Deprecated: Function create_function() is deprecated in /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php on line 20

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 8

Warning: session_start(): Cannot start session when headers already sent in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 11

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
Ergenlik – Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı https://www.coolkadin.com Fri, 26 Aug 2016 11:56:36 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.4.4 https://www.coolkadin.com/wp-content/uploads/2021/05/cropped-logo_4-32x32.png Ergenlik – Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı https://www.coolkadin.com 32 32 Televizyon Depresyonu Tetikliyor https://www.coolkadin.com/televizyon-depresyonu-tetikliyor.html Fri, 26 Aug 2016 11:56:36 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=77030 Pittburgh...

The post Televizyon Depresyonu Tetikliyor first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Pittburgh Üniversitesi’nden araştırmacılar, gençlerin ve ergenlerin televizyon seyrederek geçirdikleri her saatin depresyona yakalanma risklerini yüzde 8 oranında artırdığını belirtiyor. Diğer medya türlerinin toplamına ayrılan her bir saat için ise bu oran yüzde 5.

Archives of General Psychiatry’de yayımlanan rapora göre, bu incelemede 4 bin 100 kişi incelendi. İnternet ve DVD’lerin yaygınlaşmasından evvel tamamlanan çalışma yedi sene sürdü ve yaş ortalaması 21,8 olan gençlerden %7’sinin depresyon belirtileri gösterdiği ortaya çıktı.

CTV News’teki bilgilere göre, elde edilen bulgular ergenlikle aşırı biçimde kitle iletişim araçlarına maruz kalanların bilhassa gençliklerinde depresyona girdiklerini gösterdi. Fakat ayırdıkları zaman eşit olsa dahi, kızların erkek çocuklara göre depresyona girme riskinin daha düşük olduğu belirlendi.

Uzmanlar bu durumun gençlerin sosyalleşme, spor ya da zihinsel aktiviteler gibi onları depresyondan koruyacak konulara ayıracakları zamanı bu tür iletişim araçlarına ayırmasından kaynaklandığını belirtiyor. Ayrıyeten bu tür aktivitelere ayrılan aşırı zamanın, zihinsel ve duygusal gelişim için mühim bir etken olan uykuyu olumsuz etkilediği ve medya araçları tarafında iletilen mesajların gençleri saldırganlık, endişe, korku gibi olumsuz davranışlara yönelttiği de vurgulanıyor.

The post Televizyon Depresyonu Tetikliyor first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Hormon Bozukluğu https://www.coolkadin.com/hormon-bozuklugu.html Wed, 23 Dec 2015 13:49:13 +0000 https://www.coolkadin.com/?p=7280 Ergenlik...

The post Hormon Bozukluğu first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Ergenlik dönemine girişte genç kızlarda hormonal değişikler meydana gelir. Genç kızlığa geçiş döneminde , ergenlikte hormonal değişimler; beyin, yumurtalıklar ve rahim üçgeninde gelişir. Beyinden, hipofiz bölgesinden yumurtalıklara salgılanan FSH, LH hormonları, yumurtalığı harekete geçirerek yumurtaların uyarılmasını sağlar. Östrojen ve progesteron hormonunun rahim iç tabakasını (endometriyum bölgesini) etkilemesi sonucunda da adet görülür ve hormon döngüsü tamamlanır. Özellikle yumurtalarda üretim başladığı için vücutta, progesteron ve östrojen hormonları aktif hale gelir.

Hormonların Görevi Nedir?

Hormonlar üreme fonksiyonlarının oluşmasına temel hazırlamaktır. Özellikle östrojen hormonu ile memeler büyümeye, kalçalar belirginleşmeye başlar, genital bölgelerde kıllanmalar görülür. Yumurtlama sonrasında salgılanan progesteron hormonu ise rahim içini, adetten 12-16 gün öncesinde döllenmiş yumurtanın tutunmasına hazır hale getiren ve gebeliğin devamını sağlayan bir hormondur.

Hormon Bozukluğu Nasıl Oluşur?

Hormon akışındaki doğal dengeyi (beyin, yumurtalıklar ve rahim arasındaki uyum) sağlayan sistemde herhangi bir sorun yaşanması, hormon bozukluklarına neden olur. Bu hormon bozukluğu oluşmasında genetik faktörler, yumurtalık kistleri gibi etkenler neden olabilir. Kimi zaman da beyinden salgılanan hormonlar hiç faaliyete geçmez ve bu da erken menopozun habercisidir. Kızların normal adet görme yaşı menarş olarak ismlendirilir ve 12-13 tür. Genç kızın 16 yaşında olmasına rağmen hâlâ adet görmemişse mutlaka bir jinekoloğa muayene olması gerekir. Gerekli görülürse jinekolog tarafından hormon ilacına başlanır. Bu hormon ilaçları verilmezse seconder seks gelişimleri, örneğin göğüs büyümesi, kadınlığa özgü gelişimi gibi ilerlemeyeceğinden durum fiziki görüntüsüne yansıyacaktır.

Hormon Düzensizliği Ne Demektir?

Hormon düzensizliği vücuttaki hormonlar ın düzenli salgılanamaması anlamına gelmektedir. Düzensizlik görülen hormonlar, kadınlık hormonları olabileceği gibi özellikle tiroit hormonları da olabilir.

En Sık Görülen Hormon Bozukluğu Nedir?

Özellikle genç kızlarda aşırı tüylenme dışında genç kızlarda görülebilen hormonal hastalıkların başında; yumurtlama fonksiyonlarının sağlıklı olmadığı ‘polikistik over’ sendromu gelmektedir. Polikistik over hastalığının seyrinde genellikle tüylenme ve adet düzensizliği de görülür. Bunun dışında yumurtalık kistleri görülmektedir. Bu kistler de hormonal dengesizliklere neden olabilmektedir. Prolaktin hormonunun yüksek olması adet düzensizliğine ve göğüslerden süt gelmesine neden olabilir. Hatta göğüslerden süt gelmesi birçok genç kızda panik yaratabilmektedir. Tiroit hormonundaki dengesizlik, üreme fonksiyonlarında bozukluklar görülmesine neden olur. Hormon bozukluğu tedavi edilmezse tüylenme iyice ilerler. Adet düzensizliği giderilmediği takdirde ileride yumurtlama fonksiyonlarının sağlıksız olmasına, aşırı kilo alımına neden olabilir. Hormonal dengesizlik kişinin beden sağlığını bozduğu gibi ruhsal dengesini tabii ki sarsar.

ÖSTROJEN HORMONU BOZUKLUKLARI

Östrojen Nedir?

Östrojen hormonu , kadınların adet döngüsünde ve diğer önemli rol oynayan bir grup steroid hormondur.Östrojen hormonu hem erkek hem kadınlarda bulunmakla beraber, üreme yaşında kadınlarda seviyeleri çok daha yüksektir. Östrojen kadınlarda göğüs gibi ikincil cinsiyet özelliklerinin gelişimini sağlar ve adet döngüsüyle ilişkili olan endometrium kalınlaşması ve diğer süreçleri düzenler. Folikül uyarıcı hormon (FSH) ve lüteinizan hormon (LH), yumurtlayan kadınlarda östrojen üretimini düzenlerler. Kan dolaşımında bulunan östrojen, FSH ve LH’nin seviyelerinin azalmasına neden olduğu için bazı oral kontraseptiflerde östrojenler bulunur.

Östrojen Hormonu Görevleri Nelerdir?

Kadınlarda bulunan üç ana östrojen, östradiol, östriol ve östron’dur. Menarş ile menopoz arasında başlıca östrojen östradiol dür. Ergenlik çağında vücudun hipofiz bezinden salgılanan FSH ve LH hormonları genç kızlarda yumurtalıkları uyararak östrojen salgısını başlatır.Östrojen hormonu salınımı genç kızlarda boy büyümesi erkeklere nazaran ergenliğin başında başlar, hızlı olur ve daha çabuk biter. Östrojenin etkisi ile genital bölgede kıllanma, kalça bölgesinde yağlanma, memelerde büyüme, meme başının renginde koyulaşma ve gelişme görülür. Genç kızlarda vücut hatları yuvarlaklaşır, meme ve kalçalar dolgunlaşır. Yumurtalıkların hacmi artar, rahim iç ve dıştan kalınlaşır, vagina boy olarak uzar ve içindeki hücreler kayganlığı sağlayan mukus maddesini salgılar. Kadınlarda ergenliğin son noktası olarak adet kanaması gerçekleşir ve bununla beraber boy büyümesi durur. Östrojen progesteron dediğimiz diğer bir hormonla belirli bir düzen içinde çalışır. Adetin ilk iki haftasında östrojen salgılanıp, rahmi büyütür ve yumurtanın oluşmasında rol oynar. Adet döneminin son iki haftasında progesteron salgılanarak rahim salgılarını arttırır, eğer bu dönemde hamilelik gerçekleşirse progesteron rahmi hamileliğe hazırlar, gebelik oluşmaz ise progesteron adet kanaması, mens oluşmasına yol açar.

Östrojen Eksiliği Ne Yapar?

Östrojen eksikliği memelerde küçülme, vaginada kuruluk, cinsel ilişki esnasında ağrı, cillte kırışıklık, saç dökülmesi, vaginada sarkma, cinsel isteksizlik ve cinsel ilişkiden zevk almama sonuçlarını doğurur. Östrojen eksikliği olursa kadın erken menopoza girebilir, bu durumda sıcak basmaları, terleme atakları ve psikolojik dengesizlikler görülür.
Östrojen Fazlalığı Ne Gibi Sonuçlar Doğurur?

Östrojen fazlalığı en sık yumurtalık faaliyetlerinin bozulması sonucu gelişir. Polikistik over hastalığı dediğimiz sendromda düzenli aylık yumurtlama yoktur ve kısırlık vardır. Overler östrojeni fazla salgılarsa armut tipi şişmanlık başlar, yani kalçalarda yağ birikir, sellülitlerde patlama olur.Östrojen fazlalığı durumunda kalça ve bacakları kalın orantısız bir vücut açığa çıkar. Fazla östrojenin en kötü sonucu kanser hücrelerini uyarmasıdır. Östrojen hap olarak alınsa da vücut kendi kendine aşırı salgılama yapsa da fazlası kanseri tetikleyebilir. Östrojen düzeyinin kanda yüksek olması rahim ve meme kanseri için direk bir risk faktörüdür. Östrojen fazlalığı yağ dokusunun miktarını arttırır. Artan yağ dokusunda daha fazla testosteron östrojene çevrilir, bu da yağ dokusu miktarını daha da artırır. Sonuçta bir kısır döngü oluşur. Daha fazla östrojen daha fazla yağ; bu da yine daha fazla östrojen demektir. Sonuçta hücreler uyarılır ve vücutta kadınlık organlarında kanser gelişimi başlayabilir. Östrojen fazlalığı vücudun su ve tuz tutmasına neden olur. Yüz yuvarlaklaşır, el ve ayaklarda şişlik ve ödem gelişir. Östrojen fazlalığı bacak damarlarının tıkanmasına, akciğere pıhtı kaçmasına, safra kesesinde taş oluşmasına ve tansiyonda artışa sebep olabilir.
PROGESTERON HORMONU BOZUKLUKLARI
Progesteron Nedir, Progesteron Testi Niye Yapılır?

Progesteron her ay rahmi hamilelik için hazırlayan başka bir kadınlık hormonudur. Ayın ikinci yarısında progesteron seviyesi birkaç günde yükselir ve ardından adet kanamasıyla birlikte düşer. Doğum kontrol hapları progesteronun sentetik formlarıdır. Progesteron aslında yumurtalıklar tarafından salgılanan bir cinsiyet hormonudur. Ön hipofizden salgılanan lutein yapıcı hormonun denetimi altında üretilir. Progesteron başlıca etkilerini kadın cinsel organlarında gösterir. Östrojenin etkilerini bastırır ve östrojenle birlikte bazı değişimlere yol açar.Dölyalağ, uterus kas dokusunun uyarılar birliğini azaltarak kasılmasını zorlaştırır, bu salgının artmasını sağlar, dölyalağı ağzındaki (serviks) bezlerin salgısının birleşimini ve özelliklerini degiştirir, dölyalağında döllenen yumurtanın daha kolay yerleşmesi için gerekli ortamı hazırlar. Bütün bu özellikleriyle gebeliğin başlamasını ve sürmesini sağlayan progesteron ayrıca gebelikte öbür hormonlarla birlikte meme dokusunu geliştirir ve bu dokuyu doğum sonrasında süt salgılamaya hazır duruma getirir.Düşük tehlikesi durumunda erken gebelikte bazen progesteron azlığı ihtimali düşünülerek düşüğü engellemek için az miktarda progesteron ilaçları (duphaston ve progestan gibi) doktorun önerisi ile kullanılmaktadır.

TESTESTERON HORMONU BOZUKLUKLARI

Testosteron, Erkeklik Hormonu Nedir?

Testosteron erkeklik hormonudur ve testosteron steroid grubu hormondur. Testosteron ve östrojen sex hormonları dediğimiz geniş bir hormon grubu içerisinde yer alırlar. Erkek tipi yani androjen hormonları testosteron, dihidrotestosteron, androstenedion, 17 alfahidroksiprogesteron ve dehidroepiandrosteronu (kısaltılmışı DHEA) kapsar. Erkeklik hormonu testosteron erkeklerde yüksek miktarlarda kadınlarda ise düşük miktarlarda salgılanır.

Testesteron Kadında Ne Gibi Etkiler Yapar? Testesteron Testi Nedir? Doğal Testesteron Varmıdır?

Kadınlarda düşük oranda salgılanan testosteron kadınlarda şehvet duygusunun oluşmasında, kadının cinsel isteğinin artışında rol oynar. Testosteronun kadında normal seviyelerde olması kadınların sekste doyuma ulaşması için önemlidir. Testosteron fazlalığının ilk belirtileri yüzde sivilceler çıkması, her iki meme arasında, göbekte, kalça üzerinde ve bacakların üst kısmında sert, siyah ve kalın kılların çıkmasıdır. Hormon problemleri nedeni ile gelişen kıllarda devamlı hormon uyarısı olduğundan epilasyon iyi sonuç vermez. Epilasyon devamlı hormon uyarısı devam ettiği için başarısız olur. Öncelikle testosteron artışının tedavisi gereklidir. Testosteron fazlalığı adet düzensizliğine, kısırlığa ve adetten aşırı kan kaybına neden olur. Testosteronun ileri derecede yükselmesi kadınlarda sesin kalınlaşmasına, vücudun kaslı, yüz hatlarının sert görünmesine neden olur. Testosteron daha da artarsa kadınların saçı dökülür, klitoriste büyüme ve vaginada daralma meydana gelir. Testosteronun yüksek olması bir kadını lezbiyen yapmaz, homoseksüellik bir psikolojik sapmadır.

Testesteron Yüksekliği Kadında Ne Yapar? Erkeklik Hormonu Yüksekliği Nedir?

* Adet düzensizliği
* İstenmeyen bölgelerde kıllanma
* Sivilce
* Saç dökülmesi
* Ciltte yağlanma
* Ses kalınlaşması
* Göbek bölgesinde yağlanma
* Kısırlık
* Takıntılı, hırçın ruh hali

Testestron Düşüklüğü Kadında Ne Yapar? Erkeklik Hormonu Azlığı Nedir?

* Koltuk altı ve genital bölge kıllarında dökülme
* Cinsel isteksizlik
* Cinsel ilişkiden zevk almama
* Kasların hacim ve güç olarak azalması
* Ciltte erken yaşlanma belirtileri
PROLAKTİN HORMONU BOZUKLUKLARI
Prolaktin Hormonu Nedir?

* Prolaktin (prolactin) insanlarda beyinin arka kısmında hipofiz adı verilen bir bölgeden salgılanan bir hormondur. Kandaki normal değer aralığı 10-25 ng/ml’dir. Prolaktin hormonu nun asıl görevi süt üretilmesidir. Prolaktinin salınımı dopamin adı verilen bir başka beyinden , hipotalamus bölgesinden salınan hormon dengeler. Dopamin eksikliğinde tabii ki prolaktin salgısı artar.

* Prolaktin hormonu salgısı arttığı zaman gereksiz süt salınımına (buna galaktore denmektedir) ve adet düzensizliğine sebep olur. Bazen klinik olarak şikayetler olsa bile kan testlerinde hormon düzeyleri normal çıkmaktadır, bunun nedeni laboratuvar yöntemleri ile ölçülemeyen prolaktin alt türlerinin olmasıdır ve bunların da laboratuvarda tespit edilememesidir.

* Prolaktin fazlalığı kadınların önemli bir kısmında adet gecikmeleri , adet düznesiliği ve memelerden süt gelmesi durumu görülür. Galaktore olarak ismlendirilen bu memelerden süt gelmesi durumunda kadınların bir kısmında adetler normal olabilir ve adet düzensizliği şikayeti olmayabilir. Erkekte prolaktin hormonu yüksekliği ise ayrı bir konu olup endokrinoloji uzmanlarınca değerlendirilmesi gereklidir

* Prolaktin düzeyi ile verdiği belirtiler, klinik bulgular çoğu zaman birbiri ile uyumlu olmazlar yani prolaktin düzeyi çok yüksek olmasına rağmen kadında hiç bir bulgu veya önemli bir şikayet olmayabilir veya tam aksine çok az bir prolaktin yükselmesi ile çok sayıda şikayet ortaya çıkabilir.

Prolaktin Hormonu (Süt hormonu) Yüksekliğine Yol Açan Durumlar Nelerdir?

* Prolaktin hormonunun lohusalıkta emzirme dönemi dışında neden arttığına dair kesin birbilgi yoktur ve artışın sebebi genellikle tam olarak tespit edilemez.

* Prolaktin hormonu yükselmesine bazen göğüs bölgesine rastlayan şiddetli darbeler, meme ameliyatları, stres, meme uçlarının sürekli olarak uyarılması, bazı karaciğer hastalıkları ve böbrek hastalıkları neden olabilmektedir.

* Depresyon, anksiyete ve psikiyatri ilaçlarının büyük kısmı, hipertansiyon tedavisinde kullanılan bazı antihipertansif ilaçlar, östrojen hormonu yan etki olarak prolaktin yükselmesine sebep olmaktadırlar. Özellikle bazı antidepresan ve antipsikotik ilaçların prolaktin seviyesini aşırı yükselttikleri bilinmektedir.

* Sistemik hormonlar ve özellikle guatr-tiroid bezinden salgılanan hormonların yetersiz olması da prolactin hormonunun yükselmesine neden olabilmektedir.

* Hipofiz adenomu, hipofiz bezinden aşırı prolaktin salgılanmasını sağlayan bir çeşit iyi huylu kistik yapı olup bu bölgenin hipertrofisidir ve çok nadiren görme sinirine bası yaparak görme ile ilgili sorunlara neden olabilir. Tanı “Hipofiz MR” ı ile konmaktadır, eskiden “sella grafisi” yapılmakta idi, günümüzde sella grafisi kullanılmamaktadır. Büyüklüğü 10 mm’den az olan kistik yapılara mikroadenom, daha büyük olanlara ise makroadenom adı verilir ve makrodenom varlığında beyin cerrahisi tarafından ameliyat yapılması gerekebilmektedir.

Prolaktin Hormonu Yükselmesi, Hiperprolaktinemi Beliritleri Nelerdir?

* Hiperprolaktinemi sonucu olarak memelerden kendiliğinden süt gelmesi (galaktore olarak isimlendirilmektedir) ve adet düzensizliği sıklıkla gözlenir. Ara kanamalar, lekelenme tarzı kanamalar, spotting kanama ,sık adet görme, adet kanının renginin koyulaşması , adet kanamasının azalmasına neden olabilir. Adet düzensizliğinin en muhtemel nedeni ise anovulasyon olarak isimlendirilen durum yani yumurtlamanın olmamasıdır. Hiperprolaktinemi de önemli bir oranda “amenore” yani hiç adet görememe de söz konusudur.

* Yumurtlamanın olmaması veya kalitesiz yumurtlama zor gebe kalma veya kısırlık sebei olmaktadır. Gebe kalamama nedeniyle başvuran kadınlarda önemli oranda prolaktin hormonu yüksekliği saptanmıştır.

* Hiperprolaktinemi bir hipofiz adenomuma bağlı olduğunda ek olarak baş ağrıları (özellikle başın arka kısmından kaynaklanan ve gözlere doğru yayılan ağrılar) ve görme bozuklukları ortaya çıkabilmektedir.

Prolaktin Seviyesi Ölçümü Nasıl Yapılmalıdır?

* Prolaktin hormon testi sabah saat 09:00-10:00 arasında yapılmalı,

* Hormon testinden önce özellikle birkaç gün süreyle cinsel ilişkide bulunmamalı, (bir önceki 24 saat cinsel ilişki olmamalı)

* Prolaktin testi öncesi birkaç gün meme uyarımından ve özellikle meme ucu uyarımından kaçınılmalı, kan mutlaka sabah aç karna kan alınmalı,

* Uykusuz olunmamaya özen gösterilmelidir

Prolaktin Hormonu Yüksekliği tedavisi nasıl yapılır?

* Hiperprolaktinemide şikayet ve bulgulara göre tedavi seçeneği vardır, eğer tek sorun galaktore ise genelde tedavi gerektirmez. Galaktore ile birlikte prolaktin de yüksek bulunur ise seviyesi önemlidir. Prolaktin hormonu seviyesine göre tedavi planlanır (parlodel, dostinex gibi..) Eğer değer 100 ng/ml’den yüksek bulunur ise hipofizde sorun olabileceğinden ileri tetkik gerekir. Mikroadenom bulunur ise yine tek başına ilaç tedavisi ve takip önerilir. Gerekirse nöroşirurji (beyin cerrahisi) konsültasyonu istenir.

* Hiperprolaktinemi ile birlikte tiroid beziyle ilgili hormonal bir sorun veya guatr saptandığında tedavi bu bölgeye yönlendirilir.

* Prolaktin hormonunun yükselmesine neden olabilecek dış etkenler ve ilaçlar (antideprsanlar gibi) saptanır ve giderilmeye çalışılır.

* Kısırlık şikayeti veya zor gebe kalma şikayeti ile başvuran kadınlarda prolaktini düzenleyen ve gebe kalmaya yardımcı ilaçlar birlikte kullanılır.

* Hipofiz adenomu varlığında ise bu adenomların büyük kısmı prolaktin hormonunu düşürücü ilaçlarla,(parlodel, dostinex gibi.) tedavi edilebilir niteliktedir. Şiddetli belirtilere neden olan (şiddetli baş ağrısı, görme alanının çok daralmış olması) veya hızlı büyüme eğilimi gösteren adenomlarda beyin ameliyatı gerekebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

* Prolaktin yüksekliği şikayetleri gerekli ilaçla giderildikten sonra belirli aralıklarla düzenli olarak ölçümlerine devam edilir. Adenom varlığında yine belli aralıklarla Beyin MR görüntüleme yöntemleri ve görme alanı muayeneleri ve tabii ki prolaktin hormonu seri ölçümleri tekrarlanmalıdır.
LUTEAL FAZ
Luteal Faz Nedir?

Adet döneminin ilk yarısında yani yumurtlamadan önce endometrium giderek kalınlaşırken yumurtlama olduktan sonra artık daha fazla kalınlaşmaz, olgunlaşır. Bu ikinci döneme siklusun” luteal faz” ı adı verilir. Luteal fazın süresi her kadında 14 gün olup sabittir. Luteal fazın amacı rahim içi tabakanın olası bir gebeliğe hazırlanmasıdır.

Luteal Faz Defekti Nedir?

Luteal faz defekti ya da luteal faz yetmezliği adet günü ile karşılaştırıldığında rahim iç tabakasının 2 gün ya da daha fazla geride olması ve gerktiği kadar olgunlaşmamsıdır. Eğer iki adet dönemi arka arkaya saptanır ise luteal faz bozukluğunun kısırlık nedeni olabileceği kabul edilir. Kısırlık (infertilite) nedeni ile tedavi olan veya kadın doğum uzmanına başvuran kadınların % 3-4’ünde sorun luteal faz defektidir. Tekrarlayan düşüklerde de bu sorun görülmektedir ve bu oran biraz daha yüksektir. Progesteron yetersizliğinin luteal faz defektine neden olabileceği düşünülmektedir. Bunun dışında yüksek prolaktin düzeylerinde ve yumurtlamanın uyarılması için klomifen (klomen, gonophene) alan kadınlarda da luteal faz yetmezliği görülür.

Luteal Faz Defekti Tanısı Nasıl Konulur? Progesteron Testi Nedir?

Progesteron testi yapılarak luteal faz defekti tansı kolaylıkla konabilmektedir.Tanı kanda adetin 21. gününde progesteron düzeylerinin tespiti ile konur. Adet siklusunun 21. gününde kanda bakılan progesteronun 6.5 ng/ml’den yüksek olması ovülasyon (yumurtlama) olduğunu düşündürür.Luteal fazı en iyi değerlendirmek için asıl tanı yöntemi endometrium biopsisidir. Çünkü progesteron düzeyi endometrium yapısından çok yumurtlamanın olup olmadığı hakkında fikir verir. Endometrium biopsisine tıbbi olarak “endometrial dating” adı verilir. Genellikle genel anestezi altında adetin 21. gününde uygulanan bir basit kürtaj işlemidir.

Luteal Faz Defekti Tedavisi Nasıl Yapılır?

Luteal faz yetmezliği tedavisinde tıbbi tedavi uygulanır. Progesteron içeren ilaçlar kullanılır.Progesteron içeren ilaçlar (Progestan, duphaston ..) çoğunlukla adetin ilk gününden itibaren 15. gün başlanır ve 10 gün devam edilir.Tedavi beklentilere göre değişmesine rağmen genellikle en az 3 ay yapılır.
AŞIRI TÜYLENME KILLANMA

Tüylenme, Aşırı Tüylenme Kıllanma Nedir?

Hirsutismus yani aşırı tüylenme-kıllanma erkeklik hormonu bağımlı kıllanma artışı olarak tanımlanır. Bu kıllanma tüylenme artışı sıklıkla üst dudak, çene, kulak, yanak, alt karın, sırt, göğüs ve kollarda olur.

Normalde kadın vücudunda erkek tipi olmayan kıllardaki genel artışa “hipertrikozis” adı verilmektedir. Bazen de ailevi, ırsi olarak bazı kadınlarda bu bölgelerde ince ve hatta kalın ve koyu renkli kıllar olabilmekte ve bu durumlarda kadınlar muhtemel bir hormonal bozukluk endişesiyle sıklıkla doktora başvurabilmektedirler. Bu tür durumlarda yapılan hormonal incelemeler çoğu durumda normal sonuçlanmakta ve epilasyon yöntemi ile kıl köklerinin alınması dışında kalan tedavi yöntemleri yeterince sonuç vermemektedir.

Hirsutismus ise androjen adı verilen erkeklik hormonlarının fazlalığının en sık bulgusudur. Bu tür tüylenme durumunda bir diğer kozmetik sorun da akne yani sivilcelerdir. Bunun nedeni androjen hormonların (erkeklik hormonları) fazlalığına bağlı olarak deriden yapılan madde miktarının da artması ve sonuçta bunların tıkanarak sivilceleşmesidir.

Aşırı Tüylenmenin Tanısı Nasıl Konulur?

Aşırı tüylenme, kıllanma tanısı, doktor tarafından dikkatli öykü ve fizik muayene ile konur. En sık görülen sebepler polikistik over ve idiyopatik hirsutizm (ailevi tüylenme) gibi durumlarda hirsutizm ergenlik döneminde başlar ve bir kaç yıl içinde uzun sürede ilerler. Düzensiz adet dönemleri ile birlikte hirsutizm, aşırı tüylenme genellikle polikistik overde görülür. Birden başlayıp hızlı ilerleyen hirsutizm olan bir kadında adet düzensizliği de varsa ayrıca androjen salgılayan tümörler düşünülmelidir. Erkeklik etkili ilaç alımı da araştırılmalıdır. Cushing ve hipotiroidi hastalığı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Tüylenme, Aşırı Tüylenme Nedenleri Nelerdir?

Idiyopatik hirsutizm, ailevi aşırı tüylenme

* Polikistik over sendromu (PCOS)
* Hipertekozis
* Over veya böbrek üstü tümörü
* Adrenal hiperplazi

Aşırı Tüylenme Testleri Nelerdir?

Hirsutizmi olan hastada serum total testosteron veya serbest testosteron seviyesine bakılması , ve bazen de DHEAS ,17 hidroksiprogesteron, androstenedion bakılması gerekmektedir.

Tüylenme Tedavisi Nasıl Yapılır?

Altta yatan bir hastalık saptandığında buna yönelik uygun tedavi, ilgili klinik ve hekim tarafından planlanmalıdır. Sadece uçorgan aşırı duyarlılığına bağlı tüylenme, ırksal ya da ailesel hipertrikozis olguları kozmetik amaçla tedaviye alınır. Sistemik hastalığa bağlı durumlarda da istenmeyen kıllardan kurtulmak için sistemik tedavi yanında kozmetik yaklaşım da gereklidir. Eğer altta yatan sebep “polikistik over” ise tedavi jinekolog tarafından buna yönelik yapılmalıdır
KADINLARDA SAÇLARIN DÖKÜLMESİ
Kadınlarda Saç Dökülmesi

Kadınların saçlarıyla ilgili en önemli sorunlarından biri olan saç dökülmesi, saçın kısım kısım ya da bütün başta yoğun bir şekilde dökülmesi hormonal değişikliğine bağlamaktadır. Saç dökülmesi için kadınların erkeklik hormonu olan androjeni daha fazla salgılamaya başladıkları düşünülmektedir.
Kadınlarda Saç Dökülmesine Kadınlık Hormonların Etkisi Nedir?

Östrojen hormonu doğrudan cildin dokusunu ve saçın esnekliğini etkiler. Kadında doğumdan birkaç ay sonra kadınların saçları dökülmeye başlar. Ayrıca hamilelik sırasında pek yüksek olan östrojen seviyesi doğumdan sonra birden bire düşer, bu da saçları kötü etkiler. Ancak bu geçici bir durumdur bu yüzden endişelenmeye gerek yoktur. Ayrıca doğum kontrol hapları ( oral kontraseptif) alan kadınlar da, hap kullanmayı bıraktıktan sonra saç dökülmesiyle karşılaşabilirler.
Polikistik Over hastalarının büyük kısmında artan androjen (erkeklik) hormonlarının etkisi ve kadında bozulan hormon dengesinin sonucu olarak oluşan “erkek tipi” saç dökülmesi belirgin bir şikayet olup hastalığın doğru tedavisi ile saçlarda dökülme durmakta ve saçlar tekrar aynı şekilde çıkmaktadır.

Kadında Saç Dökülmesi Nedenleri Nedir?

Kadınlarda sıkıntı, endişe, uykusuzluk, bozuk dişler ve dengesiz beslenme saç dökülmesine sebep olabilir. Saçlara gelişigüzel ve yalnış boyalarla yapılan boyamalarla verilen zararlar tellerin kırılmasından daha da öteye gidip, saç dökülmesine yol açabilir. Devamlı sıkı toka veya lastikle toplanan saçlardaki gerilme saç derisinde iltihaplanmaya, şişmeye, saçı besleyen bölümün büzülerek saçın dökülmesine sebep olabilmektedir. Saçların birdenbire dökülmesi aslında estetik bir problem değil, tıbbi bir meseledir. Böyle bir durumda, sadece başın değil bütün vücudun detayı, ormonlalı muayene edilmesinin yanı sıra, kadınlık htiroid testleri, böbrek, kalsiyum, enzim, karaciğer incelemeleri de yapılmalıdır

Saç Dökülmesini Önlemek Ve Saç Dökülmesi Tedavisi Nasıl Yapılır?

1- İlaçla Tedavi

2- Cerrahi Tedavi Seçenekleri

3- Cerrahi Olmayan Tedavi Yöntemleri Ve Seçenekleri
HİPERANDROJENİZM
Hiperandrojenizm ( Erkekleşme Erkeklik Belirtileri)

Androjen fazlalığı, Hiperandrojenizm: Artmış serum androjen değerleri veya yüksek androjen hormonunun biyolojik aktivitesinin belirtilerini tanımlar.

Hirsutizm: artmış androjen hormon seviyeleri sonucu oluşan kıllanmadır. Hirsutizm yüz, göğüs, sırt, alt karın ve uylukların üst kısımlarında koyu kılların gelişimini belirtir.

Akne: Kıl folliküllerinin komşuluğunda bulunan yağ bezlerin enfeksiyonu sonucu oluşan abse lere “akn”e denir. Androjenlerin pilosebase bez sekresyonlarını arttırma özelliği nedeniyle, uzun süre şiddetli akne gelişiminden aşırı androjenik aktivitenin (erkeklik hormonu aktiviresini) sorumlu olduğu kabul edilmiştir.

Yağlı cilt: Androjen ,erkeklik hormonu artmasına yanıt olarak artmış pilosebase bez salgıları sonucu aşırı cilt yağlanması olabilir.Sonuçta bir “yağlı cilt” ten bahsedilir.

Ses değişiklikleri: Ses telleri androjen (erkeklik hormonu) etkisi ile kalınlaşır. Bu kalınlaşma dönüşümsüzdür ve ses yapısında kalınlaşma olur.

Erkek tipi vücut yapısı: Androjen,yani erkeklik hormonu etkisi ile önemli kas gruplarında (kol ve bacak kasları gibi) hipertrofi görülür. Bu majör kas gruplarının hipertrofisi ile erkek tipi vücut yapısı ortaya çıkar.

Erkek Tipi kellik, Erkek Tipi Saç Dökülmesi: Androjenlerin bazı bölgelerdeki kılların büyümesine bazı bölgedekilerin dökülmesine sebep olması tam olarak açıklanamamıştır.Artan eerkeklik hormonları kadınlarda bazı bölgelerde kellik yapabilmektedir.

Klitorisin büyümesi, klitoris hipertrofisi: Artmış androjen etkisine maruz kalma sonucunda bazı kadınlarda klitoris büyümesi görülebilir. Bu büyüme doza bağımlı bir olaydır ve geri dönüşümsüzdür.

Hiperandrojenizm, Androjen Fazlalığı (Erkekleşme) Tanısı Nasıl Konur?

A. Fizik ve pelvik muayene: Seksüel kıllarda aşırı büyüme, erkek tipi kellik, ses de kalınlaşma, klitoris büyümesi, meme hacminde azalma ve erkek tipi kas yapısı gelişimi tanıya yardımcıdır.

B. Laboratuvar değerlendirmesi: Serum veya plasma testosterone ve androstenedion ölçülür. DHEAS bir androjen öncüsüdür ancak genelde aşırı adrenal bez aktivitesini tespit etmek amacıyla ölçülür.

Hiperandrojenizmin Nedenleri Nelerdir?

Hiperandrogenizmin, androjen fazlalığının beş nedeni belirlenmiştir.

1- Hiperandrojenemik kronik anovulasyon sendromu

2- Geç başlangıçlı adrenal hiperplazi

3- Androjen üreten over veya adrenal tümörleri:

4- Cushing sendromu

5- İdiyopatik ve ilaca bağlı hirsutizm
Hirsutizm Ve Hiperandrojeneminin Tedavisi Nasıl Yapılır?

Hirsutizmli veya hiperandrojenemili hastaların tedavisi hirsutizm in nedenine ve hastanın gebelik isteyip istememesine bağlıdır.

Gebelik istenmiyorsa, tedavi yeni kıl gelişimini durdurmaya, var olanların ortadan kaldırılmasına ve adet siklusunu düzenlemeye yöneliktir.

a.Kombine oral kontraseptifler, doğum kontrol hapları.

b. Spironolakton.

c. Flutamid

Eğer gebelik isteniyorsa, Hiperandrojenemik kronik ovulasyon sendromlu (yumurtlama sorunlu) hastalarda sıklıkla yardımcı ovülasyon indüksiyonu yöntemleri, yani yumurtlamayı uyarma tedavisi gerekir. Bu yardım oral klomifen sitrat veya gonadotropinlerin kullanımı ile yapılmaktadır.Kullanılan ilaçlar ve tedavi yöntemleri ise

1- Klomen, Klomifen sitrat.
2- Gonadotropinler.
3- Metformin.
HORMON TESTLERİ
Hormon Tetkikleri, Hormon İncelemeleri

Adet düzensizliklerinin, anormal kanamaların, kısırlığın ve yumurtlama bozukluklarının önemli nedenlerinden birisi hormonal bozukluklardır. Hormonlar arasındaki ve hormonal dengedeki en küçük bir uyum bozukluğu tüm kadındaki tüm hormonal dengeyi ciddi derecede bozulabilmektedir. Bu bozukluk ovulasyonu ve gebe kalmayı önleyebildiği gibi adet siklusunu da bozar.

Hormon Ölçümleri, Hormon Profili Ne Zaman Yapılmalıdır?

Adetin 2.günü veya 3.günü yapılan hormon ölçümleri bu uyumu gösterme açısından önemlidir. Yumurta hücrelerini büyüten, geliştiren ve yumurtalıklardan östrojen hormonunun salgılanmasına neden olan beyindeki hipofiz kaynaklı FSH ve LH hormonlarının seviyesi hekime istenilen bilgiyi verir.

Hormon profilinde Hangi Hormonlara Bakılır? Hormon Tahlili ve Hormon Tetkiki Sırasında Hangi Hormonlara Bakılır?

Östrogen (E2) özellikle siklusun 2.yarısında progesteron hormonu ile birlikte embriyonun yerleşmesi için rahim içindeki mukozayı , endometriyumu hazırlar.Eğer hastada diğer bazı klinik bulgular varsa ;göğüsten süt gelmesi-galaktore, kıllanma-hirsutizmus,ses kalınlaşması, adet düzensizliği, adet görememe gibi prolaktin , tiroid hormonları , testosteron , DHEA-SO4, 17-OH progesteron , kortizol gibi baska hormon seviyelerine de bakabilir. Genelikle bir “hormon profili” içeriği; FSH, LH, Östrojen, Progesteron, Prolaktin, Testesteron, TSH, T3, T4 hormonlarını içerir.

The post Hormon Bozukluğu first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Çok Önemli Hayatı Önlemler! https://www.coolkadin.com/cok-onemli-hayati-onlemler.html Sat, 17 Oct 2015 17:29:38 +0000 https://coolkadin.com/cok-onemli-hayati-onlemler.html Ergenlikten...

The post Çok Önemli Hayatı Önlemler! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Ergenlikten itibaren kadınlar sağlıklarını korumak için nelere dikkat etmelidir?

Sağlıklı bir hayat sürmek için kadınların dikkat etmesi gerekenler…

Aslında bir kız çocuğunun genç kızlığa ilk adım attığında başlayan ve yaşamı boyunca devam eden gelişimi ve sağlıklı yaşlanması için yapması gerekenleri Hisar Intercontinental Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşe Kara ile konuştuk…
 
Üreme çağına gelmiş bir genç kızın kaç yaşında adet görmeye başladığının çok önemli olduğunu dile getiren Op. Dr. Ayşe Kara; ‘Ülkemiz ortalaması 11-12 yaş civarında olmasına rağmen; son yıllarda ergenlik başlangıcının 8 yaşına kadar indiğini görmek mümkün.
 
Dolayısıyla sekonder seks karakterlerinin belli olması 8 yaş civarıdır. 8 yaş dönemindeki bir kız çocuğunda göğüsler çıkmaya başlıyorsa problem olabilir. Bu durumda ailelerin mutlaka çocuk sağlığı ve hastalıkları ya da çocuk endokrinolojisi uzmanına başvurmaları gerekir.
 
11-12 yaşında adet görmeye başladıktan sonra ayda bir adet oluyorsa sıkıntı yok diyebiliriz. Ancak, tüylenme ve sivilce oluşumunda ciddi artışa adet düzensizliği de eşlik ediyorsa genetik geçişli polikistik over sendromu olabileceği için kontrol amaçlı kadın hastalıkları ve doğum uzmanına götürmekte fayda vardır.
 
Ergenliğe yeni girmiş bir kız çocuğunda gereğinden fazla kıllanma ona gelecekte sıkıntı yaşatabilir; sonrasında insülin direnci gelişebilir, kilosu artabilir, şekerle ilgili problemleri olabilir’ diye konuştu. 
 
Rahim Ağzı Kanseri riskini düşürmek elinizde!
 
Günümüzde kadınlarda görülen kanser türleri arasında en hızlı ilerleyen; ancak erken teşhis edildiğinde tedaviyle kurtulma şansının çok yüksek olduğu rahim ağzı kanserinden korunmak için kız çocuklarına 12 yaşında rahim ağzı kanser aşısı yaptırılması, gelecekte rahim ağzı kanseri açısından koruma sağlar. Cinsel aktif olmadan yaptırıyor olmak çok daha anlamlı ve koruyucudur. 
 
Rutin kontrol ve testler sağlıklı yaşamın anahtarı!
 
Evlilik öncesinde genç bir kızın gelecekteki sağlığını olumsuz etkilememesi açısından muayene olmasında fayda vardır. Evlilik dönemi sonrasında yıllık yaptırılan smear testi, başta kadının en üretken çağında görülen rahim ağzı kanseri olmak üzere pek çok hastalığın erken tanısında çok önemli bir role sahiptir.
 
Özellikle 30-35’li yaşlarda daha fazla görülen rahim ağzı kanseri, ileri dönemlerde yerini yumurtalık ve rahim kanseri riskine bırakır. O yüzden belli dönemlerde belli kanserlere yönelik taramaları göz ardı etmemek gerekir. 
 
Sağlıklı hamilelik için sağlıklı bir başlangıç gerekir…
 
Hamilelik planlanmadan önce mutlaka rutin kontrollerin, kan sayımının yapılması, bulaşıcı hastalık risklerinin değerlendirilmesi, tiroid değerlerine bakılması, kan uyuşmazlığı yönünden çiftlerin bilgilendirilmesi gerekir. Bebek gelişiminde en önemli dönem olan ilk 3 ayda kesinlikle folik asit desteğinden yararlanılmalıdır.
 
Gebelik gerçekleştikten sonra da gebeliğin yerleşim yeri çok önemli olduğu için mutlaka düzenli kontrollerle gebelik takiplerinin yapılması gerekir. Doğum sonrası doğum şekline bağlı olarak bir hafta 10 gün arasında ilk kontrol yapılır. Vücudun toparlanması en erken 2 ayı süresini bulur. 40 gün geçtikten sonra vücudun normal seyrine dönüp dönmediğini görmek için genel kontrol yapılır ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verilir. 
 
Menopoz son değil; yeni bir başlangıçtır!
 
Özellikle menopoz döneminde protein ağırlıklı sağlıklı beslenme, kalsiyum ve D vitamini takviyesi, spor, kadın sağlığını korumak için vazgeçilmezlerin başında yer alır. Premenopoz dönemdeki en belirgin işaret adet düzensizliğidir. Kadınların çoğu 40’lı yaşlara geldiğinde adet düzensizliği ile ilgili sıkıntılar yaşayabilir. Bu süreçte takip çok önemlidir.
 
40 yaş ve üstünde smear testinin yanı sıra meme filmi, meme ultrasonu yaptırılması gerekir. Özellikle ailede genetik bir yatkınlık yoksa 40 yaş civarı; varsa 30-35 yaş döneminde check-uplara başlamak gerekir. 40’lı yaşlardan sonra yumurtalık kistleri ve yumurtalık kanseri açısından yine dikkatli olmak önemlidir.
 
Kişi menopoza girdiyse kemik erimesi de başlayabilir. 40-45 yaş öncesi menopoza giriyorsa, gerekli kontrol ve testler yapılarak uygun görüldüğü takdirde kemik erimesini önlemek için hormon takviyesi yapmak gerekebilir.  Kemikler için de kalsiyum ve D vitamini kemik erimesi olmasın diye birlikte alınmalıdır. 
 

The post Çok Önemli Hayatı Önlemler! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Kızınız reglin ne demek olduğunu mu merak ediyor? https://www.coolkadin.com/kiziniz-reglin-ne-demek-oldugunu-mu-merak-ediyor.html Mon, 17 Aug 2015 14:58:25 +0000 https://coolkadin.com/?p=816 Regl...

The post Kızınız reglin ne demek olduğunu mu merak ediyor? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>

Regl öncesinde kızısın bu konuyla ilgili çok sorular soruyorsa mutlaka cevap verin bu kızınızın size daha çok yakınlaşmasını sağlayacaktır.
Adet olmak, kız çocuk için ergenliğe girişin en belirgin işaretidir. İlk adet döngüsüyle beraber kız çocuk genç kızlığa adım atar ve üreme yeteneği kazanır. Adetle başlayan dönem menopoza kadar devam edecektir. Peki, kız çocuklarına adet ile ilgili ne zaman konuşmaya başlanmalı? Psikolojik Danışman Dolunay Kadıoğlu anlatıyor.
İlk adet olma yaşı 11-14 yaş arasındadır. Bazen bu süreç16 yaşına kadar uzayabilir. Ama çocuğunuz 13-14 yaşındaysa ve beden gelişimi, fiziksel değişimleri yok denecek kadar azsa bir uzmana başvurmalısınız.
Cinsellikle ilgili soru sormaya başladığı andan itibaren bilgi verin
Adet olmak çoğu ergen için kabul etmesi zor bir deneyimdir. Özellikle erken denebilecek yaşta adet gördüyse daha da zorlanacaktır. Bu nedenle kız çocuklarına mutlaka önceden bilgi vermek ve onları bu döneme hazırlamak gerekir. Eğer kızınızda bedensel gelişim başladıysa yani göğüs gelişimi, kalçaların belirginleşmesi, tüylenme, sivilcelenme gibi fiziksel değişimler varsa, adet görme ile ilgili bilgi vermenin zamanı çoktan gelmiş demektir. Aslına bakarsanız bu bilgilendirmenin alt yapısını çocuğunuz cinsellikle ilgili soru sormaya başladığında oluşturmalısınız. 5 yaşının altında da sorabilir sonrasında da… O sordukça sorduğu kadarının cevabını verebilirsiniz bu şekilde onunla olumlu iletişimi geliştirmiş ve cinsellikle ilgili konularda konuşulabileceğini öğretmiş olursunuz. Bu şekilde basamak basamak bilgi vermiş olursunuz.
Kızınıza adetle ilgili neler anlatmalısınız?
Adetin, bedensel büyümenin doğal ve sağlıklı bir gelişim süreci olduğunu,
Adet döneminin doğal bir dönem olduğu, bundan sonra kadınlara dair büyümenin hızlanacağı ve genç kızlığa girişin ilk adımı olduğu ama içindeki çocuk tarafını bırakmasına gerek olmadığı,
Adetin kirli ve pis olmadığını tam tersine çok sağlıklı olduğu,
Adet olmanın büyüyünce ve anne olmak istediğinde çocuk dünyaya getirmek için gerekli olduğunu,
Adet olmanın ayıp ve utanılacak bir durum değil tam tersine kutlanacak bir durum olduğu,
Adet döneminde kullanılan pedler ve nasıl kullanılacakları,
Adet döneminin kendisinin özeli ve mahremi olduğu ve sadece dilediği kişilerle paylaşılacağı,
Kendi bedenini sevmenin ve korumanın, HAYIR diyebilmenin önemi,
Kız çocuklarımıza adet olmayla ilgili henüz adet olmadan bilgi vermek onları bilgiyle hazırlamak, yaşayacakları deneyimi bir parça kolaylaştırabilir. Büyümek çok ama çok emek isteyen, bilgi ve sevgi isteyen bazen ağrılı, bazen acılı, bazen keyifli bir süreç… Adet öncesinde kızınızı hazırlamak ikinizi birbirinize daha da yakınlaştıracaktır.

The post Kızınız reglin ne demek olduğunu mu merak ediyor? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Kadınların ergenlik döneminde cinsel gelişim https://www.coolkadin.com/kadinlarin-ergenlik-doneminde-cinsel-gelisim.html Mon, 17 Aug 2015 14:54:26 +0000 https://coolkadin.com/?p=813 Göğüslerin...

The post Kadınların ergenlik döneminde cinsel gelişim first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>

Göğüslerin büyümesi, genital bölgede kılların ortaya çıkması kadınlarda, puberte ve cinsel gelişim aşamaları hakkında uzmanlar açıklamalarda bulundu.

Ergenlik dönemi 9-13 yaşlarında başlayıp yirmili yılların başlangıcına kadar süren, hızlı bedensel, ruhsal, sosyal değişiklikleri içeren dönemin genel adıdır. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Burcu Kardaş Arslan, çocukluktan genç kızlığa geçiş dönemini anlattı.
Ergenlikte genç kızlarda öncelikle göğüsler belirginleşir, sonra cinsel bölgelerde kıllanmalar oluşur, en sonda da adet görülmeye başlanır.
Göğüslerin belirginleşmesi
Ergenlik kızların çoğunda göğüslerin büyümesi ile başlar. Göğüslerin büyüdüğünü genelde meme uçlarının birisinin veya her ikisinin üzerinde küçük ve hassas bir kabarıklık (tomurcuk) meydana gelmesi ile fark edilir. Bu kabarıklık birkaç yıl içinde giderek büyüyecektir. Başlangıçta bir göğüs diğerinden daha büyük olabilir ve bu durum bazen göğüsler son şeklini alıncaya kadar sürebilir.
Kılların oluşumu
Ergenlikle birlikte genital bölgede kılların ortaya çıkmasına “pubarş” denmektedir. Bu kıllar önceleri incedir daha sonra zaman içinde kalınlaşmaya başlayacaklardır.
İlk menstürasyon (İlk adet görme, menarş)
İlk adet görme veya tıbbi literatürdeki adıyla “menarş”, kız çocuklarının puberte gelişimi sırasında üreme çağına geçişin bir işareti olarak kabul edilir.
Kızların çoğu 9-16 yaşları arasındayken ilk adet kanamasını yaşarlar.
Adet kanamasına eş anlamlı olarak “mens”, “menstruasyon”, “ay hali” veya “regl” denilebilmektedir. Görülen ilk adet kanamasına ise “menarş” denir.
Menarş, yani ilk adet kanaması 11-15 yaşları arasında herhangi bir zamanda, ortalama olarak 12.5 yaşında ortaya çıkar. İlk adet kanamasının ortaya çıktığı yaş kalıtsal özelliklerden etkilenir. Dünya genelinde yüzyıl öncesine göre ilk adet kanaması yaşı yaklaşık 4 yıl geri gelmiş durumdadır. İlk adet kanamaları genellikle yalnızca östrojen hormonu etkisinde ortaya çıkan sıklıkla düzensiz kanamalardır. Yumurtlama henüz devreye girmediğinden kız çocuğu adet kanamasını beklenmedik zamanlarda görebilir. İlk adet kanamasından ortalama 2 yıl sonra yumurtlama olayı da devreye girer ve adet kanamaları düzenli hale gelirler.
Hızlı boy uzaması genellikle ilk adet kamasından sonra yavaşlamaya başlar.
Özetlenecek olursa, kız çocuğunda meme dokusunun gelişmeye başlamasıyla puberte başlamış olarak kabul edilir. Puberte çağının ilk belirtileri bazı kız çocuklarında yapısal özelliklere bağlı olarak 13-14 yaşına kadar gecikebilir.
Adet döngüsü nasıl oluşur?
Ergenlik döneminde beyinden gelen uyarılar, yumurtalıklardan östrojen ve progesteron adı verilen hormonların salınmasını sağlar. Adet döngüsü bu hormonlar tarafından düzenlenir. Kız çocukları doğduğunda yumurtalıklarında 400.000 civarında yumurta vardır. Doğumdan ergenlik dönemine dek geçen süre içinde yumurtaların bir kısmı dejenere olur. Ergenlik ile birlikte her ay bir yumurta olgunlaşarak atılır. İlk adet kanamasına menarş denir. Adet kanaması 9-16 yaşları arasında başlar.
1-14 Gün: Bu günler döngünün östrojen fazı olarak da adlandırılır. Adet kanamasının başladığı ilk gün östrojen en düşük düzeydedir. Hipofiz bezine gönderilen sinyaller ile FSH adı verilen hormon salınır, bu hormon yumurtalıklardan östrojen üretimini uyarır.
1. Gün: Adet kanaması başlar. Miktarı önemli olmamakla birlikte kanamanın başladığı ilk gün döngünün 1. günü olarak sayılır. Kanama genellikle 28 günde bir görülür. Bu dönemde yumurtalıklardan salınan yumurta döllenmediği takdirde rahmin iç tabakası ile beraber atılır. Adet kanamasının başladığı ilk gün sancılı geçebilir.
2-5. Gün: Kanama giderek azalır.
6. Gün: Kanama durur, bu arada yumurtalıklarda folikül adı verilen kese içinde bulunan yumurta büyümeye devam eder.
7-12. Gün: Yumurtayı içinde bulunduran kesecik büyür ve östrojen üretimi devam eder. Rahmin iç tabakası giderek kalınlaşır.
13-14. Gün: Ovulasyon (yumurtlama), olgunluğa erişen yumurtanın yumurtalıklardan salınmasıdır. Bu dönemde cinseli ilişkide bulunulursa gebelik gerçekleşebilir. Ovulasyonun (yumurtlamanın) gerçekleştiği günlerde karnın alt kısmında ve kasıklarda hafif ağrı olabilir. Çok az kanamanın da görülebildiği bugünlerde vücut ısısı artar.
15-28. Gün: Adet siklusunun ikinci yarısında yumurtalıklardan progesteron adı verilen hormon salınır. Progesteronun etkisi ile rahmin iç tabakası kalınlaşarak gebeliğe hazırlanır.
15-18. Gün: Yumurtalıklardan salınan yumurta tüpler aracılığı ile rahme gelir. Bu arada östrojen düzeyi düşmeye başlar ve yumurtalıklardan progesteron adı verilen hormon salınır.
19-20. Gün: Rahim gebeliğe hazırdır. Progesteron endometrium adı verilen rahmin iç tabakasının kalınlığını arttırır. Premenstrual sendroma da ( adet öncesi gerginlik sendromu ) neden olan bu hormon duygusal değişikliklere ve ciltte bozukluklara yol açar.
21-28. Gün: Progesteron ve östrojen yüksekliği devam eder. Bunlar göğüslerde ağrı ve hassasiyete, vücutta su toplanmasına ve belli gıdalara karşı aşırı istek duyulmasına neden olur. Tuzlu gıdalar yenildiğinde vücutta şişlik artar. Yumurta döllenmediği zaman gebelik oluşmaz, progesteron ve östrojen düzeyi düşer ve adet kanaması başlar.

The post Kadınların ergenlik döneminde cinsel gelişim first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Ergenlerde cinsel eğitim https://www.coolkadin.com/ergenlerde-cinsel-egitim.html Tue, 04 Aug 2015 07:47:34 +0000 https://coolkadin.com/ergenlerde-cinsel-egitim.html Çocukluktan...

The post Ergenlerde cinsel eğitim first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Çocukluktan ergenlik dönemine geçişte, çocuğunuz cinselliği merak etmeye başlayacaktır. Eğer anne babalar doğru ve uygun şekilde bu bilgileri ona sağlamazlarsa, ergenler cinsel bilgileri başka kaynaklardan öğrenme eğilimine girebilmektedirler.

Cinsel egitim; çocuklarin cinsellige yönelik pozitif bir bakis açisi gelistirmelerini destekleyerek, cinsel sagliklarini koruyacak bilgi ve yetenekleri kazanmalarini saglar. Ebeveynler çocuklarının cinsel konulardaki ilk eğiticileridir. İnsanlar doğdukları andan itibaren, başta ebeveynleri olmak üzere yakın çevrelerinden cinsellikle ilgili mesajlar almaya başlarlar. Ebeveynler çocuklarıyla konuşma, duygularını paylaşma, sevgi gösterme, onları giydirme ve onlara vücut bölümlerinin isimlerini öğretme gibi davranışlarla çocuklarına cinsellikle ilgili ilk bilgileri ve değer yargılarını aktarmaktadır. Bu konularda çocukları ile iletişim kurmak istemeyen, katı tutum içinde olan ebeveynlerin eksikliğini gençler başka türlü tamamlamaya çalışırlar. Ebeveynler bu durumda onlara sağlıklı bir yaşam sağlama fırsatını kaçırırlar, her türlü istenmeyen durumla karşılaşma olasılıklarını artırırlar.

Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu (International Planned Parenthood Federation) Uluslararası İnsan Hakları Yasalarına bağlı olarak gençler için özelleştirilmiş cinsel ve üreme haklarını tanımlamıştır:

1. Kendin olma hakkı – kendi kararını vermede kendini ifade etmede, cinsellikten zevk almada, güvenli olmada, evlenmeyi ya da evlenmemeyi seçmede ve aile planlamasında özgür olma.
2. Bilme hakkı – seks, kontraseptifler, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar/HIV/AIDS ve üreme ve cinsel haklar.
3. Kendini koruma ve başkası tarafından korunma hakkı – istenmeyen gebelik, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar/HIV/AIDS ve cinsel istismar
4. Sağlık hizmetlerine sahip olma – sır saklayan, karşılanabilen, iyi kalitede ve saygıyla sunulan
5. Katılma hakkı – gençler için planlanan programların planlanma, toplantı ve seminerlere katılma gibi her düzeyde çalışmalara katılma

Yaş gruplarına göre cinsel bilgilendirme içerikleri farklıdır.

Altı yaş grubunda resimli kitaplardan yararlanma, merak ettikleri konularda soru sormaya yüreklendirme yöntemi kullanılabilir. 10-14 yaş yakınlarının farklı boyutları, cinsel ilişkiyi geciktirmenin önemi, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve gebelikten korunma anlatılmalıdır. İlerleyen yaşlarda, 15-17 yaş grubunda eş sayısını sınırlandırma, istenmeyen sonuçlardan korunmada kondom kullanımının önemi ve karar verme becerisi kazandırma, cinsel baskılara karşı koyma– hayır deme becerilerinin önemi vurgulanmalıdır. Cinsel kimlik gelişimi, bunu etkileyen etmenler ve gelişimine ilişkin sağlıklı yaklaşımlar konularında bilgilendirme yapılmalıdır. Bu bilgilerin 12-17 yaşlarında verilmesi uygundur. Verilen bilgiler ile ergen kendi cinsel kimliğini anlamalı, cinsel kimliklere ilişkin davranış tiplerinin farkında olmalı, kendisini bu açıdan tanıyabilmeli ve buna uygun rolü benimsemelidir.

The post Ergenlerde cinsel eğitim first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Erken ergenlik nasıl anlaşılır? https://www.coolkadin.com/erken-ergenlik-nasil-anlasilir.html Tue, 04 Aug 2015 07:47:23 +0000 https://coolkadin.com/erken-ergenlik-nasil-anlasilir.html Uzmanlar...

The post Erken ergenlik nasıl anlaşılır? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Uzmanlar tarafından kız çocuklarında 8 yaşından önce, erkek çocuklarında ise 9 yaşından önce yaşanan ergenlik “erken ergenlik” olarak değerlendiriliyor.

Aileleri ve çocukları bu süreçte neler beklediği konusunda bilgilendirme yapan Elab Laboratuvarları Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aytaç Keskineğe; “ Özellikle annelerin erken ergenlik belirtilerinin farkında olarak, çocuklarının gelişimini bilinçli olarak izlemeleri ve şüphelendikleri durumlarda uzman doktorlara danışarak gerekli önlemleri almaları gerekir” diyor.

Ergenlik; seksüel gelişimin ve üreme fonksiyonlarının kazanıldığı dönem olarak kemik ve kasların hızlı gelişimini, vücut şeklinin değişimini ve vücudun üreme yeteneğinin kazanımını kapsıyor. Erken ergenlikte ise kız çocuklarının 8 yaşından önce, erkek çocuklarının ise 9 yaşından önce ergenliğe girmesinin nedeni sıklıkla tespit edilemiyor. Değişen beslenme alışkanlıklarına, hormonlu gıdalara ve artan obesiteye de bağlı olarak arttığı düşünülmekle beraber; nadiren enfeksiyonlar, hormonal hastalıklar, tümörler, beyin anomalileri ve hasarı erken ergenliğe neden olabiliyor. Ergenlik döneminde boy uzamasında hızlanma oluyor, hatta bu dönemde yaşıtlarından daha uzun boylu olabiliyorlar. Bu hızlı uzama döneminin sonunda ise epifizler kapanarak büyüme duruyor. Erken ergenlik teşhisi konulan çocuklar uzmanlar tarafından tedavi uygulanabilirliği ve oluşma nedenleri açısından değerlendirilmesi gerekiyor. Erken teşhis edilen durumlarda, ergenlik durdurma tedavisi ile hem erken ergenliğe girilmesi hem de boy kısalığı önlenebiliyor.

Erken Ergenlik Semptomları Nelerdir?

Normalde ergenliğin kızlardaki ilk belirtisinin meme dokusundaki büyüme olarak kendisini gösterdiğini açıklayan Elab Laboratuvarları Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aytaç Keskineğe; “Bunu takiben genital bölge ve koltuk altı tüylenmesi görülüyor. Nihayetinde ilk adet kanamasının başlamasıyla da tamamlanmaya doğru gidiyor. Erkeklerde ise ilk belirti testislerin büyümesini takiben daha sonra bunu penis büyümesi, genital bölge ve koltuk altı tüylenmesi, seste kalınlaşma, vücut kas kitlesinin artışı ve erişkin görünüme ulaşılması izliyor” dedi.

Erken Ergenlik Neden Oluşur?

Erken ergenliğin başlaması ya merkezi ya da periferal nedenler olarak ikiye ayrılıyor. Seyrek olmakla birlikte merkezi erken ergenlik nedenleri; beyinde veya merkezi sinir sisteminde tümör, doğum esnasında oluşan hidrosefali ve menenjit veya ansefalit olarak sıralanıyor.

Hem kız hem erkek çocuklarında periferal erken ergenliğin nedenleri ise; adrenal veya hipofiz bezlerindeki tümör nedeniyle aşırı östrojen ve testosteron üretimi, östrojen ve testosteronun krem veya merhem şeklinde dışarıdan fazla miktarda alınması ile kendini gösteriyor. Kızlarda periferal erken ergenlik ayrıca; yumurtalık kisti ve yumartalık kanseri ile de birliktelik gösteriyor. Erkek çocuklarda, periferal erken ergenlik ise; Germ hücre tümörü, Leyding hücre tümörü ya da  gen mutasyonu ile genellikle 1-4 yaş arasında  testosteron üretimine neden oluyor.

Erken ergenliğin nedenini anlamak için, ergenliği neyin başlattığını bilmenin önemli olduğundan bahseden Dr. Keskineğe; ”Çocuğunuzun son zamanlarda yaşadığı stres veya değişimleri takip ederek, çocuğunuzun kullandığı veya eve alınan vitamin veya hormon ilaçlarının farkında olun. Çocuğunuzun boy gelişimini de doktor kontrolünde takip edin” diyerek uyarılarda bulundu.

Kız çocuklarında erken ergenliğe daha sık rastlanmaktadır. Eğer kız çocuğu obez ise riski daha da artmaktadır.

Çocuklarda Erken Ergenlik Komplikasyonları Nelerdir?

Erken ergenliğe giren çocuk başlangıçta hızla uzuyor ve akranlarına göre daha uzun oluyor. Ancak normale göre kemik gelişimi hızlı başlayıp sonradan erken duruyor. Bu durum yetişkinlere göre daha kısa olmalarına neden oluyor. Erken tedavi, özellikle çok küçük çocuklarda boyun daha uzun olabilmesini sağlıyor.

Hangi Testler Erken Ergenliği Belirler?

Erken ergenliğin gonadotropin bağımlı merkezi erken ergenlik ve gonadotropin bağımlı olmayan periferal erken ergenlik olarak iki ana gruba ayrıldığını belirten Dr. Keskineğe; “Erken ergenlikteki çocuğun hangi tipte ergenliğe girmiş olduğunu belirlemek önemlidir. Gn-RH uyarı testinin yapılması ve kan hormon değerlerine bakılması bu aşamada önemlidir. Gn-RH uyarı testi, Gn-RH’ın hipofizdeki etkisine bağlı olarak FSH ve LH artışı ve buna bağlı olarak serum östrojen düzeyindeki artışa bakılır. Gn-RH uyarı testi için birkaç farklı metod vardır. Laboratuarımızda; 2.5 mikrogram/kg Gn-RH Sabah saat 08:00’de bir gecelik açlık sonrasında I.V olarak uygulanır. Serum LH ve FSH değerlerine 0. Dk, 30. Dk, 60. Dk, 90. Dk, 120. Dk. da bakılır.” dedi.

Tedavisi Nedir?

Erken ergenlik tedavisi iki amaçtan oluşuyor. Hormonların etkisi ile epifizlerin erken kapanarak yetişkin boyun kısa kalmasını engellemek ve yaşından ve akranlarından farklı olarak ergenliğin gelişmesi ile oluşabilecek sosyal ve duygusal problemlerden korumak olarak tanımlanıyor.

Tedaviye kız ve erkek çocukların ergenliğe normal girme zamanlarına kadar devam ediliyor. Ayrıca ergenliğin başlama yaşı ile tedaviye başlama zamanı arasında ne kadar kısa süre geçmişse normal erişkin boya ulaşma şansı da o kadar fazla oluyor.

İlaç tedavisi sonlandırıldıktan ortalama 16 ay sonra ergenliğin normal işleyişi yeniden başlıyor.

 

The post Erken ergenlik nasıl anlaşılır? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Kızınıza bunları söylemeyin https://www.coolkadin.com/kiziniza-bunlari-soylemeyin-2.html Tue, 04 Aug 2015 07:47:18 +0000 https://coolkadin.com/kiziniza-bunlari-soylemeyin-2.html Özellikle...

The post Kızınıza bunları söylemeyin first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Özellikle ergenlik dönemindeki kız çocuklarına karşı kurduğunuz cümleler, onları ruhsal açıdan tahmin ettiğinizden daha fazla etkileyebilir. İşte ergenlik çağındaki kızlara söylememeniz gerekenler…

1. Sence bu beni şişman mı gösteriyor?

Kızınıza bu tür sorular sorduğunuzda o da kendini aynı baskı altında hissedebilir. Kadınların birbirini ne kadar acımazsızca eleştirdiğini ne kadar geç öğrenirse o kadar iyidir.

2. Bunu mu giyeceksin?

Kızlarınızın istediklerini giymelerine izin verin. Kendini nasıl ve ne şekilde rahat hissediyorsa o şekilde giyinsin. Renklerin uyumunu, tarzını vs eleştirebilirsiniz ancak bunu onu kırmadan yapmayı deneyin. Aksi takdirde ondan utandığınız anlamını çıkarabilir.

3. Onu yersen kilo alırsın

Çocuklarınıza zararlı gıdaları öğretmek istediğinizi anlıyoruz. Ancak gerçekten abartmıyorsa kilo konusunda takıntılı olmasına neden olabilirsiniz. Arada sırada çikolata veya cips yemekle obez olmayacağını da hatırlatmak isteriz.

4. Biraz spor yapsan iyi olur

Her türlü iğneleyici cümle gibi bu da mutsuz ve tatminsiz olmasına neden olacaktır. 13-14 yaşlarındaki kız çocuklarında görülen kilo takıntısını bu cümlenizle daha da arttırabilirsiniz. Kendisini fark etmesini beklemek daha doğru olacaktır. Spor yapmasını söylemek yerine birlikte yürüyüşe gitmeyi önermek tercih edilebilir.

 

The post Kızınıza bunları söylemeyin first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Sınav heyecanı nasıl yenilir? https://www.coolkadin.com/sinav-heyecani-nasil-yenilir.html Tue, 04 Aug 2015 07:47:16 +0000 https://coolkadin.com/sinav-heyecani-nasil-yenilir.html Uzman...

The post Sınav heyecanı nasıl yenilir? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Uzman Psikolog Naciye Tokaç sınav heyecanını yenme konusunda bilgiler verdi.

Uzman Psikolog Naciye Tokaç,”Üniversite veya liselere giriş sınavları yaklaşıyor. Belki bunu bile söylemek öğrencilerde sınava ilişkin kaygıya yol açabilir. Bu nedenle terapiye başvuran birçok öğrenciye “sınava ne kadar zaman kaldı?” diye sorsam hemen elleri kalpleri üzerine giderek, yüzleri asılarak “çok az” cümlesini duyuyorum.”diye ifade etti.

Uzman Psikolog Naciye Tokaç,”Yüzyılımızın yaşam şartları düşünüldüğünde; iyi bir lisede okumak iyi bir üniversite kazanmayı, iyi bir üniversite kazanmak ise iyi bir meslek yaşamını ifade etmektedir. En azından çoğunluk bu şekilde düşünüyor. Başarılı bir hayat isteyen bireyler için tüm bu koşulların karşılanma zorunluluğunun olması yapamama korkusunu doğurabiliyor. Çünkü yapamazsa istediği hayatı elde edemez(!). İstediğimiz hayatın illaki bu başarılardan geçip geçmediği tartışmasını şimdilik bir kenara bırakıp yapamama korkusunu konuşalım.”dedi.

Naciye Tokaç,”Öğrencilerin içinde bulundukları tüm ortamlar onu ders başarısı ile kıyaslama eğilimindedir. Okulda öğretmenler başarılı olmaları yönünde daima yönlendirir, hatta bazı öğretmenler derslerinde başarılı olanları daha fazla önemserken; dershane tamamen sınava ilişkin gidilen bir yerdir ve alınan sınav puanları neredeyse isminizden önde gelir. Aile ortamında anne-babalar daima ders çalışması yönünde uyarırlar ve bazıları için çalışsalar da yeterli gelmez. Eve gelen misafir derslerinizi sorar, komşunun çocuğunun notları evinizde sizin notlarınızdan daha iyi bilinir. Nereye giderseniz gidin herzaman “dersler nasıl?” sorusunu duyarsınız.”diye belirtti.

Naciye Tokaç,”Böyle bir ortamda bulunan birey bu sınavları muhakkak kazanması gerektiği yönünde kendisine baskı uygulamaya başlar. İşte bu noktada başarma isteğinin motive edici unsurları ortadan kalkarak başarıyı ketleyici duruma gelir. Öğrenci ya bu sınavları kazanacak ya da hayatta başarısız olacaktır handikapıyla karşılaşır. Üzerinde bu baskıyı hisseden öğrencinin bilgi işleme süreci olumsuz ve işine yaramayan; hatta öğrencinin varolan performansını düşürebilen düşüncelerle işlemeye başlar. Bunlardan bazıları “çok çalışıyorum ama yeterli değil başaramayacağım,  asla başarılı olamayacağım, her şey aklımdan uçup gidicek, kazanamazsam ailemin yüzüne nasıl bakacağım, kesinlikle kazanmam lazım” gibi düşüncelerdir.
Sınav kaygısı olarak tanımlayabileceğimiz bu durum; kişinin sınava hazırlık aşaması ve sınav anındaki performansını oldukça olumsuz etkilenmektedir. Öğrenci sınavdan önce ve sınav esnasında aşırı gerginlik ve stres hisseder.  Sınav kaygısı kişiyi çalışma motivasyonu, anlama-kavrama becerisi, dikkat-konsantrasyonu gibi birçok alanda etkilemektedir.”diye söyledi ve sözlerine şunları ekledi:”Sınav kaygısı çalışmalarında etkili bir yöntem olan Bilişsel Davranışçı Terapi Modeline göre; kişinin ruhsal durumunu ve davranışını etkileyen şey içinde bulunulan durumun kendisi değil, o olaya ilişkin olarak kişinin kendi zihninde verdiği anlamlar ve yorumlardır. Bu anlamlar ve yorumlar yukarıda örneklerinden verdiğimiz gibi olumsuz içerikte ve işe yaramayan tarzda ise kişinin düşünce, duygu ve davranışının da olumsuz olmasını sağlar.”dedi.

Naciye Tokaç,”Peki ne yapmalı? Öncelikle öğrencinin  kendisi ve yaşamla ilgili bilgi ve beklentilerinin gerçeğe uygunluğu değerlendirilebilir. Nasıl bir yaşam istiyorum? İstediğim yaşam ile imkanlarım ne kadar uyuşuyor? Sınırlarım/sınırlılıklarım ne? Kendimi gerçekten tanıyor muyum? Gibi sorulara cevap vermesi kendisine yönelik farkındalığını sağlayacaktır.İkinci olarak sınavlara ilişkin aklından neler geçtiği ve duyguları konusunda düşünerek eğer varsa olumsuz düşüncelerinin fark edilmesi gerekir. Böylece olumsuz düşüncelerini fark ederek onların yerine daha gerçekçi, olumlu ve işine yarayan düşüncelerle yer değiştirebilir. Örneğin;   “sınavı kazanmam için çok çalışmam, her şeyi öğrenmem lazım” yerine “eğer yeterince çalışırsam sınav için gerekli birçok şeyi öğrenebilirim ve sınavı kazanabilirim” düşüncesi gelişirse bu öğrenci için daha motive edici olacaktır.Ders çalışma yöntemlerinizin doğru olup olmadığının fark edilmesi de kaygının düzeyini etkileyecektir. Doğruyu yanlış yöntemle öğrenemezsiniz. Sizin karakterinize, becerilerinize, öğrenme stilinize en uygun öğrenme yöntemiyle çalışmanız öz güveninizi artıracaktır.”diye ifade etti.

Uzman Psikolog Naciye Tokaç,”Sınav öncesi ve sınav esnasında ortaya çıkabilen fiziksel belirtilerin farkına varmak, bunları kontrol etmeyi öğrenmek de önemlidir. Çünkü kaygı anında otonom sinir sistemi etkin olur ve vücutta savaş veya kaç tepkileri görülür. Bunlar; çarpıntı, terleme, titreme, ağızda kuruluk, nefes darlığı, sıcak/soğuk basması vb. belirtilerdir. Öğrencinin sınav öncesinde ve sınav esnasında oluşan bu gibi belirtileri kontrol etmeyi/gevşemeyi öğrenmesi işine yarayacaktır.Burada önemli nir nokta da ailedir. Anne- baba ve yakın çevredekilerin söz ve tutumlarının da öğrencinin düşüncelerini, performansını etkilediğinden bahsetmiştik. Baskıcı, otoriter, çocuğa söz hakkı tanımayan, mükemmeliyetçi ve onu küçük gören ebeveynlerin çocuklarının özgüvenlerinin daha düşük olduğunu ve sınav kaygılarının yüksek olduğunu gözlemlemekteyiz. Ebeveyn ve yakın çevrenin de destekleyici yaklaşımı öğrencinin kaygısının azalmasına destek olacaktır.Başarılı bir hayat yaşama isteğimizin olması çok normaldir ancak bunun kendimizi mutlu edebilecek şekilde yaşanması daha önemlidir. Belki çocuklarınıza, öğrencilerinize, tanıdıklarınıza mutlu olmalarını sağlayacak öneriler/örnekler sunmak onların kendilerine güvenmesine ve kişisel gelişimlerine katkı sağlayacaktır.”diye belirtti.

 

The post Sınav heyecanı nasıl yenilir? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Aileler bağımlı genci 2 yıl sonra fark edebiliyor! https://www.coolkadin.com/aileler-bagimli-genci-2-yil-sonra-fark-edebiliyor.html Tue, 04 Aug 2015 07:47:10 +0000 https://coolkadin.com/aileler-bagimli-genci-2-yil-sonra-fark-edebiliyor.html Yrd....

The post Aileler bağımlı genci 2 yıl sonra fark edebiliyor! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Yrd. Doç.Dr. Onur Noyan, özellikle gençlerde özenti ile başlayan bağımlılığı ailelerin ancak 2 yıl sonra fark edebildiklerini söyledi.

Başta Alkol, sigara olmak üzere her türlü bağımlılığın aslında tedavisi mümkün olan bir beyin hastalığı olduğunu belirten Yrd. Doç.Dr. Onur Noyan, özellikle gençlerde özenti ile başlayan bağımlılığı ailelerin ancak 2 yıl sonra fark edebildiklerini söyledi.

Her türlü madde bağımlılığının tedavisi mümkün olan bir beyin hastalığı olduğunu belirten Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi AMATEM Birimi’nden Yrd. Doç. Dr. Onur Noyan, madde bağımlısı kişilerin mantıklı düşünme ve davranışlarını kontrol etme özelliğini kaybettiklerini söyledi. Yrd.Doç. Dr. Noyan, şöyle konuştu:

Tekrarlayan bir beyin hastalığıdır!

“Bağımlılık kişinin irade eksikliği, kişilik bozukluğu sebebiyle ortaya çıkan bir durum değildir. Bağımlılık zarar verici sonuçlara rağmen, zorlantılı bir şekilde madde/alkol kullanma ile karakterize uzun soluklu ve tekrarlayıcı bir beyin hastalığıdır. Madde kullanan kişilerin mantıklı düşünme ve davranışlarını kontrol etme yetileri bozulmaktadır.

Bağımlılık, uzun zamanda ortaya çıkan, büyük ölçüde davranışları etkileyen bir beyin hastalığıdır. Beynin temel ‘haz’ maddesi olan ‘dopamin’in dengesinin bozulması sonucu ortaya çıkmaktadır. Beynin ödül ve ceza merkezinde yapısal bozukluklar meydana gelmesi ile bağımlı olan bireyler anlık olarak alacakları hazza odaklanmakta, uzun dönemde ortaya çıkabilecek zararları değerlendirememektedir. Bu durumu kısaca ‘gelecek körlüğü’ olarak tanımlayabiliriz.”

Sürekli solaryuma girmek de bağımlılık

Bağımlılığı sadece madde ve alkol kullanımı ile sınırlandırmamak gerekli, son dönemlerde tekrarlayıcı davranış bozuklukları ile giden kumar, internet, dijital Oyun, alışveriş, cinsellik, egzersiz, solaryum, aşırı çalışma, akıllı telefon bağımlığı gibi ödül sistemini uyaran yineleyici ve kompulsif davranış örüntüleri ile ilerleyen durumlar davranışsal bağımlılıklar altında incelenmeye başlamıştır.”

Bağımlılık nasıl oluşuyor?

Kişilerin genellikle ilk denemelerini merak nedeniyle yaptıklarını belirten Yrd. Doç.Dr. Noyan, bağımlılığa giden süreci şöyle anlattı:

“Kimse bağımlı olacağını düşünerek madde kullanmaya başlamaz. Belirli risk faktörleri zemininde temelde ‘merak’ duygusu ile ilk deneme yapılır. Bu dönemde hem merak hem de korku vardır. Merak duygusunun ağır bastığı noktada ‘bir kereden hiçbir şey olmaz’ düşüncesi ile madde kullanılır. Korkunun yenilmesi, bağımlılık fitilini ateşlemiştir. Artık bağımlılık kısır döngüsü başlar. Sonra birkaç deneme daha olur. Maddenin ‘keyif verici’ etkileri deneyimlenir. Kısa dönemde bir zararını hissetmez. ‘Bu son kullanımım’ diyerek kullanımlar sıklaşır. ‘Bir daha asla kullanmayacağım’ şeklindeki söylemler hep ‘son’ kullanımı başlatır.

Hep ‘bu son’ denir ama bu sonlar hiç bitmez!

Ama o son kullanımlar hiç gelmez. Ben bağımlı değilim, kendimi kontrol ediyorum dendiği anda, madde arayışları, daha yüksek dozda madde ihtiyacı ile artık ‘bağımlılık’ başlamış, iş işten geçmiştir. ‘Gelecek körlüğü’ başlamıştır artık. Uzun bir süre sonra kişi maddenin zararlarını görmeye başlar. Fakat maddeden alınan keyif, kişinin algıladığı zararların önüne geçmiştir.’ Maddeyi bırakma arzusu ve bunu becerebileceğine karşı inancı kaybolur ve kişi kendisini güçsüz hissetmektedir. ‘Bu meret bırakılmaz ki‘ düşüncesi ile kullanım artarak devam eder.

Bu dönemde algılanan zararlar artarsa kişide madde kullanımından kurtulma isteği doğabilir. Maddeyi bırakma isteği maddeyi alma hissinden daha kuvvetli olduğu için kişinin bu aşamada desteklenmesi ve umut verilmesi onun “becerebilirim” inancını destekler. Sonunda bir süre bırakır. Olumsuz durumlar unutulur. Keyif verici etkileri aklındadır. Kişinin kendine güveni gelir. ‘Ben kendimi kontrol edebiliyorum, bir kereden bir şey olmaz’ düşüncesi ile paragrafın ilk cümlesine geri dönülür. Kısır döngüye tekrar girilir. “

Merakla başlıyor, bağımlılığa dönüşüyor

Davranışsal bağımlılıkların temelinde yineleyici davranışların yer aldığına dikkat çeken Yrd. Doç.Dr. Onur Noyan, şunları söyledi:

“Bireylere haz veren davranışlara devam edilmesi halinde bu bir süre sonra alışkanlık durumuna dönüşür. Belirli bir davranışla fazla uğraşma kişinin gerçek dünyadan uzaklaşmasına, kendisini iyi hissettirmesine neden olurken, bu davranışların yinelenmesini beraberinde getirmektedir. Bu davranışları tekrarlaması ile kişi davranışlarını zamanla kontrol etmede zorluk, tekrarı engellenince gerginlik, öfke, huzursuzluk gibi yoksunluk bulguları yaşamaktadır. Bireylerin işlevselliği bozan davranışlarının giderek artan bir şiddette sürmesi ile işlevselliğin bozulmasına neden olmaktadır.”

Bağımlılıkla nasıl mücadele edilir?

“Bağımlılık tedavisi olan bir beyin hastalığıdır. Bağımlılıkla mücadele öncelikle bağımlılığın ortaya çıkmasına engel olmakla başlamalıdır. Bağımlılık oluştuktan sonra tedavi süreçleri, maddelerin vücuttan temizlenmesi, kişide bağımlılıkla ilgili farkındalık oluşturulması, maddenin bırakılması, madde kullanmamanın sürdürülmesi, tekrar başlamanın engellenmesi ve rehabilitasyon kısmıdır.”

Ergenlik en riskli dönem

En etkili olunabilen aşama, bağımlılık yapıcı maddeleri kullanmaya başlamanın engellenmesi ve madde kullanımı bırakıldıktan sonraki rehabilitasyon sürecidir. Ülkemizde son dönemde önleme çalışmaları önem kazanmakta ve tüm kesimler çaba sarfetmektedir. Bağımlılık yapıcı madde kullanma yaşının 15’e kadar düştüğü değerlendirildiğinde ergenlik en riskli dönemdir. Ergenlerin risk altında olduğunu düşünecek olursak ailelere ve ergenlere verilecek eğitimler büyük önem taşımaktadır. Bağımlılık başladıktan yaklaşık 2 sene sonra aileler ancak haberdar olmaktadırlar. Bu çok uzun bir zaman dilimi.

Ülkemizde rehabilitasyon süreci etkili yapılamıyor!

Bağımlılık yapıcı madde ilk kullanıldığında, kullanan ergen zararları, etkileri hakkında hiçbir şey bilmediğinden kendisini koruma ihtiyacı hissetmemektedir. Farkındalık eğitimleri ile bu dönemde koruma sağlanmalıdır. Bağımlılık farkına varıldı, tedavi edildi. Sonrasında tekrar başlamamak için rehabilitasyon süreci gereklidir. Ülkemizde rehabilitasyon süreci maalesef çok etkin yapılmamaktadır. Bağımlılıkla mücadelede rehabilitasyon süreci için uzun soluklu sağlık politikaları geliştirmeliyiz.”

 

The post Aileler bağımlı genci 2 yıl sonra fark edebiliyor! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>