Deprecated: Function create_function() is deprecated in /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php on line 20

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/widgets/sticky-sidebar/sticky-sidebar.php:20) in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 8

Warning: session_start(): Cannot start session when headers already sent in /home/coolkadin/public_html/wp-content/plugins/smio-wpapi/class.controller.php on line 11
Swatch Saat

Notice: Trying to access array offset on value of type bool in /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/header/types/header-type2.php on line 213

Notice: Trying to access array offset on value of type bool in /home/coolkadin/public_html/wp-content/themes/tomasdaisy/framework/modules/header/types/header-type2.php on line 214
Yukarı

Swatch Saat

1983 yılından beri hayatımızda ve en güzel, en renkli saatleri kolumuzda… Swatch saatleri hem kaliteli, hem de her yaş grubuna hitap eden bir marka özelliğine sahip.

Herkes bir Swatch’u gördüğünde tanır. Swatch’u diğer tüm saat markalarından farklı kılan bir özellik olduğu aşikar. Peki, bu özellik nedir? Görünüm mü, renkler mi, plastik mi? Belki de tasarım ya da İsviçre yapımı ve neredeyse her türlü kıyafetle takılabilecek kadar çok yönlü olması. Her yaştan insan ve her türlü etkinlik için uygun bir Swatch vardır. Ancak Swatch, sadece bir pazar alanından çok daha fazlasını içeriyor. Swatch bir tavırdır, hayata karşı bir yaklaşımdır, bir bakış açısıdır. Bir Swatch’un görünümü, duyguları harekete geçirir. Bir Swatch kullanmak iletişim kurmanın, sözcükler olmadan konuşmanın bir yoludur. Kalpten kalbe.

Swatch Devrimi

Swatch’un öyküsü aslında bir devrimin öyküsüdür. 1983 yılında hesaplı, İsviçre yapımı, plastik bir saatin birdenbire ortaya çıkması saat dünyasını alt üst etti. Birdenbire saat, zamanı ölçmekten çok daha fazlasını ifade eder hale geldi. Bu yeni bir lisandı; kalpten, kelimeler olmadan konuşmanın bir şekliydi. Swatch bir saat, eğlence, kışkırtıcı bir ifade, küçük bir bilek hareketiyle sunulan gülümseme anlamına dönüştü. Devrim, 30 yıldan uzun bir sürenin sonunda gelinen noktada bile devam ediyor: Swatch konuşuyor ve herkes anlıyor.

Bu sık rastlanılacak bir olay değildir.

Macera başlıyor

1970’lerin sonunda bir Swiss saati dikkatli bir işçiliğin ürünüydü, hayat boyu el üstünde tutulmak üzere yeni nesillere aktarılan, eşsiz değere sahip bir saatti. El yapımı, komplike bir mekanik hareket mekanizması içeren saatler, değişikliklerin (eğer yapılması düşünülüyorsa) sadece uzun, titiz değerlendirmeler sonrasında, hatta buzulların hızında yapıldığı bir kültürün dışa vurumu oldu. Yeni modeller sunuldu, ama saatlerin yapımına yönelik değişiklikler son derece seyrek ve az sayıda gerçekleştirildi. Peki sonra? Sonra kriz kapıya dayandı — aslında bekleniyordu, ama çok uzun süredir sessizce gözardı ediliyordu. Pazar neredeyse bir gecede Asya’dan gelen kuvars devinimli saatlerle doldu. Çalışmalarında pek bir sorun yoktu —birçoğu zamanı en azından en iyi mekanik saatler kadar doğru gösteriyordu— ve aynı zamanda oldukça hesaplıydılar. Bir tane satın alabilmek için aylarca ya da yıllarca para biriktirilmesi gerekmiyordu. Hepsinden kötüsü, insanlar bunları satın alıyordu! Hatta İsviçreliler bile ucuz saatleri tercih ediyordu!

Neler olduğunu görmek için bir dahi olmak gerekmiyordu. Birkaç yıl içinde, İsviçre saatlerinin ihracatı yarı değerine düştü. Pazarda İsviçre’nin payı yüzde 50’nin üzerinden yüzde 15’e geriledi ve Asya’nın rekabeti İsviçre’deki saat yapımcılarının sayısını 90.000’den 25.000’in altına indirdi: İsviçreli saat yapımcılarının nesli tükenmek üzereydi.

Ve radikal önerileri ve devrim niteliğindeki fikirleriyle ortaya çıkan Nicolas G. Hayek, sektöre ölüm döşeğinden bugünkü eşi görülmemiş zindeliğine giden yolda öncülük etti. Nicolas G. Hayek’in muazzam fikirlerinin arasında ‘ikinci saat’ başı çekiyor —bu, el işçiliğiyle bezenmiş, mücevher pahalılığında bir parça değil; aksine kim olduğunuzu ve nasıl hissettiğinizi söylemenin yeni, büyüleyici bir yolu: şık, duygusal, kışkırtıcı, baştan çıkarıcı… Ve bir servet değerinde olmadığından, ikinci saati hızla üçüncü bir saat, dördüncü bir saat… izliyor; gerisi zaten malum. Swatch 2006 yılında 333 milyonuncu Swatch saatinin üretimini kutladı ve 2015 yılında konumunu dünyadaki en büyük markalardan biri olarak güçlendirmeye devam ediyor; her yerde zamana ve yaşam tarzı trendlerine uyumlu, eğlenceli, renkli ve heyecan verici saatlerin üreticisi olarak biliniyor.

Swatch, markanın bir yıldız haline gelme sürecinde, her alanda başarılı bir mucit olarak kıskanılan bir şöhret inşa ederek, yaratıcı zekasını araştırma ve teknolojiden ürün tasarım ve üretimi, pazarlama, iletişim ve perakende dağıtıma kadar her alanda uyguladı.

Ağır, sabırlı el işçiliğinden ileri teknoloji tasarıma ve yüksek hızlı üretime giden yol

1970’lerin sonunda ucuz kuvars saatlerin artan popülerliği ile karşı karşıya kalan bir grup mühendis, Fontainemelon’da (Neuchatel) Delirium Tremens olarak adlandırılan süper ince, altın lüksüne sahip bir saat geliştirdi. Sadece 1,98 mm kalınlığındaydı, hatta daha sonraları 0,98 mm kalınlığa kadar inceltildi; o ana dek yapılmış en ince saatti.

Asya’dan gelen meydan okumaya verilen ilk yanıttı; sırrı radikal basitliğinde yatıyordu. Tek parça bir kasa uğruna geleneksel üç bölüm (hareketi sağlayan alt plaka, kasa ve çerçeve) ortadan kaldırıldı, alt kısım aynı zamanda hareketi sağlayan alt plaka olarak da kullanıldı. Ama ince, pahalı bir saat, pazarı kasıp kavuran ucuz kuvars saatlerin yarattığı rekabeti uzaklaştırmak için yine de yeterli değildi. Daha radikal bir yaklaşım gerekiyordu; ve basitleştirmeye doğru yönelme kısa sürede meyvelerini vermeye başladı: tamamen yeni bir tür İsviçre saatinin üretimine olanak sağlayacak yeni materyaller ve yöntemler arayışı —bu, sentetik malzemelerden yapılmış, darbelere dayanıklı, doğru, toplu üretime mükemmel derece uygun, herkesin satın alabileceği ve çok çeşitli renkleri olan bir saat olmalıydı…

İlk Swatch saatleri işte tam da bunları sağladı — plastikten yapılmış kaliteli İsviçre saatleri. Swatch, piyasaya sürülmesinden sonraki haftalar ve aylar içinde dünyayı kasıp kavurdu. Marka bu tarihten sonra da teknolojinin sınırlarını zorlamaya devam etti; saatlerinde plastik, paslanmaz çelik ve alüminyumdan sentetik dokumalar, kauçuk ve silikona kadar şaşırtıcı bir materyal aralığından yararlandı. Şirket, doku ve renkleri giderek genişleyen bir biçimler aralığına sunmanın yeni yollarını bulmaya devam ediyor ve yaratıcı tasarımcılar teknolojinin sunduğu her şeyden yararlanıyorlar. “Revolution 51” olarak bilinen parça sayısındaki radikal azaltma, yenilikçi montaj yöntemlerine olanak sağladı ve özel ambalajlama teknolojileri ürünlerin hoş ve cezbedici kutularda sunulmasını mümkün kıldı. Tasarım, materyal ve üretim teknolojilerinde sürekli ilerleme, markanın çok daha geniş bir müşteri kitlesine erişebilecek daha da mekanik saatler üretmesine olanak tanıdı. Özellikle Swatch Sistem51, mekanik saatlerin üretimine radikal bir değişiklik getirdi: 2013 yılında Swatch, otomatik montaj için tasarlanmış ilk mekanik saatini sundu. Devrim niteliğindeki yeni tasarım, tasarım odaklı Swatch DNA’sını, otomatik (kendinden kurmalı) bir mekanik saatin dinamik mekaniği ile bir araya getiriyor. Şeffaf arka kasa, yuvarlak rotor ve baskıya olanak sağlayan genişletilmiş yüzeyler hareket mekanizmasını sergileyerek daha da büyülü kılıyor. Tıpkı en az 30 yıl önceki ilk Swatch saatleri gibi Sistem51 de İsviçre saat imalat endüstrisini kendisini yeniden keşfetmeye zorladı. Sistem51, en hesaplı İsviçre yapımı mekanik saatlerden çok daha düşük bir fiyatıyla, mekanik bir saatin ufkunu genişletti. Piyasaya ilk kez sürüldüğü 2013 yılından bu yana, Sistem51’e yönelik talep hızla artarak üretim kapasitelerinin tekrar tekrar genişletilmesini gerektirdi.

Pazarlama ve İletişim

Kurucu Nicolas G. Hayek’in ‘ikinci saat’ kavramı asla sadece bir saat olmadı. O her zaman bir iletişim yöntemiydi, kullanıcıların kim olduklarını ve nasıl hissettiklerini ifade etmesi için tasarlanmış bir ‘konuşma objesi’ idi. Bu nedenle Swatch’un müşterileriyle iletişime büyük önem vermesi bir sürpriz değildir. Günümüzde yaratıcı perakende satış, oyunun diğer bir adı; bu nedenle Swatch, dünyanın dört bir yanındaki tüm Swatch mağazalarını, mega mağazaları, mağaza içi köşeleri ve kioskları tek bir marka altında topladı. Bugün Swatch satış noktaları saatlerin, renklerinin ve yaratıcı tasarımlarının ilgi odağı olacağı, kendi kendilerini anlatabileceği temiz, yalın şekilde sunumunu sağlayacak yüksek düzeyde modüler ortamlar kullanıyor. Konsept, New York’ta prestijli Times Square mega mağazada, Şangay’da Swatch Art Peace Hotel’de, Paris’te Champs-Elysées mega mağazada, Pekin’de WangFuJing Street’te ve Hong Kong’da Luk Hoi Tong Tower’da görülebilir. Bu yerler beş kıtanın tümünde birçok prestijli mekanda daha fazla sayıda mağazanın açılmasına zemin hazırladılar.

Swatch 2013 yılında 30. kuruluş yıldönümünü İsviçre-Basel’de gerçekleştirilen yıllık saat fuarında kutladı. Geniş Baselworld standı, markanın zengin çeşitliliğini sergilemek üzere her gün gelişen bir Planet Swatch halini aldı ve yeni üretim SISTEM51 mekanik saati için bir sunum platformu olarak hizmet verdi. Teşhirdeki prototip genel olarak basından ve sektörden inanılmaz bir ilgi gördü. Sistem51 Swatch ve Swatch Group’un yenilikçi gücünü kanıtladı ve mekanik saat endüstrisine meydan okudu: gururlu bir İsviçre üretim geleneğini tazelemek için yenilikler yapmak, farklı olmak, ileri teknolojilerden yararlanmak.

Swatch Club

Swatch Club, Swatch saat koleksiyoncuları ve hayranlarının bir araya gelme ve coşkularını paylaşmaları için bir ortam olarak başladı —en yeni Swatch saatlerini sergilemek, değiş-tokuş etmek ve bunlar hakkında sohbet etmek için. Bugün Swatch Club dünya çapında bir topluluğa dönüştü. Club, Swatch’un sosyal ağlar yoluyla pazarlanmasına ve farklı pazarlar ve dillerdeki üyeleri ve hayranlarıyla web siteleri üzerinden iletişim kurmasına yardımcı oluyor. Swatch Club insanları günün 24 saati bir araya getiriyor —sanatı seven, spor etkinliklerini takip eden ve yaşam tarzları ve iletişimdeki en son trendlere ayak uyduran Swatch tutkunlarını. Eğlenceyi ve marka deneyimini dünyanın dört bir yanındaki arkadaşlarıyla paylaşıyor, çevrimiçi Swatch deneyiminden ve atletler, sanatçılar ve VIP’lerle tanıştıkları canlı etkinliklerden keyif alıyorlar. Swatch dünyasını Swatch.tv, özel Swatch saatleri, içeriden haberler ve gelecekteki yeni ürün sunumlarının özel ön tanıtımları ile yaşıyorlar.

Swatch, hayranlarına her yıl dünya çapındaki Club topluluğu dikkate alınarak tasarlanan yeni bir saat sunuyor. Kısa bir süre önce Swatch Club, yılın ilk saatini satın alan üyelerine ikinci bir Club saati sunmaya da başladı ve elektronik müzik alanında önemli şahsiyetleri içeren bir dizi yenilikçi “Swatch Up Your Night” partisini izleyen gençler arasından yeni üyeler kazandı.

Koleksiyoncuların buluşmaları ve Swatch’larını değiş-tokuş etmeleri için bir ortam olarak başlayan Club, bazı üyelerin Swatch tutkularını çok üst seviyelere taşıdığını gözlemledi. 2011 yılında İsviçreli koleksiyoncu Peter Blum tarafından bir araya getirilen özel bir koleksiyon Hong Kong’daki bir açık artırmada 6,5 milyon Amerikan Doları fiyatla satıldı ve 2015 yılında Dunkel’in Swatch Art Specials’i yaratan sanatçıların sanatsal çalışmaları ile zenginleştirilmiş Swatch saat koleksiyonu, yine Hong Kong’da yapılan bir açık artırmada sahibine 6 milyon Amerikan Doları kazandırdı.

Swatch & Art

Swatch en başından beri sanatla yakın bağlar kurdu. İlk kez 1960’larda görülen ‘pop art’ gibi, Swatch saatler de ilhamını popüler kültürden aldı ve Swatch’un kendisi kısa sürede dünyaca ünlü sanatçılar -ressamlar, heykeltıraşlar, müzisyenler, film yapımcıları- için bir tuval haline geldi. Burada önemli olan aracı ortam değil, farklı bir şeyler yapma eylemi, yaratıcı dürtü ve onun ifadesidir. Swatch ile işbirliği yapan ilk sanatçı, ilk Swatch saatlerinin sahneye çıkmasından sonraki bir yıl içinde, 1984 yılında Kiki Picasso oldu. Amerikalı ressam Keith Haring 1980’lerin ortalarında bir dizi prototip yarattı ve Haring’in tasarımına sahip dört Swatch saati üretilerek Amerika Birleşik Devletleri’nde satışa sunuldu. Swatch ve sanat arasındaki ilişki o günden bu yana, Swatch ve farklı disiplinlerden gelen geniş bir sanatçı grubu arasındaki yaratıcı işbirliğinin eseri olan büyüleyici serilerin doğmasına yol açtı.

Swatch Art Specials

“Dünyanın en küçük tuvali” için tasarlanmış birçok unutulmaz çalışma arasında Alfred Hofkunst, Jean-Michel Folon, Sam Francis, Mimmo Paladino, Mimmo Rotella, Nam June Paik, Not Vital, Akira Kurosawa ve Pedro Almodóvar’ın klasik Swatch Art Specials saatlerini sayabiliriz. Swatch & Art koleksiyonu yıllar içinde yaratıcılıkları genellikle ilk olarak Paris, Milano, Londra, Tokyo ve Şangay gibi dünyanın en havalı şehirlerinde gerçekleştirilen defileler ve podyumlarda sergilenmiş olan sanatçılar tarafından da zenginleştirildi. Swatch için önemli çalışmalar yaratmış sanatçılara örnek olarak Agatha Ruiz de la Prada, Jean-Charles de Castelbajac, David LaChapelle ve Jeremy Scott’u gösterebiliriz.

Swatch Art Special Koleksiyon serisine yapılan son eklemeler; İspanyol multimedya sanatçısı José Carlos Casado, İngiliz pop şarkıcısı ve sanatçı Mika ve Şangay fotoğrafçıları Birdhead’in yenilikçi tasarımlarını, Olaf Hajek ve Alexander Gorlizki’nin renkli grafik tasarımlarını, Alman ikili EVA & ADELE, Hollandalı sanatçı Sigrid Calon ve Portekizli ünlü kavramsal sanatçı Joana Vasconcelos’un çağdaş sanat yapıtlarını içeriyor.

Swatch Art Special’in ayrılmaz bir parçası da ambalajı; genellikle saatler kadar eğlenceli ve özgün bulunuyor.

Swatch Art Peace Hotel

Şangay’da Swatch Art Peace Hotel’in açılmasıyla birlikte, Swatch & Art öyküsü yeni bir boyut kazandı. Bund kıyısında kentin simgesi olan ve Swatch Group tarafından baştan sona restore edilerek 2011 yılında halka açılan otelin iki katı tamamen stüdyolara ve otelde ikamet eden sanatçıların yaşam alanlarına ayrıldı. 2011 yılından bugüne toplam 39 ülkeden 150’den fazla sanatçı, otelde altı ay boyunca sanat yapmaları için Swatch tarafından davet edildi. 2014 yılının sonlarında Swatch halkı ilk “iz” sergisi olan FACES & TRACES’a davet etti —sergideki sanat eserleri otelde şu anda ve daha önce ikamet eden sanatçılar tarafından yapılmıştı. Serginin açılış etkinliği kutlamalarında, Bund kıyısında canlı resimlerin yapıldığı ve dünyanın ilk canlı ‘yodel’ performansının yer aldığı bir Street Art Festival de bulunuyordu. O akşam yüzlerce konuk sanatsal bir etkinliğin ve otel genelinde gerçekleştirilen canlı sanat performanslarının keyfini yaşadı. 2015 yılı Şubat ayının sonuna kadar açık kalan FACES & TRACES sergisi, binlerce ziyaretçiyi bu simge otele çekti.

La Biennale Arte

Swatch & Art arasındaki ilişki, Swatch ve La Biennale di Venezia arasında 2011 yılında başlayan ve aradan geçen yıllar boyunca önemli ölçüde gelişen ortaklık ile derinlik kazandı. La Biennale Arte’nin 2015 sezonunda Swatch, La Biennale Arte’nin iki ana mekanı olan Arsenale Nord ve Giardini’de kendi pavyonları ile prestijli uluslararası sanat sergisindeki varlığını güçlendirdi. Pavyonlar Swatch & Art öyküsünün çapını ve kapsamını kanıtlıyordu. Swatch, Swatch Faces 2015 sloganı altında Şangay ve Swatch Art Peace Hotel’den Venedik’e sanatçılar getirerek Swatch Art Special koleksiyonuna katkı sağlayan EVA & ADELE ve Joana Vasconcelos gibi çağdaş sanatçıların yapıtlarını da sergiledi.

Sürekli yenilik – yeni ürünler

İlk Swatch Gents’in dünyayı sürpriz bir şekilde peşine takmasından bu yana geçen 30 yıldan uzun zamanda, İsviçreli yapımcı yenilikçi ürünlerden oluşan olağandışı seriler sundu: ilk Originals’dan POP Swatch, Irony, Skin, Scuba, Chrono Automatic, .beat, Big Classic, hafif Irony Xlite ve SISTEM51’e kadar. Muhteşem mekanik hareketini sadece 51 parça sağlıyor ve tamamen makineler tarafından monte edilen ilk saat – mekanik bir devrim! Yenilikçi Swatch ruhunun popüler bir diğer dışa vurumu da Swatch Touch; düğmeler yerine dokunmatik bir alan ve büyük LCD kadranlar içeren trend öncüsü saatlerden oluşan renkli bir seri. Swatch Touch şehir standartlarında yaşama trendlerini bileklere taşıyarak kentli ritmlerden, elektronik seslerden ve sporun katışıksız coşkusundan gelen ilhamı sergiliyor. Swatch buluşları, yeni Swatch Touch Zero One ile şaşırtıcı ve eğlendirici bir hamle daha yapıyor. Tam 5 dünya bir arada — Hit, Clap, Step, Coach ve Time — Plaj Voleybolunu ve aktif yaşam tarzını daha da eğlenceli kılan 18 yeni işlev sunuyor. Saat ayrıca, Swatch tarafından oyuncular ve aynı şekilde taraftarların spor ve fitness deneyimlerini zenginleştirmek amacıyla tasarlanmış katılımcı ve orijinal bir akıllı telefon uygulamasına da bağlanabiliyor.

Plastik, silikon, çelik ve alüminyum tasarımcılara bir renk, doku ve teknik zenginliği sunmaya devam ederken, zamanı söylemenin akıllara durgunluk veren, eğlenceli sayısız yolu ile hayranlarını şaşırtmayı ve memnun etmeyi başarıyor. Ve daha keşfedilmemiş birçok yeni materyal var.

Spor

Spor, Swatch kimliğinin ayrılmaz bir bileşenidir. Swatch en başından beri hareketli bir yaşamı ve yaşam tarzı sporlarını desteklemeye özen gösterdi —genç kadınlara ve genç erkeklere performanslarını en üst düzeye yükseltecek şekilde meydan okuyan sporları. Swatch bu desteğini, tüm dünyada yer aldığı çok çeşitli projeler ve etkinliklerde resmi zaman tutucu pozisyonları ve sponsorlukları yoluyla gösteriyor. Swatch Skiers Cup, Swatch-destekli spor etkinliklerine başka bir heyecan verici görev çizelgesi ekledi; Swatch’un tam desteği sayesinde kadınlar sörfünün görünürlüğünde büyük bir patlama yaşandı ve Swatch Primeline Munich, Swatch’un aksiyon sporlarına formda katılımını gördü (Dağ Bisikleti Slopestyle).

Sörf

Swatch son yıllarda aksiyon sporlarına yönelik desteğine kadınlar sörf dalını da dahil etti. 2010 yılında Seignosse-Hossegor’da yapılan Swatch Girls Pro France’ın açılış töreninin ve Swatch’un 2011 yılında uluslararası profesyonel sörfcülüğü Çin’e taşıma hamlesinin ardından, 2014 yılında Swatch, Swatch Women’s Pro Trestles 2014 ile desteğini en üst düzeye çıkardı -ASP Dünya Kadınlar Sörf Şampiyonası (Women’s World Championship Tour – WCT). Peru’da Swatch, şampiyon sörfçü Sofia Mulanovich ile birlikte muhteşem bir projeyi destekliyor. Sofia farklı özgeçmişlere ve bölgelere sahip 12 yetenekli genç sörfçüyü Punta Hermosa’daki yüksek performanslı sörf akademisine davet ediyor; sporcular burada Okyanus ile başa çıkmayı ve spor odaklı bir ortamı, katıksız enerjiyle ve düşlerinin peşinden gitmek için aldıkları muhteşem destekle tanıyacak ve öğrenecekler.

Freeride Skiing ve Snowboarding

Swatch’un aksiyon sporlarına olan köklü bağlılığı, kendisini Swatch Freeride Dünya Turnuvası’nın Baş Sponsoru rolünde de ifade ediyor. Markanın bu nefes kesici (Freeride Snowboard ve Kayak) yarışmalarla olan yakın ilişkisi 1996 yılında Verbier Xtreme etkinliği ile başladı ve 2008’de Freeride Dünya Turnuvasını başlatan bir ortaklığa dönüşerek günümüze kadar geldi.

Swatch Skiers Cup

Dünyanın ilk kıtalararası freeride yarışması Amerika ve Avrupa’dan gelen ve bir dizi ‘big mountain’ ve ‘backcountry slopestyle’ karşılaşmasında birbirleriyle başa baş mücadele eden harika takımları ağırladı. Swatch Skiers Cup, 2011 ve 2012 yıllarında Şili’de Valle Nevado’da gerçekleştirilen ilk iki yılın ardından İsviçre-Zermatt’a taşındı. 2014 yılında Team Americas adam başı 2 galibiyetle skoru eşitledi. Yarışmanın 2015’teki 5. yılında Team Europe atağa geçti ve Swatch’un ana mekanı Zermatt’ta Team Americas’a karşı 3-2 ile heyecan verici bir galibiyet elde etti.

Plaj Voleybolu

Swatch ve Plaj Voleybolu birlikte çok uzun bir geçmişe sahipler ve marka, Güney California kumsallarındaki köklerinden günümüzde dünyanın dört bir yanında özel olarak inşa edilen stadyumlara kadar yayılmasına yardımcı olduğu bu sporun güçlü bir destekçisi olarak dünya çapında bir ün kazandı. Swatch on yıl boyunca FIVB Beach Volleyball SWATCH WORLD TOUR’un isim sponsoru olarak hizmet verdi ve bugün yeni Swatch Beach Volleyball Major Series’in isim sponsorluğunu yapıyor.

Swatch Proteam

Swatch Proteam snowboarding, freeskiing, FMX, sörf ve plaj voleybolu gibi birbirinden farklı zorlu, heyecan verici ve yaratıcı disiplinden gelen en iyi atletleri bir araya getiriyor. Swatch, tıpkı Swatch Proteam atletleri gibi, sınırları zorlamayı seviyor ve imkansızı gerçekleştirmeye cesaret ediyor.

Swatch – Kurumsal Sorumluluk

60’dan fazla ülkede aktif varlığını sürdüren ve toplumlarla birçok düzlemde karşılıklı iletişim içinde olan Swatch, gerek bir işveren gerekse bir üretici olarak çevre üzerindeki etkilerine ilişkin görev ve sorumluluklarının bilincindedir. Swatch, Peru’daki yetenekli sörfçüleri geliştirmeye yönelik kararlılığı ve evrensel sorumluluk duygusu ile Peru’da Proyecto Sofia Mulanovich’e desteklemektedir. Üç yıllık program genç kadınlar ve genç erkeklere yönelik en üst seviyede, rekabetçi sörf eğitimini, çevre koruma, sağlıklı yaşam ve adil yarışma temel alanlarına odaklanmış yaşam dersleri ile bir araya getirmektedir. Teması “Feed the Planet: Energy for Life” olan İtalya-Milano’daki Expo 2015 sırasında Swatch, daha yeşil bir Afrika’ya ulaşmaya Kenya’da dikilecek 5100 meyve ağacı ile yardımcı olmayı amaçlayan Treedom Projesi’ni desteklemeye başladı. 1 Mayıs’tan başlayarak, Swatch EXPerience pop-up mağazasından bir Swatch saat satın alan ilk 5100 ziyaretçi, armağan olarak kampanyadaki meyve ağaçlarından birini aldı. Bu kişiler özel bir karta basılmış kişisel kodlarını girerek ağaçlarının büyümesini çevrimiçi olarak izleyebildiler. Bu çevreci proje ile Swatch, hem doğaya katkı sağlama, hem de Kenya’da ağaç dikimini gerçekleştirecek çiftçileri destekleme amacına ulaştı.

admin

Sorry, the comment form is closed at this time.


© 2021 www.coolkadin.com, All Rights Reserved