İngiliz istihbaratına bilgi satan eski Rus ajan Sergey Skripal ve kızı Yuliya’nın İngiltere’nin Salisbury kentinde zehirlenmesi gerekçesiyle İngiltere, ABD ve bazı AB ülkeleri Rus diplomatları sınır dışı etme kararı aldı. Rusya buna karşılık ilk aşamada Washington’ın sınır dışı edeceği sayıda diplomatı ülkeden gönderecek.

Bu, Başbakan Theresa May için önemli bir diplomatik zafer ve aynı zamanda Trump yönetiminin Rusya’ya karşı duruşunun önemli ölçüde sertleştiğine işaret ediyor.

Britanya, parmağı Moskova’ya çevirdi. Kamusal diyaloglardan kaçındı ve AB’den, Nato’ya, BM’ye ve son derece ilgili OPCW’ye (Kimyasal silahların yasaklanması Organizasyonu), mevcut her türlü uluslararası forumdan yararlanarak kanıtlarını ortaya koydu ve sonuçlarını haklı çıkardı.

Sınır dışı edilen Rus diplomatların çoğunun istihbarat operatörleri olduğunu varsayalım. Böylece Rusya’nın yurtdışı istihbarat faaliyetlerine toplu etkisi önemli olabilir.

Rusya şimdi yanıt olarak ne gibi eylemler yapacağını düşünmelidir. Ancak Başkan Putin, asla bu derecede dayanışma olacağını hayal edemezdi.

Rusya, İngiltere’yi zayıf ve giderek izole olarak algıladı. Putin ciddi bir hata yapmış olabilir. Bu, birçok yönden uyumlu bir Avrupalı ​​eylemin dikkate değer bir gösterimi olmakla birlikte, hiçbir şekilde AB’nin tüm üyelerinin katılmadığını da gösteriyor.

Trump’ın Rusya’ya yaklaşımı merak uyandırıyordu. Ancak ABD diplomatik eylemiyle dikkat çekti. Çünkü ABD’de 48 diplomatı atmak ve Seattle’daki Rus Başkonsolosluğu’nu kapatmaktan çok daha fazla anlama geliyor. Dış işleri Bakanlığı tarafından “ABD’de ikamet etme ayrıcalığını kötüye kullanan” istihbarat teşkilatları olarak tanımlanan BM’deki 12 Rus diplomatın ayrı bir şekilde sınır dışı edilmesini de içeriyor.