Üst katın ortalarına oturan yolcular, genellikle genç ve orta yaşlılardan oluşuyor ve çevre ile fazla ilgilenmeden ya gazete okuyor ya da kulaklıkla müzik dinliyor. Üst katın arka koltuklarına oturanlarsa Dr. Fawcett’e göre “asi ruhlu”. Bu kişilerin ekseriyetle kendi yaşam alanlarına girilmesinden hoşlanmadığı için arkalara oturmayı tercih ettiği belirtiliyor.

“Girişkenler” ise otobüsün alt katının ön koltuklarına oturuyor. Bu insanlar, herkesle selamlaşıp konuşmayı seviyor ve otobüse binenleri görmek için ön kapıya yakın oturuyor.

Dr. Tom Fawcett’e göre alt katın orta bölümünde oturanlar bulundukları ortamda genel hakimiyet kurmaktan hoşlanıyor. Otobüse biner binmez en arkaya giden yolcularsa arka tarafta otobüsün yüksek koltuklarında oturmayı ve kendilerini “önemli hissetmeyi seven” kişiler  olarak görüyor.

Dr. Fawcett, nerede oturduğunu umursamayan yolcu tipinin de olduğunu belirterek, “Bu tipler, bulundukları kaba göre şekil alabileceklerine inandıkları için otobüste kişiliklerine uygun yer kapmak gibi bir tasaları yok. Biniyorlar, neresi uygunsa yolculukları boyunca orada duruyor veya oturuyorlar.” dedi.

The post Otobüste Seçtiğiniz Yer Kişiliğinizi Yansıtıyor first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Araştırma sonuçları, erkeklerin günde takriben 76 dakikayı dedikoduya ayırdığını gösteriyor. Kadınlarda ise  bu süre 52 dakika.

Ankete göre, erkeklerin dedikodusunu yapmaktan hoşlandıkları konuların başında günlük haberler, terfiler, cinsellik ve para geliyor. Kadınların öncelikleri ise hemcinsleri ile yaşanan problemler ve ilişkiler.

The post Kadınlar mı Daha Dedikoducu Erkekler mi? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Uzmanlar bilhassa erkek çocukların babalarından çok etkilendiğini kaydetti.

Doğum sonrası yaşanan depresyon, çocukların %10 ila 20’sinin davranışsal ve duygusal sorunlar yaşamasına sebep olabiliyor. Çocukların ergenlik döneminde babaların yaşayacağı depresyon da gençlerde depresyon ve intihar eğilimleri göstermesine neden olabilir. Önceki araştırmalarda da alkolik babaya sahip çocukların saldırgan ve yıkıcı bir biçimde davrandığı ortaya çıkmıştı.

Profesör Paul Ramchandani, bu konuda daha çok araştırma yapılması gerektiğini vurguladı. Ramchandani, “İngiltere gibi ülkelerde babalar, çocukların yetiştirilmesinde daha etkin roller oynuyor. Eskiden babaların depresif olması çok mühim değildi. Artık babaların çocuklar üzerinde ne çeşit psikolojik etkileri olabileceğine anlamamız lazım.” diye konuştu.

The post Babanın Depresyonu Çocuğuna da Yansır first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

İngiliz bilim insanlarının yaptığı araştırma çerçevesinde, başkalarının acısını hissettiklerini ifade eden kişilerin bunu söylerken beyinlerinde acı hissi ile bağlı bölgelerde hareketliliğin arttığı gözlendi.

Araştırma çerçevesinde 108 üniversite öğrencisi, yaralı atletler ve iğne yapılan hastalar gibi acı veren hallerin görüntülerine maruz bırakılırken öğrencilerden üçte ikisi, en az bir görüntüde yalnızca duygusal bir tepki göstermekle kalmayıp acıyı hissettiklerini söyledi.

Bilim insanları, acı veren görüntüler karşısında acı hissettiklerini belirten ve belirtmeyen her iki gruptan öğrencilerin beyinlerinde duygu merkezlerinde hareketlilik görürken acıyı hissettiklerini söyleyenlerin beyinlerinin acı ile bağlantılı bölgelerinde daha çok hareketlilik dikkati çekti.

Birmingham Üniversitesi öğretim görevlisi Stuart Derbyshire, bulgunun en azından bazılarının, yaralanan ya da acı çektiklerini söyleyen kişileri gözlemlerken gerçek bir fiziksel tepki gösterdiklerini doğruladır. Derbyshire, acıyı hissettiklerini ifade eden kişilerin korku filmleri ve televizyonda rahatsız edici görüntüleri izlemekten kaçınma temayülünde olduklarını da kaydetti.

The post Başkasının Acısı Fiziksel Olarak Hissedilebiliyor first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Normal olarak REM uyku evresine girdiğimiz zaman rüya görmeye başlarız. Bu uyku bozukluğunu yaşayanlarsa genellikle bağırmaya ve hareket etmeye başlar. Tıpkı rüyalarını yaşıyormuş gibi yatağın içinde hareket eder ve çığlık atarlar.

İspanyol araştırmacılar 60 yaş üstü 43 kişi üzerinde incelemede bulundur. Gönüllülerin hepsi REM uyku bozukluğundan yakınıyordu. Araştırmanın neticesinde gönüllülerin %30’una bir iki sene içerisinde bir hastalık tanısı konuldu ve bu hastalık genellikle Parkinson’du.

Milliyet gazetesinde de yer alan habere göre şu an Parkinson hastalığı sadece kişi belirtileri gösterdikten sonra teşhis edilebiliyor. Fakat bu evrede hastalık zaten ilerlemiş oluyor. Bu araştırma hastalığın çok daha evvelden belirlenebileceğini ve durdurulabileceği umudunu temsil ediyor.

Araştırmalar sürdükçe ve bu konu üzerine bilinmeyenler ortaya çıktıkça hastalığın durdurulması ve tedavisi de mümkün hale gelecek.

The post Kabus Görenler Dikkat first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Genellikle trafik kazalarına veya iş kazalarına yol açtığı söylenen uykusuzluğun esasında diyabet, yüksek tansiyon, depresyon ve obezite ile de yakından ilişkili olduğu ortaya çıktı.

Bilim insanları uykusuzluğun yüksek kan basıncı ile yakından ilişkili olduğunu ortaya çıkarttı. Fakat araştırmanın bir başka önemli taradı, bu durum kadınları erkeklerden daha fazla ilgilendiriyor.

Yakın zamanda yapılan bir başka araştırmaya göre uykusuzluk çeken kadınlar, ilişkilerinde problem yaşıyor fakat bu durum gene erkekleri çok da fazla etkilemiyor. Kısa ve kalitesiz uykunun kronikleşmesi kadınların ve erkeklerin daha erken ölmesine neden oluyor.

5 saat ve daha az uyuyan kadınlar, diğer hemcinslerine nazaran 2 kat fazla yüksek kan basıncı sorunu yaşıyor. Fakat 5 saat ve daha az uyuyan erkeklerde böyle bir durum görülmüyor.

Uyku kalitesi olarak ise kadınların daha şanslı olduğu görüldü.

The post Kadınlar İçin Kötü Haber first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Araştırmaya imza atanlardan Susan Tapert, kadınların beyin gelişiminin erkeklerinkinden erken olması, kadınların metabolizmasının daha yavaş, ortalama olarak yağ oranının daha çok, kilosunun daha az ve bazı hormonların farklı olmasından kaynaklandığını belirtti.

Bilim insanlarından Edith Sullivan da nadiren sarhoş olunsa dahi alkolün kadınların beynine verdiği zararın görülebileceği ikazında bulundu.

The post Alkol Tüketen Kadınlar, Dikkat! first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

İnsanlar 6 yaşından başlayarak bilinçli olarak yalan söylemeye başlıyorlar. Fakat uzmanlara göre yalan, hem ilişkileri hem de sağlığı bozuyor. “Radikal Dürüstlük Hareketi”nin öncüsü olan psikoterapi uzmanı Brad Blanton’a göre doğruyu söylemek ruh sağlığımız için çok yararlı ancak yalan söylemek de bir o kadar zararlı.

Duygularımızı bastırmak yerine sinir, pişmanlık gibi her çeşit duygumuzu ruh sağlığımız için saklamadan yaşamamız gerekiyor. Yapılan araştırmalara göre kadınlar daha çok karşısındakini kırmamak için yalan söyleseler bile onlara kırıcı olmaktan korkmamaları ve ruh sağlıkları için dürüst olmayı yeğlemeleri tavsiye ediliyor.

The post Yalan Söylemek Ruh Sağlığını Olumsuz Etkiliyor first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Geçmişteki araştırmalar, bu konuda çelişkili sonuçlar gösteriyor. Dahası, bu konuda hakkında geçmişte yapılmış araştırmaların çoğu önemli kısıtlamaların sıkıntısını yaşıyorlar.

Geçmiş veriler kısıtlamaların sıkıntısını yaşıyor

Bu sıkıntıların en büyüğü boylamsal veriden ziyade enlemsel veriye odaklanılmasından kaynaklanıyor. (Örneğin, cinsel tatminin aylar ve yıllar içerisindeki değişimine bakmak yerine belli bir zaman aralığında incelemek) Dahası, yapılan birçok araştırma temsil edici olmayan adaylarla gerçekleştiriliyor. (Yalnızca genç yetişkinlere veya üniversite öğrencilerine odaklanılması gibi)

Son zamanlarda yapılan ve the Archieves of Sexual Behaviour’da yayınlanan bir araştırma ise, cinsel tatminin ilişkilerde, zaman içindeki değişiminin nasıl olduğu sorusuna daha kesin bir cevap bulmak adına önceki araştırmalardaki eksiklikleri gidermeyi amaçlıyor.

Yapılan araştırmada, araştırmacılar millet temsilcisi üzerinden hareketle boylamsal çalışmalarını Almanya’da gerçekleştiriyorlar. Spesifik olarak, 25-41 yaş arası, heteroseksüel ve ilişkisi olan 2814 yetişkin seçiliyor.

Araştırmanın ilgi duyduğu ve yanıt bulmaya çalıştığı nokta, tahmin edildiği üzere cinsel tatmin oluyor. Araştırmacılar; ‘Seks yaşamınızdaki cinsel doyumunuz nasıl?’ sorusunu sorup, aldıkları yanıtlara göre ilişkilerdeki cinsel doyum seviyesine ulaşmaya çalışıyorlardı. Katılımcılara, cinsel doyumlarını 0’dan 10’a kadar bir skalada, 0 en az tatmin olma veya hiç tatmin olmama ve 10 en çok tatmin olma, değerlendirmeleri isteniyordu.

Cinsel tatmin ikinci yılda düşüş gösteriyor

Sonuçlar gösteriyor ki, ilk yılda cinsel doyum giderek artış gösteriyor, özellikle ilk senenin ikinci yarısında. Bu sürenin devamında ise cinsel tatmin düşüş gösteriyor.

Peki, sonuçlar ne ifade ediyor?

Bu konuda araştırmanın yazarına kulak vermemizde fayda var:

‘İlk yıldaki cinsel tatminin artmasını partner özelinde öğrenmeye bağlayabiliriz. Bir başka deyişle, ilişkinin ilk yılında çiftler birbirlerinin yatakta sevdiği ve sevmediği şeyleri öğreniyorlar ve sonuçta bu da cinsel tatmine olumlu olarak yansıyor.’

İkinci yılda gelen düşüş konusunda ise, elimizdeki veriler cinsel birlikteliğin değişikliğinden kaynaklanabileceğini söylüyor. Yani yine bir başka deyişle, ikinci yıldan itibaren çiftlerin cinsel birliktelikleri ilk yıla göre azalıyor ve doğal olarak cinsel tatminleri de azalıyor. Elbette, cinsel tutkunun azalmasının da bu noktada katkı sağladığını söyleyebiliriz.

Her ne kadar bu araştırma, önceki araştırmaların sahip olduğu kısıtlamalara yönelik bir araştırma olsa, bu araştırmanın da kendine ait kısıtlamaları olduğunu söylemek mümkün. Örneğin; bu modelin genç veya olgun yetişkinlerin ya da aynı cinsiyetteki kişilerin ilişkilerinin ne derece benzer ya da farklı olduğunu gözlemleyebildiğini söyleyemeyiz. Dahası, araştırmada cinsel tatmin ölçümünde gelişimi gösteren bir oda bulunuyor. Belki cinsel tatminin farklı boyutlarını, farklı modeller kullanarak keşfedebiliriz.

Bu da demek oluyor ki, elimizdeki bulgular cinsel tatminin ilişki süresince hem azalıp hem de artabiliyor.

The post İLİŞKİDE ZEVK ZAMANDA İÇİNDE DEĞİŞİM GÖSTERİR Mİ ? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.

Yapılan araştırmaya 30 – 95 yaşında 1246 yetişkin katıldı. Katılımcıların, 30 yaşından itibaren yavaş yavaş; 60 yaşından sonraysa hızla küçülen beynin hafızaya ilişkin bölgesinin hacmi incelendi.

Erkeklerin hafızasının 40 yaşından sonra kadınlara kıyasla çok daha çabuk zayıfladığını söyleyen bilim insanları, 60 yaşından sonraysa söz konusu beyin bölgesinin hacminin erkeklerde daha küçük olduğu neticesine vardı.

Bilim insanları, östrojen hormonunun kadınların, hafızasını korumasına yardım ettiğine de dikkat çekti.

The post Kimin Hafızası Daha İyi: Kadının mı, Erkeğin mi? first appeared on Cool Kadın | Magazin Moda ve Kadına Dair Her Şey Öncü Kadın Portalı.