAKTÖRLERİ:
Her hastalık için geçerli olan risk grupları endometriozis içinde vardır.
1. Yaş: Üreme çağının hastalığıdır. En sık görüldüğü yaş aralığı 31-32 dir, İlk adet öncesi ve menopoz sonrası çok nadir görülür.
2. Irk: Tartışmalı olmakla birlikte beyaz ırkta endometriozis daha fazla saptanmaktadır.
3. Adet özellikleri: Sık adet, kanama miktarının fazla olması ve uzun sürmesi risk faktörlerindendir. Ağrılı adet varlığında endometriozis mutlaka akla gelmelidir.
4. Gebelik Hikayesi: Gebe kalmamışlarda fazla görülür. Gebeliğin endometriozis hastalığının görülme sıklığını azalttığını söylemek yanlış değildir.
5. Aile Hikayesi: Endometriozisin genetik özelliği yüksek bir hastalık olduğunun en önemli göstergesi aile hikayesidir. Endometirozis hastalarının birinci derece akrabalarında sıklık % 7, ikinci derece akrabalarda % 3 civarındayken, endometriozis olmayanlarda bu sıklık % 1 dir.
6. Çevresel Faktörler, yiyecek-içecek alışkanlıkları, yaşam şekli: Alkol tüketimi, yağlı yiyeceklerle beslenme, fazla kafein tüketimi risk faktörleridir.
7. Vucut Ağırlığı : Zayıf ve uzun boylularda sık görülür.
NEDEN
Bilinmeyeni bol bir hastalıktır. Teoriler , hastalığın ilk saptandığı zamanlaradan itibaren süregelmekte, üzerinde çok çalışılmakla birlikte, net sonuç ve yorumlar yapılamamaktadır. Neden olarak öne sürülen klasik kuramlar var ve yeni geliştirilenler.
A. Klasik Kuramlar:
1. Sampson retrograd akım kuramı: Adet kanının geri olarak kanallardan geri akımı ve dökülen parçaların yapışması ile başlayan bir hastalık olduğu iddi edilmektedir.
2. Halban kuramı: Bu kuramın açıklaması “çölom epitel metaplazisi ” şeklindedir.
3. Kan – Lenf yayılım: Uzak yayılıların açıklaması, odakların kan veya lenf yolları ile aktarımı şeklinde açıklanmaktadır.
4. Yeni Kuramlar:
5. Genetik: Geçiş özelliği tam olarak açıknamamakla birlikte, genetik temeli olan bir hastalık olduğu bilinmektedir.
6. Kanser Biyolojisi: Endometriozis hastalarında görülen genetik değişiklikler çeşitli kanser tiplerindede görülmektedir. Odakların proliferasyonu kısmen onkojenlerin mutasyonu veya tümör supresör genlerin delesyonu sonucunda olabilir.
7. Bağışıklık sistemi değişiklikler: Hücresel immünitede değişiklikler vardır. BU durumun neden mi yoksa genetik özelliğin sonucu mu olduğu tartışmalıdır. Hormonal nedenler: Endometriotik dokularda yüksek miktarda estrojen üretilir , bu dokularda normal endometriumda olmayan enzim aktiviteleri vardır (Aromataz, StAR,Steroidojenik Faktör -1 vb)
8. Çevresel faktörler: Bazı toksinler estrojen benzeri etki ile sıklığı artırabilirler ve bunların başında Dioksin gelir. Kimyasal sanayide, PVC ve kağıt üretiminde ara üründür. Endometriozis sıklığı ile ilişkisi güçlü bilimsel kanıtları vardır.
Sonuç olarak endmetriozis, nedeni bilinmeyen ve birden fazla kuram ile açıklanmaya çalışılan bir hatsallıktır (Tablo 1)
TANI:
HASTA HİKAYESİ:
Endometriozis hastalığının tanısına giden yolun başında, her hastalıkda olduğu gibi, anamnez gelmektedir.
ŞİKAYETLER:
Endometriozis vucudun her organında görülebilen bir hastalık olmakla birlikte başlıca “pelvis hastalığı”dır. Başlıca 2 grup şikayet ile gelir hastalar. 1. Grup “yaşam kalitesini bozan ağrı” varlığıdır. Aşağıdaki 3 şikayetin varlığı aklınıza mutlaka endometriozisi getirmelidir.
1. Yaşam kalitesini bozan AĞRI
a. Ağrılı adet: Toplumda çok sık görülen bir semptom olmakla birlikte, özellikle sekonder dismenore, endometriozis hastalarını % 50 sinde vardır.
b. Cinsel İlişkide Ağrı: Cinsel ilişkide ağrı, özellikle ilişkinin devamında karın içinde dolgunluk hissi, sık görülen şikayetdir.
c. Kronik Pelvik Ağrı: Hastaların büyük kısmında tanı bu semptomun değerlendirilmesi sürecinde konulur . Endometriozis hastalarının %35’inde vardır. Ağrıdan ziyade “rahatsızlık hissi” olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Hastalar “karnımın alt tarafında bir şeylerin varlığını hissediyorum şeklinde yakınma içindedirler.
2. Gebe Kalamama: Hastaların teşhis sürecinde size başvuracakları en önemli sorundur. Her endometriozis hastası kısır değildir fakat gebe kalamama sorunu endometrioz hastalarının % 30’unda vardır.
3. Adet Düzensizliği: Endometriozisin az görülen şikayetlerindendir ve özellikle “Endometrioma” yani “çikolata kisti” varlığında görülür, sıklığı % 15-20 dolayındadır.
4. Yakın komşu organ yakınmalar: Pelvis içindeki diğer organlara ait sorunlar yaşanabilir. Özellikle idrar ile ilgili yakınmalar ve kabızlık, yapma hissi olup yapamama görülebilen semptomlardır.
d. Uzak organ tutulum şikayetleri: Endometriozis her organa yerleşebildiği için , endometriozis hastalığının organa özgü semptomları vardır. Adet esnasında özellikle bir bölgede ağrı ve kanamanın varlığı, bu durumu akla getirmelidir.
MUAYENE:
Jinekolojik Muayene endometriozis tanısın da bazı durumlarda çok önemli olmakla birlikte özellikle erken evrelerde fayda sağlamayabilir. Özellikle sakroligament üzerinde nodül varlığında pelvik hassasiyet olabilir. Endometriozis yapışıklık yaratan bir hastalık olduğu için, douglas obliterasyonu, uterusun sert ve fiske olarak hissedilmesi, mobilize edilememesi ve özellikle endometrioma varlığında adnekslerde dolgunluk varlığı klinik olarak önemli bulgulardır.
TÜMÖR BELİRTEÇLERİ: Tanıda kullanılabilecek olan en güvenilir belirteç hücre yüzey antijeni olan CA-125’dir. Sensitivitesi düşük olmakla birlikte spesifisitesi yüksektir. Başka bir anlatımla, hastalık olmadığını göstermede yeterli değilken, hastalık olduğunu göstermedeki olasılığı yüksektir. Yanlış pozitiflik verdiği, menstruasyon, pelvik enfeksiyon, erken gebelikler, gibi durumlar vardır. Tanısal değeri tartşılmaka birlikte, CA19.9 tanıda önemli bir belirteçdir. Bunların dışında, IL-6, TNF-alpha, MIF, VEGF,leptin, antiendometrial antikorlar, heat shock protein 90 beta, annexin A2,ApoA1,transgelin ve birçok faktör üzerinde araştırmalar devam etmektedir.
ULTRASONOGRAFİ: Özellikle endometrioma varlığında tanı anlamında çok önemli yeri vardır. Over içinde biriken kanın kendine özgü bir heterojen ekojenitede görüntüsü vardır. Şekil ……Derin endometriozis ve diğer olgulardada kullanılabilen bir tanı yöntemidir.
DİĞER GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ:
MRI: Özellikle derin endometriozis olgularında tanı değeri vardır.
PET ve İmmünohistografi: Endometriozis tanısında üzerinde çalışılan fakat henüz kullanıma girmiş yöntemler değillerdir.
Günümüzde bir hastalığın tanısının konulması için LAPAROSKOPİ yapılması çok invaziv bir tanı yöntemi olmakla birlikte, görünür biryerde (vajen-serviks gibi) olmadıkca tanısı görmek ve biopsi ile konulur ve bunun için LAPAROSKOPİ gereklidir.
Erken lezyonlar kırmızı renklidir. Lezyon ilerledikce kahverengi olur. Ve Eski lezyonlarda fibrozise bağlı olarak beyazlaşma başlar . En çok görülen lezyon rengi, kibritucu veya barut yanığı olarak adlandırılan koyu kırmızı-kahverengi-siyah lezyonlardır. Bazı oldgularda ise sadece yapışıklıklar olarak karşımıza çıkar.
SINIFLAMA:
Hastalığın derinliği, genişliği, neden olduğu yapışıklık miktarı, yumurtalıkta çikolata kisti varlığı ve kanalların açıklığı kullanılan kriterlerdir. Bu kriterlere göre puanlandırılır ve 4 evreye ayrılır.
TEDAVİ YAKLAŞIMLARI:
Temel olarak her hastalıkda olduğu gibi tedavi prensipleri ilaç ve/veya cerrahidir. Hangi tedavin yapılacağına hastalığın neden olduğu sorunlar ve hastanın diğer özelliklerine bakılarak karar verilir. Tanı konulması için LAPAROSKOPİ gerekli olduğu için, birşekilde laparoskopi yapılmış ve endometriozis saptandığında, CERRAHİ yapılmalıdır. Bu cerrahi, hastaların büyük çoğunluğu üreme yaşlarında olduğu için, KORUYUCU CERRAHİ şeklinde olmalıdır. Temel prensip”Endometriozis odaklarının yok edilmesi”dir. Bu yok etme işini yaparken, üreme organlarına asla zarar verilmemeleri, fonksiyon kaybı yaratılmamalı ve endometriozisin kendisi böyle bir durum yaratmış ise, tedavi edilmelidir. Bu işlem, elektrokoter, kriokoter, laser veya yeni enerji modaliteleri ile yapılabilir.
Hastanın infertilite sorunu yok ve sadece yaşam kalitesini bozan semptomları varsa; erken evre endometriozis olgularında cerrahi yeterlidir ve ilaç tedavisi ile devam edilmez. İleri evre ise, cerrahi sonrasında, çıkartılamayan odakların tedavisi ve tekrarın azaltılmasına yönelik ilala baskılama yapılması uygundur.
Hastanın infertilite sorunu varsa; erken evre endometriozis olgularında ameliyat sonrası,,kısırlık yaratan başka faktör yoksa , en az 6 ay gebelik beklenir ve bu sürede % 40 dolayında gebelik oluşur. Gebelik olmadığında, hastanın özelliklerine de bağlı olarak beklenebilmekle birlikte, yardımcı üreme yöntemlerine(Aşılama ve Tüp bebek) geçmek uygun tedavidir. Hastanın kısırlık sorunu varsa, ilaçla tedavinin tedavide yeri yoktur. Kısırlık ve ileri evre endometriozis varlığında ameliyat sonrası bekleme süreci uzatılmamalı ve yardımcı üreme yöntemlerine hızlı geçilmelidir. Günümüzde, çikolata kisti varlığında, ki bu en az evre 3 göstergesidir, cerrahi yapmadan yardımcı üreme yöntemlerine geçilmesini daha uygun bir tedavi seçeneği olduğuna dair veriler vardır.
Medikal tedavi: Klasik medikal tedavinin amacı hipoöstrojenik ortam oluşturmaktır. Bu amaçla kullanılan ilaçlar;
a. Oral Kontraseptifler (Doğum Kontrol Hapları)
b. Danazol
c. Gestrinon
d. Progesteron
e. GnRH analogları
f. Aromataz İnhibitörleri’dir
. GnRH antagonistleri, Progesteron antagonistleri, immünomodülatörler, anjiogenez inhibitörleri, SERMler, estrojen reseptör beta antagonistleri yeni geliştirilmekte olup, araştırmaları devam eden ilaçlardır.
Oral Kontraseptifler: Tedavi ve tekrarın önlenmesinde kullanılan en sık kullanılan ilaç grubudur. Monofazik ve devamlı kullanım önerilmekle birlikte, siklik kullanımıda uygun olabilir.
Danazol: 17 alfa etinil testosterondur. Tedavide çok etkindir. Bu kadar etkili bir tedavi olmakla birlikte, ilacın yan etkileri ciddi oranlarda görülebildiği için, rutin kullanımdan uzaklaşılmıştır.
Gestrinon.: 19 nortestosteron türevidir. Danazol kadar etkili ve onun kadar yan etkilidir ve bu nedenle rutin olarak kullanılmamaktadır.
GnRH analogları: Uzun zamandır ve etkili olarak kullanılan bir ilaçtır. Reseptörlerin desensitizaasyonu ve buna bağlı olarak endojen GNRH nın etkili olamamasına bağlı çalışan mekanizması vardır ve down regülasyon olarak adlanırılır. Kısaca geçici menopoz yaratır. Depo form olarak kullanılmalıdır. Geçici östrojen azalması yaratır ve 6 aydan fazla kullanıldığında östrojen eksikliğinin yan etkileri ortaya çıkar.
Progesteron: Tedavide uzun zamandır ve etkili olarak kullanılan bir ilaçtır. Yan etki olasılığı yüksek olan bir ilaç değildir, mide-barsaklarda ve ruh halinde değişiklikler yapabilir.
TEKRARLAMA:
Tekrarlama endometriozisin hastalığının gerçeğidir. Hangi tedavi yapılırsa yapılsın bireysel farklılıklar göstermekle birlikte, tekrarlama olasılığı vardır. 2 yıllık tekrarlama sıklığı % 20 dolayındadır, süre uzadıkca olasılık artmaktadır. İlk saptandığında ki evresi, hastanın yaşının genç olması, çikolata kistinin 2 yumurtalıkta da olması, ameliyat yapılan merkezin kaç yıldır cerrahiyi yapıyor olduğu tekrarlamayı etkileyen faktörlerdir. 2 şey tekrarı azaltır, Uzun süreli doğum kontrol hapı kullanımı ve gebelik.
The post Endometriozis first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Adet Düzensizliği first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Adet Düzensizliği first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Yumurta Çatlatma İğnesi Nedir? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>The post Yumurta Çatlatma İğnesi Nedir? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.
]]>