Deprecated: Function create_function() is deprecated in /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php on line 20

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 8

Warning: session_start(): Cannot start session when headers already sent in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 11

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
aşk hastalığı – Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı https://www.coolkadin.com Wed, 12 Aug 2015 10:12:40 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.4.4 https://www.coolkadin.com/wp-content/uploads/2021/05/cropped-logo_4-32x32.png aşk hastalığı – Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı https://www.coolkadin.com 32 32 Aşk Bir Hastalık Mıdır? https://www.coolkadin.com/ask-bir-hastalik-midir.html Wed, 12 Aug 2015 10:12:40 +0000 https://coolkadin.com/ask-bir-hastalik-midir.html Aşkın...

The post Aşk Bir Hastalık Mıdır? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Aşkın bilimsel birçok açıklaması vardır.Bunların birçoğunu uzman doktorlarımız araştırmıştır.
İstanbul Florence Nightingale Hastanesinden, Sağlıklı Yaşam Merkezi Direktörü, Dr. Özgür Şamilgil aşkın adımlarına ve kimyasına dikkat çekiyor.

Hücrelerimiz simetrik olacak şekilde ikiye bölünerek çoğalsa da genetik hatalar ve çevre faktörleri nedeniyle vücudumuzun iki yanı tam simetirik olarak doğmuyoruz. Bu yüzden eş seçimimde bilinçsizce simetriyi hedef alıyoruz. Bunun daha doğurgan, dayanıklı ve sağlıklı nesiller için bilinçsizce tercih ediyoruz.
Erkeklik hormonu düzeyine  bağlı olarak yüz hatları daha keskin sert kenarlı, anlı ve çenesi geniş olanları, kadınlarda östrojene bağlı kısmen daha küçük ve yuvarlak çenesi, alnı dar dolayısıyla gözleri daha belirgin olanları çekici buluyoruz. İstanbul Florence Nightingale Hastanesinden, Sağlıklı Yaşam Merkezi Direktörü, Dr. Özgür Şamilgil aşkın adımlarına ve kimyasına dikkat çekiyor;

Bedensel oranlar

Erkekler kadınlarda beli ince ve dolayısıyla doğurganlığı vurgulayan belin kalça çevresine oranı 0.7 civarı olanları tercih ediyor.  Kadınlar ise erkelerde 0.8 ila 1.0 oranını ve geniş omuzları tercih ediyor. Hormon düzeyleri ve beslenme ile ilişkili bu oranlardaki bireylerin kalp-damar, şeker, kanser gibi hastalıklara daha az yakalandıkları biliniyor. Yağ depolarının açlık sırasında kullanılacak yakıt olması mantığı nedeniyle balık eti görünümü tercih ediliyor.

Yanlış eş seçmemek için kokuya dikkat !

Görünüş kadar ten kokusu da çok önemli olabiliyor. Kendimize en uygun eş adayının ten kokusu bize daha çekici geliyor. Kadınlarda adet dönemimde, erkeklerde sportif faaliyet sırasında bu koku artıyor havaya yayılıyor. Simetirik erkeklerde daha yoğun olduğu söyleniyor. Araştırmalara göre feromen denilen hissetmeden algıladığımız bu kokular, bağışıklık sistemi ve genetik yapısı bizden farklı kişileri tercih etmemize yol açıyor.

Beyinde oluşan bu hormonal değişiklikler akıl hastalığından pek de farklı değil!

Doğada melezlerin daha dayanıklı, üretken ve güzel olması buna bağlanıyor. İlginç bir araştırma bunu ispat ediyor: Sabun ve parfüm kullanmadan 2 gün giyilmiş erkek tişörtlerini koklayan bayanların, kendinden çok farklı genetik yapıdaki erkeklerin tişörtlerini çekici buldukları, doğum kontrol hapı kullananların ise bu farkı ayırt edemedikleri bildiriliyor.

Bilimsel araştırmalara göre Aşk’ın, değişik hormonların ön planda olduğu üç ayrı kademesi olduğu düşünülüyor. Aşık olmak gerçekte karşı cinsten birinin genlerine duyulan bilinçsizce bir sevgi olabilir aslında.

Aşkın kademeleri var !

Aşık olunca, bedenimizdeki değişen kimya nedeniyle yanaklarımızı ateş basıyor, ellerimiz soğuk oluyor kalbimiz telaşlı atıyor, iştahımız azalıyor, midemize kramplar giriyor, kendimizi dağları delen Ferhat gibi güçlü ve dayanıklı hissetmeye başlıyoruz. Hatta ilk bir yıl, beyin geliştirici faktör denilen bir protein de üretiliyor.

İlk kademe ŞEHVET:

Cinsiyet hormonları olan östrojen ve özellikle testosteron her iki cinste de bulunuyor ve cinsel dürtüyü başlatıyor. Bu kademede her iki cinsin de aşırı arzuyla sanki gözü dönüyor.

İkinci kademe CAZİBE:

Beyinden salgılanan dopamin, seratonin, oksitosin böbreküstü bezlerinden salgılanan adrenalin hakimiyetindeki bu dönemde iştahsızlık, uykusuzluk, sürekli eşini düşünme durumu oluyor.
Dopamine – Aynı zamanda kokain ve nikotin tarafından aktive oluyor, neşe, heyecan enerji veriyor. Sevilen bir müziği dinlemek de aynı hormonu arttırıyor. Aşırı aktiflenmesi aksine beynin duyarsızlaşmasına neden oluyor.
Adrenalin – Stres, heyecan hormonu, iştahsızlık, terleme, kalp çarpıntısı, ateş basması, midede asit artışına neden oluyor.

Serotonin – Delirmiş gibi mantıksız davranışlara yol açıyor. Takıntı hastalığında da bu hormonda dengesizlik olduğu biliniyor. Bu hormonu etkileyen tipte Antidepresan kullananların aşık olamama sorunu olabileceği söyleniyor.

Üçüncü kademe BAĞLILIK:

Cazibe sonsuza kadar sürmüyor.  Doğan veya doğacak bebeğin uzun süre bakım gerektireceği gerçeği, eşlerin birbirine bağlılık duymasını sağlayacak oksitosin ve vazopresin hormolarının artmasıyla gerçekleşiyor.
Oksitosin – Cinsel ilişki sırasında, gebelikte, emzirme döneminde, kucaklama sırasında salgılanan sevgi/nefret/kıskançlık hormonu olarak biliniyor. Annenin bebeğine çılgınca bağlılığından da sorumlu olduğu biliniyor. Egzersiz sırasında bile salgılandığından, karşı cinsTe bağlılık hissi oluşturabiliyor. Şizofreni tedavisinde bile oksitosin hormonunun faydalı olabileceği söyleniyor.

Vazopresin – Deney hayvanlarında bu hormon bloke edilirse eşler birbirini birden terkediyor.

Gerçek AŞK nedir?

İlk kademede dış görünüş ve bilinçaltı algılanan koku ile gelişen cinsel dürtü ön plandayken, davranışları uyumlu, genetik yapıları birbirine uygun çiftlerin kalıcı ilişkilerindeki romantik aşkın, MR incelemede beyinde çok daha yoğun aktiveye yol açtığı gösteriliyor.

Aşk Kalpte Değil Beyinde Gelişiyor…

The post Aşk Bir Hastalık Mıdır? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Aşıklara Dikkat! https://www.coolkadin.com/asiklara-dikkat.html Tue, 11 Aug 2015 08:56:34 +0000 https://coolkadin.com/asiklara-dikkat.html Aşıklar...

The post Aşıklara Dikkat! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>
Aşıklar için araştırma yaptık.Aşkın hastalık olduğunu yazılarında belirtmiştlerdir.Detaylı haberleri bilgilerimizde okuyabilirsiniz.
Prof.Dr. Kamuran Elbeyoğlu, bir şeye körü körüne bağlanıp sadece onun için yaşamaya kalkılmaması gerektiğini belirterek, “Aşk zaten o yüzden hastalıktır. Aşık olduğumuz birine bağlanıyoruz körü körüne sonra aklımız başımıza geldiğinde bırakıyoruz” dedi.

 Prof.Dr. Elbeyoğlu, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Mersin Şubesinde Dr. Nedim İnce moderatörlüğünde düzenlenen Benlik ve Farkındalık konulu söyleşiye katıldı. ‘Ben’ dendiğinde birçok benden bahsedildiğini belirten Elbeyoğlu, “Yinede ben dediğimizde arzuların, faaliyetlerimizin, fiziksel özelliklerimizin ardından kendi öznel farklılığımızda olan sadece benim bildiğim bir ben var. Hem psikoloji olsun hem de felsefe olsun ne zaman benden bahsetsek bireyin kendisinden ve bireyin fiziksel özelliklerinden ayrı düşünmüyoruz. Eğer ben kendi hikayemi yazıyorsam, ben kendi özümü yazıyorum demektir. Bizi hayvanlardan ayıran en önemli şey odur. Hayvan özünü ayıramaz ama insan özünü ayırabilir. Ben dediğimde her şey anneden ayrılma ile başlıyor. Erkeklerde bu iş biraz zor oluyor. Ayrılma süreci önemlidir. Bireyin başlangıcında annesinden ayrılması önemlidir. Göbek bağının kesilmesi sonradan gerçekleşiyor, doğumdaki esas değil. Esas olan bireyin anneden, annenin izin vermemesine rağmen kesebileceği o bağ ile o bireyleşme süreci başlar. Yaklaşık iki yaşlarında bu oluyor. Bu gerçekten anne karnından başlayan bir sürecin devamıdır.”

En ağır ceza

İnsanı açığa vuran şeyin beden olduğunu vurgulayan Elbeyoğlu, şunları söyledi: “İkinci temel şey de öznel yaşantımız. Her birimiz öznel yaşam içinde dünyayı algılıyoruz. Biz ayrıca sosyal varlığız. Kendi farkındalığınız her zaman için başka insanla mümkündür. Başka insanlar yoksa anlamsız. İnsanın kendisini bilmesi için başkasını bilmesi lazım. Sen varsın ki ben varlığımı bileceğim. Benim ben olmam ancak bir başkasının varlığı ile mümkündür. Bir başka biri olduğu için etikten, ahlaktan bahsedebiliyoruz. Biz aslında içinde bulunduğumuz ortamları birlikte inşa ediyoruz. Yani biz hep bir inşa içindeyiz. Aslında mesele budur. Sosyal ortam içinde benim farkındalığımı kazanmak birlikte üretmek demektir. Benim kim olduğuma dair fikirler başkalarının fikirlerini de içerecektir. En ağır ceza insanı yalnız bırakmaktır. İnsanlar ne derse sen öyle oluyorsun. Bana sürekli neşelisin diyorlardı ve şimdi ben neşeliyim. Belki neşeli değildim. Gerçekte ne olduğunuz ile sizin kendinizi nasıl görmek istediğiniz nasıl yakınsa o kadar olumlu, ilişkilerinizde güvenli, güzel geçer. Ne kadar uzaksa mutsuz, ilişkilerinizde de uyumsuzsunuz.”

Modern insan doğadan kopmuştur

İnsanın kendini tanımadan bir başkasını tanımasının mümkün olmadığını anlatan Elbeyoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:”Bizim en az başardığımız, en fazla kaçtığımız en çok uzaklaştığımızda kendi benliğimiz. Biz kendi benliğimizi bırakıyoruz dışarıdakilerle uğraşıyoruz. Çünkü o çok kolay oluyor. Kendimizle yüzleşmek zorunda kalmıyoruz. Kendini tanımak iki şeydir aslında. Şu an ne hissediyorum ve ne düşünüyorum bunu bilmek. Kendimi çok güçlü görebilirim ama aslında ne kadar güçsüz olduğumun da farkına varmam gerekiyor. Bunu yapabildiğimde duygu, düşünce ve davranışlarını yönetebilir. Kişi düşünce ve duygularını olumlu yönlendirirse kişilerle iyi anlaşabilir. Bir duygusal farkındalık. Aslında en çok kaçındığımız şey duygularımız. ‘Düşünüyorum öyleyse varım’ Hepimizin başını yiyen laf bu. Modern felsefeyi biz bununla başlatıyoruz. Burada büyük laf ediyor Descartes. Düşünen özneyi ilk defa ortaya atıyor. Ben düşünen özne olarak, düşünen ben olarak varlığımın özünü düşünmede buluyorum. Ben düşünen bir özüm. Tak ayırdı. Ben ve sen. Ne oldu ben senden ayrılmış oldum. Ben düşünen özne olarak seni araştırabilirim. Bu görüş insanı doğadan da ayırır. Zaten modern insan doğadan kopmuştur.”

Aşk hastalıktır

Düşünmenin, duygular yaşanmadan olmayacağına vurgu yapan Elbeyoğlu, şunları söyledi: “İnsanın kendini gerçekleştirmesi çok zor. İnsan potansiyelinin farkına varması gerekir. Ben benliğimi satmışsam, vermişsem başka birine direksiyonu al benim yerime sür dediysem ondan sonra hiç ağlamama, vahlamama gerek yok. Benliğiniz ancak direksiyon başında olursa hayat yolculuğunuz muhteşem ve güzel bir yolculuk olur. Hedef de zaten bu yolculuğun güzel olması. Yaşamak bir zanaattir. İnsanların birçoğu karar vermekten kaçınır. Önemli olan insanların seçimini kendi yapmasıdır. Gerçekten insan yaşamı iyinin ve kötünün ötesindedir. Eğer Tanrı varsa kötülük niye var. Bu yaradanın suçu değil. Benim iyinin ve kötülüğün ötesinde olmam bu olanağı var ediyor. Sürü insanı var oluşunu sorgulamadan yaşayan insandır. İnsanların birçoğu öyle yaşıyor. Bir takım ideolojilerin peşinden gidenler hayatı sorgulamaz. Bir şeye körü körüne bağlanıp sadece onun yaşamaya kalkma. Mesele budur. aşkta zaten o yüzden hastalıktır. Aşık olduğumuzda birine bağlanıyoruz körü körüne sonra aklımız başımıza geldiğinde bırakıyoruz.” Söyleşinin ardından Elbeyoğlu, dinleyicilerin sorularını yanıtladı.
 

The post Aşıklara Dikkat! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

]]>