Deprecated: Function create_function() is deprecated in /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php on line 20

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 8

Warning: session_start(): Cannot start session when headers already sent in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 11
Yalnızlık Sorun Olmaktan Çıksın

Notice: Trying to access array offset on value of type bool in /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/header/types/header-type2.php on line 213

Notice: Trying to access array offset on value of type bool in /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/header/types/header-type2.php on line 214
Yukarı

Yalnızlık Sorun Olmaktan Çıksın

“İyi hissederek yalnız kalmak bir çeşit hünerdir. Kendi kendinize vakit geçirmekten memnun olmanın zamanı geldi.” diyen Dr. Karin Arndt, yazısında şunlardan bahsetmektedir:

Klinik psikolog olarak çalıştığım süre boyunca, benzer endişeyi taşıyan sayısız danışanım olmuştur: Yalnız kalma korkusu. Danışanlarım, kendi kendilerine vakit geçirmeye başladıklarında rahatsızlık hissettiklerini ve yalnız kalmamak için hangi stratejileri uyguladıklarını anlatmışlardır. Yalnızlığı tecrübe etmemek için, aslında pek de hoşlanmadıkları insanlarla zaman geçirdiklerini, sırf sessizliği bozmak için zorunlu olarak telefonla konuştuklarını ve eve adım atar atmaz ellerinde olmadan televizyonu açtıklarını belirtmişlerdir. Hatta yıllar önce bir hastam sırf bu korku yüzünden anne olmaya karar verdiğini kabul etmiştir.

Yalnızlık korkusu, hakkında yeteri kadar konuşmadığımız bir meseledir ve zaman geçtikçe daha da kötü bir hal almaktadır. Tüm gün mesajlaşmak ve sanal alemde saatler harcamak yalnız kalabilme yetimizi devre dışı bırakmaktadır. Edebiyat eleştirmeni ve deneme yazarı William Deresiewicz’in makalesinde de belirtiği üzere, ‘Bir köşede ne kadar çok yalnız kalırsak, yalnızlıkla baş edebilme yeteneğimizi o kadar kaybederiz ve problem daha korkutucu hale gelir.’

Yalnızlık korkusu kadın danışanlarda daha çok görülmektedir. Kadın danışanlarımın çoğu için yalnızlık korkusunun iki temel yönü bulunmaktadır. İlki, günlük faaliyetler anlamında yalnız kalmanın verdiği huzursuzluktur. Kendilerini yalnız hissettiklerinde sabırsız, sıkıntılı ve sıkılmış durumdadırlar. Bu durumdan kurtulmak için de çeşitli yöntemler geliştirmektedirler. İkincisi ise, ilerleyen yaşlarında bir başlarına kalma endişesidir. “Kız kurusu” olarak nitelendirilmekten korkarlar. Bu korku, küçümsenmemelidir; çünkü bir çok  kadının yaşamını etki altına alarak çoğu zaman hayati kararlarını dahi etkilemektedir ve çoğu kadın bundan kaçınmak için “Fark etmez” algısı ile seçim yapmaktadır.

İyi haber sudur ki, yalnız kalabilmeyi olumlu bir yetenek gibi geliştirmek mümkündür; erken yaşlarda bu durumu olumsuz etkilemiş olaylara maruz kalınmış olsa bile.

İyi hissederek yalnız kalmak aslında, hobi ve ilgi alanlarına yönelmek demek değildir; yalnızlığa tahammül edebilme seviyesini yükseltmek, yalnızlıkla yakınlık kurabilmek ve an be an duygusal, bilişsel, içgüdüsel, hayali ve duyuşsal olarak temel canlılığımızı artırmaktır. Çoğumuz deneyimlerimizden kaynaklanan bir dikkat dağınıklığı yaşamaktayız. İyi hissederek yalnız kalmak demek deneyimlerimize kendimizi açmamız demektir.

Psikoterapi bu konuda oldukça yardımcı olmaktadır. İyi bir terapinin en büyük özelliği, seanslar boyunca danışanın deneyimlerine kendini daha fazla açmasını sağlamasıdır. Yalnız kendisi hakkında ve yaşadığı olaylar ile ilgili konuşmakla kalmaz; terapistin sayesinde her an yaşamış olduğu deneyimlerine dikkatini odaklar. Çoğunlukla bu, danışanın uyum sağlayarak, sessiz bir ortamda kendini daha rahat hissetmesini gerektirir. Terapi seansı ile, kendisi ile yakınlık kurarak deneyimlerinden daha az korkmaya başlar. Psikolojinin derinlikleri hakkında da kendisinde bir merak uyanır. Sonuç olarak yalnız kalabilme konusunda daha başarılı hale gelir.

Kadınlarda yalnızlık korkusunun ikinci yönü, genel olarak orta yaşlar ve sonrasında yanlarında romantik bir partner ya da eş olmayacağı endişesinden kaynaklanmaktadır. Bunun altında da, kaliteli bir ilişkiye sahip olma arzusu ve daha çok “kız kurusu” sıfatının getirdiği huzursuzluk yatmaktadır. Bu huzursuzluk öyle tehlikelidir ki, kadının toplum içerisindeki rolün sorgulanmasına neden olmaktadır. Bu sıfattan korkmanın ve buna mahkum olmanın da etkisiyle kadın kendinden korkmaktadır.

İlişki durumumuz ve yaşımız ne olursa olsun kendi kendimizle ve iç dünyamızla arkadaş olmalıyız. Yalnızlığı bir düşman ya da uzaylı gibi görmemizin bedeli; potansiyel gücümüzün, canlılığımızın, yaratıcılığımızın yok olmasıdır. Bu da kendimize ödetmemiz gereken çok büyük bir bedeldir!!!”

Aysegul

Sorry, the comment form is closed at this time.


© 2021 www.coolkadin.com, All Rights Reserved